“Teröristbaşı Öcalan’ı TBMM’de konuşturmak” gibi Türk Milletinin sinir uçlarını tahrik eden bir teklifin çok iyi bir hazırlıktan sonra ortaya konulmuş olması gerekirdi.
Çünkü TBMM’de Öcalan’ı konuşturmadan önce “umut hakkı” denilerek teröristbaşına bir af çıkarılması ve bunun millete kabul ettirilmesi kolay değildi.
Nitekim Bahçeli’nin bu çağrısının yapıldığı hafta kamuoyu anketlerinde MHP oylarında büyük düşüş, Bahçeli’nin bu çıkışına şiddetli tepki veren Zafer Partisi ve İYİ Parti oylarında ciddi artışlar görüldü.
İlginç olan AKP ve Erdoğan bu ilk hafta içinde konu hakkında yorum yapmadı. Bu süre içinde AKP oylarında biraz artış olduğu tespit edildi.
Sonunda CB Erdoğan konu hakkında konuştu. 29 Ekim resepsiyonunda “Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların önyargısız olarak değerlendirilmesini” istedi.
30 Ekim’de TBMM grubunda yaptığı konuşmada önce, “tüm vücudunu taşın altına” koyduğu söylediği Bahçeli ile “kardeşliğe katkı” sağladığını belirttiği CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e teşekkür etti.
Sonra Bahçeli’nin kimsenin hayal etmediği seviyeye yükselttiği çıtayı aşağı seviyelere indirdi.
Öcalan adını ağzına bile almadı. Meclis’e gelip, DEM grubunda konuşmasından da söz etmedi. Önce Bahçeli’yi övdü. Ama O’nun getirdiği teklife karşı “Bizim, Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil’deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur olamaz da… Teröristin anladığı yegâne dil terörle tavizsiz mücadeledir” dedi.
Buradan Kandil’deki PKK ve KCK ile Suriye’nin kuzeyindeki YPG/PYD ile bu süreçte muhatap olmayacağı, Öcalan ve DEM’i muhatap alacağı anlaşıldı.
******************************
Esenyurt Belediye Başkanı Hapiste, Kayyım Görevde
CB Erdoğan’ın konuşmasıyla Öcalan konusu arka plana düşerken, arkasından İstanbul’un en büyük ilçelerinden Esenyurt’un CHP’li seçilmiş Belediye Başkanı hapse gönderildi. Yerine İçişleri Bakanı tarafından kayyım atandı.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, CHP’nin “Türkiye İttifakı” projesi kapsamında, DEM’in de desteğiyle, iki seçmenden birinin oyunu alarak seçilmişti.
Esenyurt Belediye Başkanı hakkında isnat edilen suç “PKK terör örgütüne iltisak.” Ahmet Özer’in terör örgütünün önde gelen isimlerinden Remzi Kartal ile 14 kez görüştüğü, ancak konuşmaların içeriğinde örgütsel işlerin olmadığı, mesela Kartal’ı annesinin ölümünde taziye için aradığı iddia edildi.
****
Ceza hukukunda “iltisak” kavramı yoktur. Hatta bu iktidarın hazırladığı Türk Ceza Kanunu’na göre, “terör örgütüne sadece sempati duymak, amaçlarını benimsemek” bile örgüt üyeliği suçu sayılmaz.
İltisak kavramı 15 Temmuz 2016 tarihli FETÖ darbe teşebbüsü sonrası çıkarılan KHK’ler ile mevzuatımıza girdi. İltisak gerekçesi kullanılarak siyasi kararla yüzbinlerce vatandaş KHK ile işten atıldı. Yüzbinlerce vatandaş soruşturmaya maruz kaldı, tutuklandı veya mahkum oldu.
****
Şimdi “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Öcalan’ı Meclis’te konuşturma ve iç barış projesi rafa mı kalktı?” sorusu gündemde.
Öyle ya… 10 sene önce, “çözüm süreci” döneminde, PKK’lı biriyle telefonla konuşan bir belediye başkanı görevden alınıp, hapse tıkılıyor. Demek ki “PKK’lı ile iltisak” büyük suç!
****
Bu konuda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum açıklamasında olması gerekeni anlatıyor:
“Yargı; savcısıyla, hakimiyle kurumlarıyla kendi işini yapar, siyaseti gözeterek işlem yapmaz ve karar vermez. Yargı bir işlem yaparken gelecekte siyasete etkisi ne olur diye bakarak da işini yapmaz. Bağımsız ve tarafsız yargı, görevi neyse onu yapar.”
Keşke uygulamada da böyle olsa. Buna kendisi ne kadar inanıyor bilmiyorum. Ama araştırmalar halkımızın büyük çoğunluğunun, yargının tarafsız ve bağımsız olduğuna inanmadığını gösteriyor. Bu alanda uluslararası değerlendirmelerde de dünyada en sonlardayız. Bunu adli yıl açılışlarında Yargıtay Başkanları bile defalarca dile getirdiler.
En azından şu sorulara cevap verilmelidir: “Devlet Bahçeli’nin Meclis’te Öcalan hakkında söylediklerini bir muhalefet milletvekili veya parti başkanı söyleseydi başına ne gelirdi?” “Aynı sözleri muhalif bir gazeteci yazsaydı hemen hakkında terör örgütü üyeliği veya destekçisi olduğu için soruşturma açılır ve tutuklanırdı” diyenler haksız mıdır?
“PKK’lıya taziye” suç ise, KCK yöneticiliğinden hapis yatmış olan DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’a Meclis’te taziye dileyen MHP lideri Devlet Bahçeli de suç işlemiş sayılmalı mıdır?
Gerçekten yargı bağımsız ve tarafsız olsa, “Yargının işini gelecekte siyasete etkisi ne olur diye bakarak yapmayacağına” inansalar, bizzat PKK terör örgütünün lideri Meclis’te konuşmaya davet edilebilir ve teröristbaşı için “dediğimizi yaparsa af çıkaralım” denilebilir miydi? “
******************************
Yeni Süreç Bitmedi
Erdoğan’ın konuşması ve Esenyurt Belediyesine kayyım atanması olayının Bahçeli’nin başlattığı süreci durduracağını sanmıyorum. Esenyurt’ta atılan adımlar iç siyasetle ilgili siyasi hamlelerden biri.
Daha önce de yazdığım gibi Bahçeli’nin süreci başlatması sadece “iç cephe” ile açıklanamaz. Asıl etken ABD’nin Suriye’den çekilmeden önce İsrail’in ileri karakolu olarak kurmaya çalıştığı PYD (PKK) devletinin kurumsallaşması isteğidir. Tıpkı Irak’taki Barzani Kürdistan’ı gibi, kurumsallaşan, Türkiye tarafından tanınan ve desteklenen bir devlet inşa etme hedefidir.
Bunun karşılığında, DEM ve PKK desteğiyle yapılacak yeni Anayasa ile Erdoğan’ın tekrar ve belki de ömür boyu Cumhurbaşkanı olmasının önünün açılması Cumhur İttifakı için cazip gelmiş olabilir.
Bu ana planın yürümesini iç siyasi hamlelerin durduracağı kanaatinde değilim.
****
OSLO’YU HATIRLAYINIZ. 2009’da “Demokratik Açılım” adı altında “Türk- Kürt kardeşliği” söylemlerini tartışılırken, “Habur rezaleti” yaşanırken, Kandil’e devletin haber ajansı AA dahil Türk medyası gönderilirken “bu iş böyle çözülmez” diye itirazlar yükseliyordu.
Başbakan Erdoğan basında çıkan “PKK ile müzakere yapıldığı” iddialarını şiddetle yalanlıyordu.
Fakat 2011’de, basına sızdırılan haberlerden, öğrendik ki “devlet ile PKK arasında Oslo’da masaya oturulup müzakereler çoktan yapılmıştı.” Müzakerelere MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, dönemin Başbakanı RT Erdoğan’ın özel temsilcisi olarak Müsteşar Yardımcısı Hakan Fidan ile terör örgütü PKK temsilcileri katılmıştı.
Bu bilgiler açığa çıkınca Erdoğan “Oslo’da, benim talimatımla devlet, kanı durdurmak için, terörü sonlandırmak için, bazı görüşmeler yapmıştır” diyerek süreci sahiplenmişti.
Oslo’da süreç sabote edilince, PKK ile müzakereler İmralı’daki Öcalan’la yapılmaya başlandı.
SON SÖZ: Şu sırada bizler bazı gereksiz gündem maddeleri ile oyalanırken “süreç” devam ediyor olabilir.