23.8 C
Kocaeli
Cuma, Eylül 19, 2025
Ana SayfaDin ve AhlâkKâinat - Evren Üstüne

Kâinat – Evren Üstüne

     Ünsiyet ve ülfet içinde yaşadığımız kâinatın,

     Sanki hiç mi hiç farkında değiliz!

     Basîretsiz bakış, bunu bize göstermiyor! 

     Mânen sağır kulaklarımız işitmiyor.

     Sanki olup bitenler arasında,

     Çok şeyler olmuyormuş gibi sağır, dilsiz ve körüz!

     Maddî varlığımız yanında,

     Onu kollayıp gözeten bir mânevî yanımız olduğundan bile

     Yazık ki, haberimiz yok!

     Halbuki şu kâinat / evren, yaratılan her şey;

     Tamamiyle muazzam, koskocaman / çok büyük bir delil ve kanıt.

     Çünkü, görünmeyen gayp ve hâl dilleri,

     Allah’ın mükemmel ve san’atlı bir şekilde yarattıklarının;

     Topluca yaptıkları Allah’ı zikir, tespih ve anışlarını;

     Onların nasıl birer Muvahhit /

     Allah’ın bir ve tek oluşunu gösteren birer varlık

     Olduklarını bizlere hissettirmekte.

     Yunus-vari:

     “Boyacı nerdesin?” diye haykırmaktan

     Kendimizi alamamaktayız. 

     Evet, kâinat:

     Büyük bir insan.

     İnsan:

     Küçük bir kâinat.

     Kendini bilen, tanıyan, anlayan insan;

     Vücud / beden uzuv ve organlarıyla;

     Maddî kâinatı, evreni tanır.

     Mânevî taraflarıyla da,

     Evren’in görünmez / gayp âlemlerini bilir.

     Evet, hiç uzaklaşmaya  gerek yok.

     Kâinatı,

     Maddesi ve mânasıyla kendinde gör.

     Kendinde bil.

     Kendinde olduğunu anla.

     Bulunduğun yerde odak noktası;

     Ey insan! Sensin Sen.

     Kâinat merkezinin;

     “Sen” olduğunun artık farkında ol.

     Merkez olduğunun şuur ve bilincine er.

     Aldırma başkaları:

     “Ne der?”

     Ey ikircikli birader!

     Anlamda geri kalma!

     Bakın dur dört yana.

     Gözünü gezdir.

     Kulağını çevir de,

     Dur, gör ve anla.

     Nedir, bu kâinat denen ana?

Muhsin Bozkurt
Muhsin Bozkurt
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.
Önceki İçerik

Seçtiklerimiz

spot_img