“SOYAĞACI” – 4

169

Şu noktayı da önemle vurgulamak gerekir ki “Yenisi ile değiştirme kesinlikle vahiy kitaplarındaki muhkem hüküm olan ayet veya bilgi ile ilgili değil, daha çok inanç veya toplum yaşamına ait sosyo-ekonomik yeniliklere, yani zaman ve topluma göre değişken olan müteşabih mesajlara yöneliktir. Ki bunların da değişimi ise ancak peygamberden peygambere, diğer bir ifade ile sonraki vahiy kitabı iledir. Yoksa Kur’an’da nesh (yürürlükten kaldıran yeni hüküm nasih) veya mensûhluk (kaldırılan önceki hüküm) olayı söz konusu değildir. Allah, ayetlerde artık herhangi bir değişiklik yapmaya ihtiyaç kalmadığını ve İslam dinini tamamladığını (Maide-3), ve Hz. Muhammed ile vahiy kitaplı son peygamberi (Nebi’yi) (Ahzap-40) gönderip kitaplı peygamberlik görevlendirmesini sonlandırmıştır. Dolayısıyla da Kur’an’ın yanına; ilahi kaynaklıdır diye başka bir kitap veya söz koymak da artık mümkün değildir. Buna göre, demek ki Kur’an’daki muhkem hüküm özellikli ayetlerde artık herhangi bir değişiklik de söz konusu değildir. Ra’d-38. Gerçek şu ki, Biz Senden önce de birçok elçi gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan ve vahyettiğimiz dışında hiçbir elçi kendiliğinden hiçbir ayet /kural /hüküm getirememiştir. Gönderdiğimiz ayetlerin /delillerin /bilgilerin de kitabımızda yazılı birer ecelleri /geçerlilik dönemleri olmuştur. 39. İşte Allah, bu elçileri aracılığı ile gönderdiği ayetlerinden uygun gördüğünü silmiş, yeni eklemeyi uygun gördüğünü ise daha sonrasında gönderdiği elçileri /resulleri aracılığıyla insanlara tebliğ ettirmiştir. Hepsini içeren Ana Kitap O’nun yanındadır ve hepsi de orada kayıtlıdır (Ra’d-38-39. Ayetler)[1]”.

“Nesh, yazıyı silmek anlamına geldiği gibi, yazıyı kopye etmek anlamına da gelir. Yani zıt anlamlı bir kelimedir. Ancak Bakara 106. Ayette: “Biz bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak, mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kādirdir.” Burada nesh silmek anlamında kullanıldığı açıktır. Çünkü bu nesh eylemi unutma ile ilgili olduğu için unutturursak deniliyor. Ayrıca Nahl 101. Ayette: “Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir” denmektedir.Bu ayetten, Kur’an’ın ancak Kur’an ile neshedileceği anlaşılır. Çünkü “Bir ayeti başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman” ifadesi, neshedilen ayetin yerine, yeni bir ayet getirildiğini belirtmektedir. Bakara 106. ayet ise bu konuda daha kesindir. Bu ayetlerde anlatılan nesh, tamamen unutulmuş, Peygamber’in belleğinden silinmiş bir ayetin yerine, yenisinin getirilmesi olayıdır. İşte Kur’an’ın anlattığı nesh bundan ibarettir”[2].

Muamelatla (uygulama) ilgili örneklerde bahsi geçen ayetler ise Hz. Muhammed (Ona, Ashab-ı Güzin ve Ehl-i Beyt’ine selam olsun) hayatta iken sonra gelen önce gelen ayeti değiştirmiştir. Bu durum: Hicr Suresi 9. Ayette ifade edilen “Kur’ânı biz indirdik, biz. Onun koruyucuları da, şüphesiz ki, biziz” hükmüne de ters düşmemektedir. Çünkü Kur’an’da belirli bir süreçte kademeli olarak bir hükmün daha sonra gelen hükümlerle değiştirilmesi bulunmaktadır. Ayrıca Kur’an’ın (Allah tarafından) korunacağı vaat edilen hükümleri surelerin sadece lafz kalıbı olsaydı bazı ayetlerde kat-i ifadeler kullanıldığı halde istikbalin cemiyetlerini de nizamlayıcı mahiyetteki diğer bazı ayetlere zamanın şartlarına göre yorumlanabilecek ifadeler bahşedilir miydi?[3]

Hz. Peygamber’in (S.A.V) damadı Hz. Ali’nin (Ona selam olsun) Hz. Fatıma (Ona selam olsun) hayatta iken ikinci kez evlenme isteğine gösterdiği tepki “destansı bir sünnet” duruşudur. Misver İbni Mahreme’nin rivayet ettiği şu hadisten öğreniyoruz ki: “Peygamber (S.A.V) in minberde şöyle dediğini işittim:  Hişam Oğulları kızlarını Ali İbni Ebu Talip ile evlendirmek için benden izin istediler. Ben onlara izin vermem, izin vermem, izin vermem!  Ancak Ali İbni Ebu Talip benim kızımı boşadıktan sonra onların kızı ile evlenebilir. Çünkü Fatıma benim bir parçamdır. Onu üzen, beni de üzer, onu inciten beni de incitir![4]” “Buhari rivayetinde Hz. Peygamber’in (S.A.V) sadece Hz. Fâtıma değil diğer kızlarının üzerine evlenilmesine de müsaade etmediği anlaşılmaktadır”[5]. Burada İslam Peygamber’i (S.A.V) babalara, erkeklere; kızların ve kadınların onurlarının nasıl müdafaa edilmesi gerektiğini göstermiştir. Hz. Peygamberin (S.A.V) bu davranışı sadece Peygamber kızları için kabul etmek şeklinde anlaşılırsa onun ümmetine örnek olma ile “Adalet” vasfı dikkate alınmamış ve kaybolmuş olacaktır. Hâlbuki O “Sizden biri kendisi için istediği şeyi kardeşi için de istemedikçe kâmil mümin olamaz” buyurmaktadır. Bu noktada bazı araştırmacılar konuyu hemen Hz. Peygamber’in (S. A. V) eşlerine getirmeleri yerinde olmamaktadır. Hz. Peygamber (S. A. V) gençliğinde (25 yaşında) dul bir hanım olan iki kez evlenmiş ve eşlerini kaybetmiş Hz. Hatice (40 yaşında) (Ona selam olsun) ile 25 yıl tek eşli olarak evli kalmıştır. Hicretten üç yıl kadar önce Hz. Hatice (Ona selam olsun) vefat etmiştir. Hz. Muhammed’in (S. A. V) çoğu dul olan kadınları nikâhı altına alması onları korumak içindir herhangi bir cinsel anlamda evlilik şeklinde değildir.  

Bazı müfessirler ısrarla İslam’da bazı şartlar oluşursa tekrar erkekler için çok evliliğe müsaade edilir gibi açıklamalarda bulunmalarının da Kur’an ve bilimsel karşılığı yoktur. Örnek olarak; Kadının üretkenliği olmama durumunda erkeğin başka bir kadınla evlenebileceği gibi bilimsel gerçekle bağdaşmayan açıklamalar kadın veya erkek insan üretkenliğine uygun düşmemektedir. Çünkü üretkenliğin olmama durumu sadece kadına bağlı olmayabilir. Bazen erkeklerde de aynı durum söz konusudur. Günümüzde gelişen IVF gibi tıbbi yöntemlerle bu sorunlar aşılmaya çalışılmaktadır. Klasik tüp bebek yöntemi olan IVF sırasında olgun yumurtalar (ovum) yumurtalıklardan (ovarium) alınır. Bir laboratuvarda sperm tarafından döllenir. Daha sonra döllenmiş yumurta veya yumurtalar rahme aktarılır. Bilim ilerledikçe ve bilim ahlakı da ihmal edilmediği müddetçe bu gibi problemlerin çözüleceği gün gibi aşikârdır.


[1] Gazi Özdemir, Oku, Konularına Göre Kur’an Ayetleri Alfabetik Konu Dizini, Şira Yayınları, 2021, İstanbul, s.

[2] Süleyman Ateş, Kur’an’da Nesh Meselesi, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, 1996, s. 20-21.

[3] Amiran Kurktan, Sosyolojik Açıdan Tasavvuf ve Laiklik, Kutsun Yayınevi, 1977, İstanbul, s. 196-197.

[4] Süleyman Ateş, İslam’a İtirazalar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar, Yeni Ufuklar Neşriyat, Ankara, 1966.,s. 396.

[5] Gencal Şenyayla, Hz. Ali’nin, Ebû Cehil’in Kızı İle Evlenme Teşebbüsü Hakkındaki Rivayetlerin Değerlendirilmesi, s. 111. İstem, 19/37 (2021): 103-124.