13.8 C
Kocaeli
Pazar, Ekim 26, 2025
Ana SayfaGüncelKıbrıs Adası Kıpır Kıpır

Kıbrıs Adası Kıpır Kıpır

Kuzey Kıbrıs’ta bu ara tebessüm eden insan sayısı dikkat çekecek kadar arttı. O seçim atmosferi var ya insanlar ne yapacağını şaşırıyor. Üstelik Kıbrıs Türklerinin seçimi gelişmiş batı ülkelerindeki gibi. Bir köyde, bir kahvede, bir meydanda veya herhangi bir mekânda toplanan halka liderler gelip konuşma yapıyor, onlar da ikna oluyorlar veya olmuyorlar oylarını kime kullanacaklarına dair. Öyle Türkiye’deki gibi alayiş, nümayiş yok, üstelik seçim yasaklarına uyma oranı yüksek, mesela kamu araçları sivil plaka takılıp propaganda için kesinlikle kullanılmıyor, marketlerde falan alkollü içecekler satılmıyor seçim günü vs. Muhteşem konvoylar falan düzenlenmiyordu.

Biz Birbirimize Benzeriz

KKTC’de altıncı Cumhurbaşkanı seçimi süresince hep adadaydım. Çoğunlukla bilbortlar Ersin Tatar için kiralanmıştı. Gazete ilanları daha fazlaydı. Caddelerdeki afişlerde öyleydi. Bağımsız aday Ersin Tatar’ınki keskin, köşeli spotlardı. Parti içinde aykırı tipler de barındıran CTP’nin adayı Tufan Erhürman’ın ki ise tam tersine yumuşak, mütebessim, iddiasız idi. CTP öyle bir anlatılıyordu ki insanlara, Rum kesimine çok sıcak, sonu gelmeyen müzakerelere açık, kendi halkına ve Türkiye’ye tavırlı! Çünkü birkaç haddini bilmezin Rumlarla flört ederek “İşgalci Türkiye” veya “Türk Ordusu adadan çekil” pankart ve sloganlarının hamisi gibi gösteriliyordu. İster istemez etkileniyordu toplum. Doğrusunu isterseniz haklı olarak ben de mesafe koymuştum.  Zaten, yine CTP’den cumhurbaşkanı seçilen ve Ankara’nın desteğini alan Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı cumhurbaşkanı olmuşlardı ama sol sloganlardan ileriye gidememiş, Kıbrıs Sorunu olduğu gibi kalmıştı. O dönemde üstelik Türkiye ile beraber “Annan Planı’na evet” politikası güderek, Rauf Denktaş’ı saf dışı bırakmaya çalışan irade de arkalarındaydı. Ama geçer not alamadılar. Acaba “Tufan Erhürman da seçilirse öyle mi olacaktı?” endişesini rakipleri de sürekli pompaladı.

Ersin Tatar’ın devleti öne çıkaran, bağımsız Türk Devletleri Topluluğu gözlemci üyesi ve tam bağımsızlık ilkesi teziyle, toplumlararası müzakereleri elinin tersiyle itmesiyle daha sıcaktı. Ayrıca Ankara’nın da tam desteğini almıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçiminde olduğu gibi adaya çıkarma yapılmıştı.

Ancak gelenlerin toplumda hiçbir karşılığı yoktu. Ne Süleyman Soylu’nun ve ne de oylarını %57’den %31’e düşüren Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in. Ada toplumu dine ve dindara hala mesafeli. Bunda İngiliz yönetiminin de etkisi oldu. Bir de Türkiye tarafından adaya gönderilen din adamları ve öğretmenlerin psikoloji, sosyoloji, tarih, edebiyat ve sanat bilmemesi. Hiçbiri Bayrak Şairi Arif Nihat Asya ve Şair Öğretmen İbrahim Zeki Burdurlu muallimler kadar olamadı. Hele hele bir şovmen din adamı Cübbeli Ahmet’in Kıbrıs Türk Toplumuna hiç bir şey veremeyeceğini fark edemediler.

İddialara Cevap Yok mu?

İktidarı oluşturan Ulusal Birlik Partisi Çatalköy Temsilciliğinin önünden hergün geçerdim. Her geçtiğimde de uzun masalardan oluşan, kadınlı erkekli mangal partileri vardı. Kebap kokuları köyün dört bir yanından hissedilirdi. Seçimi adeta çantada keklik görüyorlardı. Ulusal Birlik Partisi mensuplarının çoğu ise kırgın, üzgün, sessiz ve yorgundu. Bazıları artık partilerini tanıyamadıklarını, mafya, kara para, fuhuş, rüşvet, iltimas, liyatsizlik, kamu malını peşkeş çekme gibi iddiaların ayyuka çıktığını, bunlara cevap verilmesi gerektiğini anlatıyorlardı. Bu iddialara ortaklar arasında Türkiye’den de isimler olduğu ileri sürülüyordu. Tam tersine mangal partileri gırla gitti. UBP sempatizanı biri “Artık Türkiye’den gelen yardımları, katkıları, bütçeleri ve programları” verilen projeye uygun olarak Ankara’nın üslendiğini söyledi. Bunda bir başbakanın Ankara’dan gelen bütçe ile ana yolları takviye edeceğine, kendi köyünün yolunu yaptırdığı iddia etti.

Cumhurbaşkanlığında Denge

Yüzde %48 oranında katılımlı bir seçim oldu, Tufan Erhürman %62.76, Ersin Tatar ise %35.81.

Bu oy oranı CTP’nin değil, başta parti içi sıkıntılar yaşayan UBP olmak üzere tamamen bütün partilerden oluşan tepki oyları. Onun için Tufan Erhürman da ilk açıklamasında “Artık partim yok, tarafsızım ve herkesin cumhurbaşkanıyım. Biz bir bütünüz, kardeşliğimiz kazandı.” Dedi. Sonra devam etti bütün ezberleri bozan “ Türkiye ile hassasiyetimizi koruyacağız, ilk ziyaretim de Ankara’ya olacak. Türkiye bütün adanın garantör ülkesidir.” Başbakan Ünal Üstel seçim sonuçlarından çıkarılacak çok ders var derken, Koalisyon ortağı bakan, Yeniden Doğuş Partisi Lideri Erhan Arıklı da Erhürman’ın sağdan çok oy aydığını söyledi ve erken seçim istedi.

Yakın tarihimize baktığımızda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucu başkanı Avukat Rauf Denktaş cumhurbaşkanlığını iki defa kazandı. Bundan sonra seçilenler Denktaş Mehmet Ali Talat’a, Talat Derviş Eroğlu’na, Eroğlu Mustafa Akıncı’ya, Akıncı Ersin Tatar’a, nihayet Tatar da bir hukukçu öğretim üyesi olan Tufan Erhürman’a devretti.

Rum yönetimi sevindi, Hristodulidis “Erhürman ile en kısa zamanda görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum”derken aceleci davrandı. Rumlar da Tufan Erhürman’ı yeteri kadar tanımıyorlar demek. Üç madde hemen gündeme geldi. Yeni sınır kapılarının açılması, Kasım ayı içerisinde beşli(Rum kesimi, KKTC, Yunanistan, Türkiye ve İngiltere) konferansın toplanması, taşınmaz mal komisyonunun yeniden gözden geçirilmesi. Rum kesimi buna hiç sıcak değil. Adada bir erken seçim sinyalleri her iki tarafta da başladı.

Avrupa Birliği Türk’e Kesin Tavırlı

Amerika, İngiltere, Fransa ve İsrail’in askeri üssü ve mühimmat deposu haline gelen adada Avrupa Birliği öldürülen, katledilen, toplu mezarla gömülen, banyoda bir aileyi kurşuna dizen, köyleri yakan Rum-Yunan ikilisin değil de Erhürman’ın açıklamasına göre; kayıp Rumlarla alakalı bir anıt kararını kabul etmesi kınandı. Ayrıca mümkünü de yoktu. Çünkü kayıp şahıslar komitesi hala adada çalışmasını sürdürüyor. Dahası var, Avrupa Parlamentosu 2 Türk milletvekilli yerini Rum politikacılarla doldurdu. Kabul edilemez diyor Erhürman. Temenni ederim Cumhurbaşkanı Erhürman Rum-Yunan ikilisinin katlettiği toplu mezarlar konusunu, hala Rum okullarında okutulan ders kitaplarındaki Türk düşmanlığını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürür, tapusunun çoğu Türk Vakıflar İdaresine ait Kapalı Maraş’ı açar. Başka ne diyor Cumhurbaşkanı Erhürman “İsrail savaş uçaklarının Rum kesimindeki üslerinden havalanması Garantör Türkiye’nin yetki alanının gaspıdır” Ersin Tatar buna yapamadı ama tam tersi hala kesin rakamları bilinmeyen İsraillilere ev sattı.

Tufan Erhürman’ı bu defa tuttum. Diyor ki özetle; “Bu seçimin kaybedeni yoktur. Herkesin kazanacağı çözüme odaklandım. Kıbrıs Türkü öz güvenini kazandı. Anlaşmalarda Türkiye’nin çıkarları gözetilmeli. Türkiye ile ilişkileri, başka devletlerle kıyaslamak yanlıştır. Her zaman her konuda iyi ilişkiler ve istişare içinde olacağız. Türkiye tüm adanın garantörüdür ve böyle olacak. Bugünkü koşullarda daha da önemli hale geldi. Çünkü bizim kendimizi güvende hissetmemiz günden güne daha da güçleniyor.”

Aynı Hakkı Talep Etmek

Aldığım notlara devam ediyorum. Erhürman diyor ki;

-Kıbrıslı Rum hangi haklara sahipse, Kıbrıs Türkü çocuk da aynı haklara sahiptir. Kıbrıs Rum halkı adada ne kadar egemense, Kıbrıs Türk Halkı da o kadar egemendir. Kıbrıs Adası üzerinde ve etrafında ne varsa Kıbrıs Türk halkı bunun ortağıdır. Geçiş kapılarının rahatlaması gerekiyor. Mülkiyet konusundaki görüşmelere devam edilmeli. Evliliklerden doğan çocuklara Avrupa Birliği vatandaşlığı verilmeli.

Cumhurbaşkanı Erhürman; “Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Türk Devletler Topluluğu ve İslam İşbirliği Teşkilatı örgütlerinde de konular anlatılacak, ele alınacak.” Diyor. Daha ne desin.

Bir müddet sonra önce CTP kendi içinde bunları tartışacak, sonra Rum kesimi. Öyle ki “Tufan Erhürman da nereden çıktı?” bile diyebilecekler. Ecevit rahmetlinin “tarihi yanılgı” sözü bu defa da gündeme gelebilir.

Cumhurbaşkanlığı yerleşkesini halka açan, rakipleriyle kucaklaşan Tufan Erhürman Ankara Hukuk Fakültesi mezunu. ODTÜ ve Hacettepe Üniversitelerinde dersler de verdi, Adalet Bakanlığımızda da bir süre çalıştı. Halen adadaki üniversitelerde öğretim üyesi olarak görev yapıyordu. Dilerim kurmaylarını da liyakat sahibi aydınlardan seçer. Çünkü Ersin Tatar’ın yanında ve televizyonunda çalışanlar daha sonra onun aleyhinde kampanya yürüttüler. Güven en önemli gelişmedir. Güven olunca yatırım da peşinden gelir.

Dilerim aynı hataya düşmez. Kıbrıs meselesini en iyi bilen ve takip eden Kıbrıs Türkü Gazeteci Sabahattin İsmail’dir. Bu takibi kendine milli bir görev olarak algılıyor. Doğruya doğru eğriye eğri diyor. Bendeniz de kendisiyle tanışmak için sabırsızlanıyorum.

Seçtiklerimiz

spot_img