Kâinat Sarayı

19

     Büyük bir zât, büyük bir saray yapmak istese, önce temellerini;

     Hikmetle düzgün bir şekilde, büyük amacını göz önünde bulundurarak atar.

     İlerideki neticelerine ve gayelerine uygun gelecek bir tarzda tertip eder.

     Sonra bölüm ve odalara ustalıkla ayırır.

     Sonra, o kısımları güzel bir nizama koyar.

     Sonra nakışlarla süsler.

     Sonra, her tarafını elektrik lâmbaları ile aydınlatır.

     Sonra, o muhteşem sarayda maharet, ihsan ve bağışlarını yenilemek için,

     Her bir tabakada yeni yeni icat ve değişikliklerde bulunup,

     Yeni tahvil ve dönüşümlere yer açar.

     Sonra, her bir bölüme kendi makamına bağlı bir telefon koyar.

     Onlarda birer pencere açarak, her birine makamı görünür bir vaziyet verir.

     Aynen bunun gibi, Sâni-i Zülcelâl /

     Sonsuz büyüklük sahibi, her şeyi sanatla yaratan Allah, 

     Hâkim-i Hakîm / her şeyi hikmetle yapan ve hükmü altında bulunduran Allah,

     Adl-i Hakem / haklıyla haksızı adaletle hükmederek ayıran,

     Her hak sahibine hakkını veren, sonsuz adalet sahibi olan Allah;

     Öyle bir Allah ki;

     Bin bir Esma-i Kudsiye / her türlü kusur ve noksandan uzak;

     Bin bir yüce isimler ile müsemma / isimlendirilmiş;

     Fâtır-ı Bîmisal /

     Eşi benzeri olmayan ve her şeyi harika ve üstün sanatıyla yaratan Allah;

     Şu âlem-i ekber / en büyük âlem olan kâinat sarayının

     Ve hilkat şeceresinin / yaratılış ağacının icadını irade etti / diledi.

     İndindeki altı günde o sarayın, o şecerenin / o ağacın esaslarını,

     Hikmet düsturları, genel prensipler ve ezelî ilminin kanunları ile gerçekleştirdi.

     Sonra, ulvî / yüce ve süfli / aşağılık tabakalara ve dallara ayırıp,

     Kaza ve kader düstur ve kanunları ile belirtilen suretler verdi.

     Sonra, her mahlûkatın her taifesini ve her tabakasını sanat ve inayet düsturu ile tanzim etti.

     Sonra, herşeyi, her bir âlemi ona lâyık bir tarzda,

     Meselâ semayı yıldızlarla,

     Zemini çiçeklerle tezyin ettiği / süslediği gibi, süslendirdi.

     Sonra, o külli kanunlar ve genel düsturlar meydanlarında,

     İsimlerini tecelli ettirip / yansıtıp tenvir etti / aydınlattı.

     Sonra, bu küllî kanunun tazyik ve baskısından feryat eden fertlere,

     Rahmanürrahîm / kullarına karşı sınırsız rahmet sahibi olan ve

     Rahmetinin eserleri dünya ve ahireti dolduran Allah;

     İsimlerini hususî bir surette imdâda yetiştirdi.

     Demek, o küllî ve umumî desatiri / düsturları içinde;

     Hususî yardımları, hususi görünüm, tecellî ve yansımaları var ki,

     Her şey, her vakit,

     Her hâceti için, ondan yardım ister.

     Ona bakabilir.

     Sonra, her menzilden, her tabakadan,

     Her âlemden, her taifeden, her fertten, her şeyden,

     Kendini gösterecek,

     Yani vücudunu ve vahdetini bildirecek pencereler açmış.

     Her kalp içinde bir telefon bırakmış.

Önceki İçerikRamazanın Güzellikleri
Sonraki İçerik2025 Ramazanı Filtresi
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.