İ n a n ç

8

     İnanç hem nurdur, hem kuvvettir. Gerçek inancı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir. İnancın kuvvetine göre olayların verdiği sıkıntı ve baskılardan kurtulabilir. “Allah’a tevekkül ettim / O’nu vekil edindim.” der, hayat gemisinde tam bir güven içinde, hâdiselerin dağlar gibi dalgaları içinde gezer.

     Bütün ağırlıklarını, mutlak kudret sahibi olan Allah’a emanet eder. Rahatla dünyadan geçer. Kabir âleminde istirahat eder. Sonra ebedî saâdete girmek için Cennet’e uçabilir. Eğer tevekkül etmezse, dünyanın ağırlıkları; uçmasına değil, belki aşağıların aşağısına çeker.

     Çünkü inanç, Sa’d-ı Taftazânî’nin tefsirine / açıklamasına göre: “Cenab-ı Hakk’ın istediği kulunun kalbine, cüz’-i ihtiyarının sarfından / kulun cüz’-i iradesini kullanmasından sonra bıraktığı bir nurdur.”

     Öyle ise iman, ezelî olan Allah’tan, insanın vicdanına ihsan edilen bir nur ve bir şua / ışıktır ki, vicdanın içyüzünü tamamiyle aydınlatır.

Hz. Muhammed’in  İnancı

     Resûl-i Ekrem, öyle bir iman / inanç sahibiydi ki, inancında fevkalâde bir kuvvet, kat’î bir kesinlik vardı.

     İnancı, mucizevî bir inkişaf ve gelişme göstermiştir. Cihanı aydınlatan pek ulvî / yüce bir itikat ve inanç sahibiydi.                                                                                                                                                 

     Fakat, o zamanın tüm fikir ve düşünce sahipleri, ruhanî reisleri O’na hepten karşıydılar!      

     Yine de bütün bunlara rağmen; O’nun kesin inancına ve kararlılığına, en küçük bir şüphe, tereddüt, zaaf ve vesvese verememişlerdir.

     Mâneviyat ve imanî mertebelerde yükselen başta Sahâbeler, tüm Evliyalar; O’nun her zamanki iman mertebesinden feyz, ilim ve irfan almışlar, O’nu daima en yüksek derecede bulmuşlardır.

     Bu durum açıkça gösteriyor ki, O’nun iman ve inancı bile emsalsiz ve eşsizdir.

Allah  Birdir

     Allah birdir. Başka şeylere mürâcaat edip / başvurup yorulma! Onlar karşısında alçalıp minnet çekme! Onlara yaltaklanıp boyun eğme! Onların arkasına düşüp zahmet çekme! Onlardan korkup titreme! Çünkü Kâinatın Sultanı birdir.

     Herşeyin anahtarı O’nun yanında. Herşeyin dizgini O’nun elindedir.

     Herşey O’nun emriyle halledilir.

     O’nu bulsan, her isteğini buldun;

     Hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun demektir.

Dün, Bugün ve Yarınların Hâkimi

     Hz. Allah, herşeye kadirdir. Hiçbir şey O’na ağır gelmez.

     Hiçbir şey, kudret dairesinin dışında kalamaz. Kudretine nisbeten zerreler ve yıldızlar birdir.

     Büyük küçük kadar kolaydır. Parça, bütün kadar kıymetlidir.

     En büyük, en küçük kadar kudretine göre rahattır.

     Küçük, büyük kadar san’atlıdır. Belki san’atça küçük, büyükten daha büyüktür.

     Bütün geçmişteki, kudretinin şaşırtıcı vak’a ve olayları;

     Şehadet / tanıklık eder ki, sonsuz kudret sahibi olan Allah,

     Gelecekteki bütün şaşırtıcı ve hayret verici şeyleri yapmaya muktedir ve gücü yeter mahiyettedir.

     Dünü getiren, yarını getireceği gibi, mâzîyi icat edip yaratan O Kudretli Zât;

     İstikbali / geleceği de icat eder ve edecektir.

     Dünyayı yapan O; hikmet ve san’atla yaratıcı olan Zât;

     Hiç şüphesiz âhireti de yapar ve yapacaktır.   

Önceki İçerikKüfür Fikir Değildir
Muhsin Bozkurt
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.