Sesli Düşünüyorum

117

Bugün siyaset üzerine sesli düşünmek ve düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.

Kocaeli hepimizin bildiği gibi nüfus yapısı itibariyle Türkiye mozaiğidir. Sanayisinden dolayı ülkenin hemen hemen her yöresinden göç almış. Burada yapılacak bir anket ülke genelini yansıtır. Tabi ki yerel teşkilat yapısı ile adayların kimliklerinin katkısını da +/_ %5 kabul etmek gerekir.

AKP, mevcut adaylarına eklediği 2 farklı isimle seçim yarışına başladı. Bu farklı adayların da partinin alacağı oylara yerelde bir katkısı yok. İktidar olmanın avantajları ile seçim çalışmalarına devam etmektedirler. Şimdiye kadar farklı bir mesaj alamadık. Genelde işlenen konu Cumhurbaşkanlığı mağduriyetidir. İktidar avantajının oyları etkileyeceğini düşünüyorum. CHP yerelde ses getirici bir faaliyet içinde değil. Sivil toplum örgütlerini ayağına çağırıyor. Bence bu bir stratejik hatadır. Oy istemek için onların mekânlarına gitmek gerekir. Sayın Deniz Baykal Cumhurbaşkanlığı muhalefetini salt başörtüsü üzerine oturtmamalıydı. “Millet tarafsız Cumhurbaşkanı seçemez” dememeliydi. Cumhurbaşkanı seçimi bir Cumhuriyet sorunu haline getirilmemeliydi. CHP ye sol seçmenin dışından da oy geldiği göz önüne alınarak, daha geniş bir kitle kucaklanmalıydı. Bütün bu stratejik hataların CHP oylarını etkileyeceğini düşünüyorum.

MHP yine aynı söylemlerle tabanına sesleniyor. Ortak olarak bir hükümette yer aldıkları dönemde pek varlık gösterememelerine ve çok yara almalarına rağmen seçmeni yine MHP’den vazgeçmiş değil. Adayların mahalli bir katkısı yok. Anlaşılan oylar sadece MHP kimliğine ve ideolojisine verilecek.

DP son olarak meclise girip girmeme olayına kadar süreci iyi kullandı. Aday belirleme de teşkilat tepkisi var ise de yaraların gelecek günlerde sarılacağını, baraj problemlerinin olmayacağını düşünüyorum.

SP mevcut tabanının büyük bir bölümünü aynen koruyor. Sayın Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın taban üzerinde ciddi bir etkisi var. Geniş katılımlı temsil gücü açısından mecliste olmaları gerektiğini düşünüyorum.

GP’de anlayamadığım bir oy potansiyeli var. Ailesi hakkında bir çok polisiye takibatın yapılmasına, bu yüzden babası ve kardeşi yurt dışında olmasına rağmen meydanlara çıkabilen Sayın Cem Uzan’a karşı bu sempatiyi anlamakta zorlanıyorum. Üstelik söylemlerinin de altı dolu değil. Demek ki halka cazip geliyor. Yine de baraj problemleri olacağını düşünüyorum.

Diğerlerine gelince, onlar her zamanki gibi kendi kulvarında icrai – faaliyetlerine devam edeceklerdir. Her zamanki gibi iktidara geleceklerini söyleyecekler, fakat 23 Temmuz sabahı değişen bir şey olmayacaktır. Çünkü kendileri değişmemektedirler. Sonuç olarak; Ülkenin en yetkili ve etkili organı olan TBMM’ye en az dört partinin girmesi gerekir. Böylece nispeten geniş tabanlı bir temsil sağlanacağını düşünüyorum.

Peki, bu dağılım halka mutluluk getirecek midir? Bunu söylemek çok zor. Zira Cumhurbaşkanlığı seçimi ülkede yeni bir seçimi gündeme getirebilir. Her ne kadar yeni seçilen ve ciddi masraf yapmış olan milletvekillerinin koltuklarından bu kadar çabuk vazgeçmeleri zor olsa da, siyasi inatlaşma böyle bir tabloyu ortaya çıkarabilir.

İşler normal gittiğinde en kısa zamanda sivil bir Anayasa hazırlıklarına başlanmalı, Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanunu yeniden ele alınmalıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi halka götürülmelidir. Halkın kanaatinden uzaklaşmak ülkenin menfaatine değildir. Demokrasi halk iktidarı ise, halkın dışlandığı yerde demokrasi aramak hayal olur.

Not: Türk Kızılayı siyaseten tarafsızdır ama üyeleri oy kullanacaktır. Kızılaya değer veren ve İzmit şubesinin sorunlarını dinleyerek verdiği değeri fiili olarak gösteren akıllı hareket etmiş olur.

Adaylara duyurulur.