Dünyâ Savaşı’ndan Kurtuluş’a İZMİR  (1914-1922)

170

İzmir, 4.479.525 kişilik nüfusu ile İstanbul ve Ankara’dan sonra Türkiye’nin en büyük üçüncü şehridir. Yüzölçümü 12.012 km2dir. Türkiye’nin en gelişmiş vilâyetlerinden biri olan İzmir, Türk İstiklâl Savaşı’nın sembol şehridir. Milâttan önce 11. yüzyılda şehir devleti olarak, İyonyalılar tarafından kuruldu. O dönemdeki adı ‘Smyrna’ idi.

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Emevîler, Selçuklular, Haçlılar ve Cenevizliler şehri ele geçirmek için birbirleriyle savaştı. Emevîler 672 yılında denizden zapt edip İstanbul’a yaptıkları akınlarda bir üs olarak kullandı. Türkler ise ilk defa 1081 yılında Selçuklu akıncılarından ve ilk Türk denizcisi olan Çaka Bey’in komutasında İzmir fethedildi. İzmir’den hareketle Ege Adaları ve Çanakkale Boğazı’na düzenlediği akınlarla Bizanslılara korku salan Çaka Bey’in ölümünden sonra Bizanslılar 1098 yılında şehri geri aldı. 1204 yılında ise şehrin kıyı tarafı Rodos Şövalyeleri’nin eline geçti.

1310 yılında Aydınoğlu Umur Bey İzmir’in tamamını fethetti. 1344 yılında Cenevizliler kıyıdaki Aziz Peter Kalesi’ni ele geçirdi. Cenevizliler aşağı şehri kontrollerinde tutarken Aydınoğulları Beyliği yukarı şehir olarak anılan Kadifekale’de hâkimiyet kurdu. O bölge, ‘Gâvur İzmir’ olarak anıldı. Şehrin tamamı için bu ifâdenin kullanılması yanlıştır, iftiradır. 1398 yılında Osmanlı Devleti İzmir üzerinde hâkimiyet kurdu. Ankara Muharebesi’ni kazanarak Osmanlı Ordusunu mağlup eden Emir Timur’un yönettiği ordu, Aralık 1402’de yaptığı İzmir Kuşatması neticesinde şehri Hospitalier Şövalyeleri’nin elinden alır ve Aziz Peter Kalesi’ni tamamen yıktı. Bu fetih Timur’un Hıristiyan güçlere karşı yapmış olduğu tek savaş olması sebebiyle önemlidir. Osmanlı Devleti’nin toparlanmasından sonra 1422 yılında Fâtih Sultan Mehmed Han’ın babası İkinci Murad İzmir’i fethetti.

İzmir Birinci Dünyâ Savaşı’ndan sonra 15 Mayıs 1919 târihinde Yunan ordusu tarafından işgal edildi. Bu işgal 9 Eylül 1922 târihinde İzmir’in Kurtuluşu ile sona erdi.

İzmir 13 Eylül 1922 sabahı târihinin en büyük felâketlerinden birini yaşadı. Basmane semtinde başlayan yangın sebebiyle 2.600.000 metrekarelik alanda 20.000’den fazla ev ve iş yeri kül oldu.  Yangın alanının bir bölümünde bugün Kültürpark bulunmaktadır.  

Celal Öcal, 15,5 X 23 santim ölçülerinde, 496 sayfalık eserinde, 1914-1922 yılları arasındaki İzmir olaylarını anlatıyor:

‘Önsöz’den alıntılar: 

Harb-i Umumî’nin İzmir Cephesi’nde yaşanan olayları günbegün anlatmayı hedef aldığımız araştırmamızla, harbin başlangıcından sonuna kadar İzmir’de meydana gelen olayları, atalarımızın altın harflerle târihe yazdığı İzmir Savunması’m tanıtmaya çalıştık.

Birinci Dünyâ Savaşı’nda Çanakkale, 5. Ordu’nun sorumluluk alanlarından sâdece biri idi. Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları’nın sona ermesi ile 9 Ocak 1916’da Çanakkale Savaşı bitmiş olsa da 5. Ordu bölgesi içinde olan İzmir’de ve Antalya’da savaş, Mondros Mütârekesi’ne kadar devam etti.

Ancak Çanakkale Savaşları’nın, Çanakkale bölgesi savaşı olarak gören anlayış; İzmir’in denizden ve havadan bombalanmasını, Antalya Kaş’ta Mustafa Ertuğrul bataryasının üç gemiyi batırmış olmasını görmezden geldi.

Târih kitapları İzmir’in 1914-1918 döneminden söz etmiyordu. ‘Mondros Mütârekesi ilân edildi, Yunan İzmir’e çıktı, Hasan Tahsin ilk kurşunu attı ifâdeleri ile yetiniliyordu. Oysa gerçek hiç de öyle değildi.

Araştırmamıza, Hocam Necmi Ülker’in ‘İzmir Sancakkalesi ve Şehitliği’ tebliği ilham verdi. Birinci Dünyâ Savaşı’nın 100. yılı hâtırâsına ithaf ettiğimiz ‘Birinci Dünyâ Savaşı nda İzmir Savunması’  eserimiz ortaya çıktı.

Konu ilk defa 18. Türk Târih Kongresi’nde ‘103 Yıldır Bilinmeyen Gerçek, İtilaf  Donanması’nın İzmir’i İşgal Teşebbüsü’ tebliği ile Târih çevrelerine duyuruldu.

Sancakkale konusuna, Maltepe Askerî Lise öğrencileri Fethullah Sahan ve Râsim Kahraman hazırladıkları Târih projesiyle katkıda bulundu.

Yaptığımız araştırmayla: Atatürk’ün iki defa ziyâret ettiği Reşadiye Köşkü, Birinci Dünyâ Savaşı döneminde halkın silah eğitimi aldığı Şehzadepaşa Köşkü, Târihi boyunca İzmir’i birçok defa düşman saldırısından koruyan Gazi Yenikale (Sancakkale) gerçeği ortaya çıktı. Bu üç yapı için daha derin araştırma gerekiyordu. Araştırma talebimiz yasaklarla engellendi.

Kitabımız Târih bilgisi dışında, Târihî yapıların ortaya çıkartılması yönünde de iz sürüyor. Şikâyet dilekçeleri vererek, saklanan hususları Türk kamuoyu ile paylaşıyor:

1-Sancakkale’nin deniz yönünden çekilmiş fotoğrafında görünen bir anıtın, günümüzde bulunmadığı fark edildi. Bu anıt, İtilaf Donanması’nın İzmir’e yaptığı saldırının önlenmesi hâtırâsına dikilmiş olabileceğini düşündürüyordu. Dönemin Güney Deniz Saha Komutanlığı yetkilileri tarafından kaldırılmasının sebebini ve anıtın akıbetini sorduk? Cevap alamadık.

2-İzmir Eski Gümrük binasındaki Emir Çaka Bey Askerî Rıhtımı’ndan İkinci Karakol Filotilla Komodorluğu’nun tahliyesi sırasında ortaya çıkan ve sonra kaybolan Sultan İkinci Abdülhamid Han dönemine ait üç kitabenin akıbetini sorduk, Cevap alamadık.

3-Türkiye’de Atatürk’ün ziyâret ettiği her yapının müze olarak korunması güzel uygulaması dışında tutulan, 3. Tayyare Alayı Karargâh binası Reşadiye Köşkü’nün, 3. Tayyare Alayı Atatürk Havacılık Müzesi olarak açılması yönünde girişimde bulunduk. Cevap alamadık.

4-Yenikale Şehitliği’nin düzenlenmesi, Sancakkale’nin müze olarak açılması talebini, İzmir Vâliliği’ne, İzmir İl Kültür Müdürlüğü’ne, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ilettik. Cevap alamadık.

Türkiye’de Askerî bölgelerde bulunan kültür varlıklarının durumu: İzmir örneği’ raporunu hazırladık, Millî Savunma Bakanlığına gönderdik. Cevap alamadık…

İzmir’in ve Türkiye’nin Yenikale’nin farkına varmadan geçen 367 yıllık kayıp zamanının telâfisi, konunun Türk kamuoyu tarafından öğrenilmesi, bilinmeyen yönlerin araştırılması yönünde çalışma başlattık.

Bu yönde:

-Necmi Ülker ‘Sancakkale Şehitleri ve İzmir Târihindeki önemi’ konulu konferansını verdi. 11 Mart 2006 günü Yenikale’yi ziyâret etti.

-İtilaf Donanması’nm 5 Mart 1915 günü yaptığı bombardıman ve İzmir’i işgal girişimi, 106 yıl sonra ilk defa 5 Mart 2021 günü Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun da iştirakiyle Yenikale Şehitliği’nde düzenlenen törenle anıldı.

-TRT Haber, Yenikale gerçeğini ‘İzmir’in unutulan destanı’ programıyla tanıttı.

-İzmir Valisi Mustafa Toprak’a kitabımızı hediye ettik, İzmir Vali yardımcısı Fatih Kızıltoprak Balçova Kaymakamı Ahmet Hamdi Usta ile görüştük, dilekçeler verdik.

5 Mart 2022 günü Prof. Dr. Necmi Ülker’in iştirakiyle ‘İzmir’in Yenikale Şehitliğini ziyaret’ törenini düzenledik.

Bilinmeyenin öğrenilmesi, unutulanların hatırlatılması,’ ifâdesiyle özetlenecek Atatürk’ün Türk Târih Kongresi’nde paylaştığı ‘Türk çocuğu, atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır’ düşüncesinin bir örneğinin, İzmir Yenikale olduğunu gördük.

Çanakkale Deniz Savaşı’ndan önce 5-10 Mart 1915’te, Türk Ordusu’nun İzmir’de İtilaf Donanması’na gemi kayıpları verdirerek geri çekilmesini sağladığının, Birinci Dünyâ Savaşı’nda İtilaf Donanması’nın ilk başarısızlığa İzmir’de uğradığının bilinmesi gerekiyordu. Bu hâdise, böylesine önemli bir olayın, Târih kitaplarında neden bulunmadığı sorusunu gündeme getirdi.

Henüz savaş ilânının olmadığı bir dönemde İzmir’de yaşananlar, alınan savunma tedbirleri, İtilaf Donanması’nın İzmir’e denizden ve havadan yaptığı bombardıman hiç bilinmedi. Birinci Dünyâ Savaşı İzmir’ini anlatan kitaplarda, hâtırâlarda, Türk Hava Kuvvetleri’nden hiç bahsedilmiyordu. Oysa İzmir’de üç tayyare bölüğümüz görev yapmıştı!

Hava saldırıları, tayyarelerimizin Ege Adalarına yaptığı keşif uçuşları, hava muharebeleri, düşürdüğümüz düşman uçakları, Kösten (Uzunada) Ada’mızın işgale uğraması, Birinci Dünyâ Savaşı’nın Türk cephelerinde ilk ve tek amfibi harekâtıyla Uzunada’yı kurtarmamız, derinliğine inildikçe büyük bir Târihî cazibe olarak karşımıza çıkmıştı.

Araştırmalarımızla;

1-Osmanlı döneminde başlayan ve reddedilen Uzunada üzerinde yabancıların hak iddiasının, Cumhuriyet döneminde de açıldığı ve devam etmekte olduğu,

2-İzmir’in gazi toplarının İzmir’den götürüldüğü,

3-Yenikale Şehitliği’nde olması gereken şehit mezarlarının Narlıdere Şehitliği’nde bulunduğu, Karantina Adası’mn bombalanması sırasında şehit düşen iki meçhul askerimizin Sağlık Bakanlığı Karantina Mezarlığı’nda bulunan mezarlarının kötü durumda olduğu görüldü.

4-Henüz karşılıklı harp ilânının yapılmadığı 1 Kasım 1914’te İngilizlerin teslimini istediği Beyrut ve Kınalıada gemilerimizi Urla İskele’de batırdığımız öğrenildi.

Bu gerçeklerin ışığında Birinci Dünyâ Savaşı’nı İtilaf Donanması’nın Çanakkale’ye yaptığı saldırıyla başlatan’ bütün Târih kitaplarındaki bilginin değişmesi gerekiyordu. Birinci Dünyâ Savaşı’nın İngiliz Donanmasının Akabe ve İzmir’e yaptığı saldırıyla haşladığı yazılmalıydı! Ycnikale’nin bilinmeyen târihini bir fırsat olarak değerlendirmek, ‘Yenikale’yi UNESCO kültür mirasına aday göstermek, üniversitelerin çeşitli bölümlerinin katkılarıyla ‘Disiplinlerarası İzmir Savunması Çalıştayı’ düzenlemek gerekirdi. Bu takdirde bütün Dünyâ Yenikale’yi görmek için İzmir’e gelecek, Yenikale İzmir’in ve Türkiye’nin turizmine de büyük katkı sağlayacaktı.

UNESCO’nun Çanakkale ve Gelibolu’yu, Polatlı’yı ‘Birinci Dünyâ Savaş alanı Dünyâ mirası geçici listesine alması gibi; İzmir Sancakkale Târihî Alan Başkanlığı’nın kurulması, cephede hayatlarını kaybetmiş şühedânın son istirahatgâhlarının tespiti, imarı ve ihyası, alanın târihî kültürel ve tabîi değerlerini geleceğe aktarmak’ yönünde çalışma başlatılması gerekiyordu.

Bu noktada İzmir Sancakkale’nin Birinci Dünyâ Savaş alanı olduğu gerçeğinin bilinmesi ve koruma altına alınması yönünde İzmir’in yöneticilerine görev düşüyordu.

Bu yönde, Yenikale, Şehzâdepaşa Köşkü ile Reşâdiye Köşkü’nün durumları hakkında mahallî yönetimlere raporlar verildi.

Yenikale’nin 367 yıllık büyük Târihi, 108 yıl önce İzmir ve Türkiye’nin kaderi üzerinde oynadığı büyük rol bilinmiyormuş, varsın bilinmesin, umursamazlığı üzerine bir de yasaklar getirilmiş olunması kabul edilemezdi!

Târih araştırması, halkın târihine sâhip çıkmasını asla engellenmemeliydi!

Kitabımızla, Yenikale’nin, Şehzâdepaşa Köşkü’nün, Reşadiye Köşkü’nün bulunduğu saklı târih vâdisini İzmir’de ortaya çıkarttığımızı Türkiye’ye ve dünyâya duyuruyoruz.

Önemli bilgi kaynağı İzmir Şehir Yıllıklarında, İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Kent Ansiklopedisi’nde bu yapılar ve İzmir’in Birinci Dünyâ Savaşı dönemi hakkında bilgi bulunmadığını da belirtiyoruz.

Güzel görüntüsü 1864’lere kadar birçok yabancı ressamın İzmir tablosuna konu olan Sancakkale’nin, günümüzde savunma özelliği kalmayan toprak tahkimatının kaldırılmasının gerektiğini düşünüyor, bu önemli değişiklikle Sancakkale’nin İzmir’e denizden girişte ayrı bir güzellik kazandıracağını belirtiyoruz.

Bir İtalyan’ın önerisiyle Türkiye’de bulunan 11. ve 15. yüzyıllar arasında ticâret kolonileri kuran Ceneviz yapıları üzerine çalışma başlatılmış, İstanbul’daki Galata Kulesi ve Yaros Kalesi, İzmir’deki Foça ve Çandarlı kaleleri, Bartın-Amasra, Düzce-Akçakoca ve Sinop kalelerini kapsayan ‘Ceneviz ticâret yolunda Akdeniz’den Karadeniz’e kadar kale ve surlu yerleşimler’ projesi ile bu yapılar 2013’te UNESCO geçici miras listesine alındı ve tescili yapıldı.

Türk kaleleri ile ilgili benzer çalışma da yapılmalıydı. İzmir Sancakkale (Yenikale) bir Türk kalesi olarak çok önemliydi.

Devlet Arşivleri Başkanlığı Dünyâ genelinde Osmanlı eseri 66 kalenin bulunduğu bilgisini paylaşmıştı.  Kars (Arap Tabya), Erzurum, Van (Satmanis), Sinop, Çanakkale (Kilitbahir) (Kumkale), İzmir (Yenikale) Türkiye’deydi. Bu kaleler arasında, halkın görmediği, hakkında en az bilgi bulunan kale, İzmir Sancakkale’dir. Kitabımız bu olumsuz duruma dikkat çekmek için yazıldı.

Sultan İkinci Abdülhâmid Han döneminde Çanakkale’ye yaptırılan tahkimat gibi, İzmir’de de tahkimat yapılmış, Hamidiye İstihkâm-ı Hümayunları inşa edilmişti. İngiliz istihbaratı 1915 saldırısı öncesi Bademlik Bataryası ve Batery of Hills adını verdikleri iki Türk bataryasının yerini öğrenmiş, savaş devam ederken gravürünü basınıyla paylaşmıştı. İzmir savunmasının başarılı olmasının yolunu açan bu bataryalar, Hamidiye İstihkâm-ı Hümâyunu nereleri kapsıyordu? İngiliz biliyor, ne yazık ki biz bilmiyorduk! Araştırmaya da izin verilmiyordu ve bu konuları araştırmakta geç bile kalınmıştı.

İzmir’de ortaya çıkardığımız saklı târih vâdisi ödüllendirilmesi gereken bir çalışmadır. Yasaklara rağmen girilemeyen yerlere girilmiş, Osmanlı Arşivleri araştırılmıştır. Sâdece târih kitabı yazılmamış, konuyu kamuya mal etmek yönünde görev üstlenilmiştir. Hiçbir devletin târihinde İzmir’deki gibi 367 yıldır bilinmeden kalmış bir târihî gerçek yoktur. 21. yüzyıl Türkiye’sinde Târihî yapıların yasaklarla engellenmiş olması ayıp bir durumdur. Özellikle İzmir üniversitelerinde Sancakkale konusunda çalışma yaptıkları bilgisine rastlanılmamıştır.

Bilmez ki sorsun, sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi, bilse sorardı’ deyişi gibi, İzmir’in vâlisi, belediye başkanları, İzmir’in milletvekilleri, İzmir basını, Sivil Toplum Kuruluşları (STK)lar Sancakkale’yi, Reşâdiye Köşkü’nü, Şehzâdepaşa Köşkü’nü bilmemektedir. Bu yapılar hakkında hazırladığımız raporları ilettiğimiz yetkililer, İzmir uzmanları, eski hukukumuz bulunan İzmir milletvekilleri, STK başkanları, Balçova, Konak belediye başkanları ilgisiz kalmıştır.

Halka ve araştırmacılara kapalı Yenikale, Şehzadepaşa Köşkü, Reşâdiye Köşkü, İzmir’in Birinci Dünyâ Savaşı dönemi hakkında bilgi sunarken 21. yüzyıl Türkiye’sinde yasaklarla kapalı tutulmaya devam eden kültür varlıklarımıza sâhip çıkma, yasakları sona erdirme yönünde Türk aydınını, Türk yöneticisini göreve dâvet ediyoruz.

5-10 Mart târihlerinin, İzmir Sancakkale Şehitleri saygı haftası olarak anılmasını istiyoruz.

İzmir Yenikale’yi (Sancakkale) görmemizi sağlayan Emekli Koramiral Lütfü Sancar’a, Emekli Deniz. Kurrmay Albay Ali Rıza İşipek’e, İzmir Reşadiye Köşkü’nü görmemi sağlayan Emekli Pilot Albay Zübeyir Batur’a, İzmir’in, Türkiye’nin şükran duygularını sunuyorum. Değerli arkadaşlarım Şahap Osman Aras’ı, Hayati Özcan’ı ve Şehzadepaşa Köşkü’nü görmemi sağlayan Yaşar Güzelyazıcı’yı, kitaplarından yararlandığım merhum Ruhi Cebeci’yi saygı ve rahmetle anıyorum.

Yenikale Zafer Anıtı’nın, Yenikale’deki gazi topun varlığının belgesini, bilgisini bizlere sunan Ulaştırma. Çavuşu Osman Yalçın’a, Mehmet Karaavcı’ya, Hasbi Genç’e, Terminal Taburu Bot Bölüğü grubuna, kitabımın hazırlık safhasında yardımcı olan Fırat İtmeç’e, Selçuk Kolay’a, İsmail Çeşmeci’ye, Turan Akkoyun’a, Tosun Saral’a, Şerif Antepli’ye, Turgut Tür’e, Mürselin Güney’e, Uluç Hanhan’a, Turhan Turgut’a, Şerif Yücel’e, kitabımın basımında yardımcı olan Cihangir Hür’e, Gökçe Öcal’a, Mengü Öcal’a, sevgili eşim Nalan Öcal’a çok teşekkür ediyorum.

İzmir’in Yunan işgali faciasından kurtuluşunun, İstiklal Savaşı Zaferimizin, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kuruluşunun 100. yılı armağanı kitabımızı, Atatürk’ün şahsında tüm şehitlerimizin, gazilerimizin aziz hatırasına, Türk milletine ithaf ediyorum.

İLERİ YAYINLARI                                                                                                                                             Yılanlı Ayazma Sokağı, Yıldız Sanayi Sitesi Nu:18/208 Zeytinburnu, İstanbul. Telefon: 0.212-481 45 56              E-posta: ileri@ileriyayinlari.com   www.ileriyayinleri.com 

CELAL ÖCAL 1949 yılında Balıkesir’de doğdu. Babası Nurettin Öcal hava astsubayı, annesi Melahat Öcal ise ilkokul öğretmeni idi. İlk uçuşunu ilkokulda babasıyla yaptı. İlk ve ortaokul tahsilinin bir kısmını babasının şark hizmeti sebebiyle Diyarbakır Ziya Gökalp İlk ve Ortaokulu’nda tamamladı. Zaman içinde T-6, Beechcraft AT-11, C-47’de uçtu. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni 1979 yılında bitirdi. Tuzla Piyade Okulu’ndan Piyade Asteğmen olarak mezun oldu. Kilis Martavan Seyyar Jandarma Hudut Taburu’nda takım komutanlığı yaptı. Sosyal Sigortalar Kurumu Kırklareli Hastanesinde meslek hayatına başladı. Adapazarı Depremi’nde yardıma giden ilk sağlık ekibinde görev aldı. İzmir Tepecik Ege Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Hastanesi’nden emekli oldu. 1992 yılında kurucularından olduğu İzmir’de bulunan Türk Dünyâsı Kültür ve İnsan Hakları Demeği’nde uzun yıllar başkanlık ve yöneticilik yaptı. Türk Dünyâsı Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultaylarında İzmir delegesi olarak bulundu ve değişik konularda tebliğ verdi. İzmir Emir Sultan Türbesi’ne sahip çıkılması yönünde çaba sarfetti. Atatürk’ün sahip çıktığı şehitlerimizden olan Boğazlıyan Kaymakamı Millî Şehit Mehmet Kemal Bey’in kızı Müşerref Gürenci ile yaptığı röportaj sonrasında aile arşivinin kamuoyu tarafından bilinmesini sağladı. Türk ârihi ve kültürü ile ilgili çeşitli makaleleri Orkun, Türk Dünyâsı Târih, Töre, Türk Yurdu, Bahçesaray, Târih ve Düşünce, Türk Solu, Kadıköy Life, İzmir Life dergilerinde, Hür Efe, Ege Manşet, Yalıçapkını, Seferihisar gibi İzmir mahallî gazetelerinde yayımlandı. “Kurtuluş Savaşı’mıza Sanatıyla Katkıda Bulunan İtalyan Ressam Vittorio Pisani’ ve ‘Birinci Dünyâ Savaşı’nda İzmir Savunması’ isimli kitapları bulunan Celal Öcal evli ve üç çocuk babasıdır.
Önceki İçerikHodri  Meydan  Diyebilmek
Sonraki İçerikBen kimim, ben!
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.