Bu fena (fâni dünya) mülküne ibretle nazar kıl ey can,
Gafleti eyle heba, hâli (boş) değidir meydan,
Kanı (hani) Sultan Süleyman, kanı İskender Han,
Sad-hezar ömrü sürur ile (sevinçle) geçirsen bir an,
(Yüz bin sene süren bir ömür bile, geçici olduğu için, bir an hükmündedir.)
Ne güle bülbüle bâki, a gözüm bağ-ı cihan (cihanın bağı),
Kime yâr oldu? Muradınca felek-i devr-i zaman (dünya).
x
Tama’ ve hırsa uyup nefis ile makhur olma (kahrolma),
Rahatın zail (yok) olur nam-ı meşhur (ünlü) olma,
Sohbet-i ârif-i billaha (Allah’ı bilenin sohbetine) eriş, dûr (uzak) olma,
Saltanat-ı mesned-i dünya (dünyaya dayanan saltanat) ile mağrur olma.
x
Bu şuûn (olaylar), bu âlem,
Bî-sebat ü bî-kadem, (sebatsız ve devamsız)
Nerde Havva, Âdem,
Varsa aklın ey dedem.
Dem bu demdir, dem bu dem!
Dem bu demdir, dem bu dem!
x
Ya Rab! Hayatta nedir bu lezzet?
Hayata rapteden (bağlayan) bu garip kuvvet!
Hayat ki bî-beka (bekasız), pür-dert ve keder, (dert ve keder dolu)
Yine emel o, nedir bu hikmet?
Bir an bırakmaz insanı rahat,
Bin türlü alâm (elemler), derd-i maişet (geçim derdi).
Çocukluğunda ağlar beşikte,
Feryatla geçer o vakt-i ismet (masum çocukluk zamanı)!
Civanlığında (gençliğinde) bin türlü amâl (emeller),
Şeyhuhetinde (ihtiyarlığında) bin türlü mihnet (sıkıntı).
Vakt-i ecelde (ecel zamanı) mazi bir an,
Bir an için mi bunca sefalet?
Hatifî (gaipten gelen) bir ses verdi cevabı,
Dedi: “Hayatta bu zevk ve kıymet;
Âkiller (akıllılar) için seyr-i bedayi’ (eşsiz güzellikleri seyir),
Câhiller için yemekle şehvet!”
x
Hep ikilik, birlik için,
Bak iki göz, bir görüyor!
Birlik ise, dirlik için,
Bak iki göz, bir görüyor!
Şirkten (Allah’a ortak koşmaktan) eyle hazer (kaçın),
Vaktini boş etme güzer (boş geçirme).
Âleme bir eyle nazar (bir bak),
Bak iki göz, bir görüyor!
(Şehbenderzâde, Filibeli Ahmed Hilmi: A’mak-ı Hayal / Hayal Derinlikleri’nden.)


