Bakkalında terazi bulundurmayan biri,
Bakkallık yapabilir mi?
Kumaşçı, mağazasında metreyi kullanmadan
Kumaş satabilir mi?
Tartma ve ölçme âletine ihtiyaç duymadan,
Ticaret yapmak mümkün mü?
x
Hakk’ı hakkıyla bilmeyen
Ve O’nu doğru tanımayan;
Haklı ve doğru iş yapabilir mi?
Hakk’ı, hak olarak kabul etmeyen,
Hakk’a lâyık, düzgün iş yapabilir mi?
Hakk söz söyleyebilir mi?
x
Kur’an’ın gerçek mânâ
Ve anlamını bilmeyen,
Kur’an’ı yeteri kadar anlamayan;
Anlayanlardan da sormayan;
Kur’an’ı kendine bir rehber,
İlahî bir yol göstericî olarak almayan kimse;
Her türden ne kadar sayısız kitap okumuş olursa olsun;
Elbette büyük bir kültür zenginliğine kavuşmuştur ama;
Bütün bunlar, onu mâlûmatfuruşluktan;
Bilgiçlik taslamaktan öteye götürmez!
Çünkü mâlûmat, ilim demek değildir.
İşlenmemiş ham madde hükmündedir.
İlim sayılacak bir mevkiye yükselmesi ise,
İnsan için, kullanışlı, faydalı ve yararlı;
Bir durum aldırılmalarıyla mümkün olur.
x
Çünkü, Hakk’ı hesaba katmadan kitap okuyan,
Okuduğu, mütalâa ettiği eserlerdeki;
Zâtında doğru, güzel ve hak olan fikir ve düşünceleri;
Gerekli ve gereken yerlere koyamayacağı için,
Hakikatleri ister istemez elinde zâyi’ etmiş olur.
İfrat ve tefrit girdaplarında, boş yere döner durur!
Kimseyi de, kendinden ne memnun, ne de hoşnut eder.
x
İşte Kur’anî ve İlahî ölçüt ve kıstaslar;
Mâlûmatların yerli yerinde kullanılmasına, ön ayak olarak,
Onların ilim hâline geçmelerini sağlar.
Bu suretle onlar, değer ve kıymet kazanır.
Evet mâlûmatlarına ilim kisvesi giydiremeyenler;
Terazisiz dükkân açmaya kalkanlar gibidirler!
Metre kullanmadan kumaş satmaya yeltenenlere benzerler!
Tartısız, ölçüsüz ticaret hayatına girenleri andırırlar!
x
Böylece Hakk’ın kaçınılmaz sillesine yerler!
Halkın da büyük bir nefretini kazanırlar!