Ağustos ayı; şanlı tarihimize
zaferler ayı olarak geçmiştir. Müslüman Türk Milleti 26 Ağustos 1071 yılında
Malazgirt Muharebesi’yle Anadolu’nun kapılarını açmış, her karış toprağını kanı
ile sulayarak kendisine bu aziz Toprakları Ebedî Anavatan yapmıştır. Müslüman Türk Milleti, dinine, vatanına, istiklâl ve
hürriyetine, bayrağına, ırz ve namusuna bağlı bir millettir. Bu kutsal
değerlerini ayakta tutmak ve Ezan-ı Muhammedî’nin ulvî sesini yüceltmek için;
akından akına, zaferden zafere koşmuştur. Haksızın karşısında, haklının yanında
olmuştur. Vatanını, mukaddesatını, canından ve malından aziz bilen Müslüman
ecdadımız; bu uğurda gözünü bile kırpmadan her türlü fedakârlığa katlanmıştır.
Bu hususta Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Allah
yolunda öldürünlere “onlar ölülerdir” demeyin. Hakikatte onlar diridirler.
Fakat siz anlayıp bilemezsiniz.”
Türk’ün Ağustos ayında kazandığı
zaferler; Türk’ün şeref levhasıdır. Ağustos ayında hiçbir millet bu kadar zafer
kazanmamıştır. Hemen her günü neredeyse Türk için kutsal sayılacak kadar şeref
doludur: 1 AĞUSTOS 1571: Mağosa’nın kuşatılması, 4 AĞUSTOS 1578: Ramazan Paşa
kumandasındaki Türk Ordusu İspanyol Portekiz ve Fas kralınında iştirak
ettiği Vadiseyl’de yapılan harpte büyük bir bozguna uğratır Fas’ı Türk
Devletinin bir eyaleti yapar. 6 AĞUSTOS 1571: Mağosa beş günlük bir vuruşmadan
sonra düşer ve Türk hakimiyetine girer. ,8 AĞUSTOS 1635 : Revan’ın,
IV.MURAT HAN tarafından fethi., 9 AĞUSTOS 1915 :Birinci Anafartalar Zaferinin
kazanıldığı şanlı gün., 10 AĞUSTOS 1543., Estergon kalesi
fethedildi., 12 AĞUSTOS 1529 :Navarin kalesinin fethi., 15 Ağustos 1461
Trabzon’unun Fatih Sultan Mehmed Han tarafından fethi (15 Ağustos 2010
tarihinde ise Fatih Sultan Mehmed’den intikam alır gibi Sümela Manastırın da
yıllar sonra Bartelomos tarafından ilk ayin yapılmıştır. Bu ayin tarihi farklı
bir tarih olabilirdi; fakat Rumlar tarafından özellikle bu tarih istenmiş,
maalesef yetkililerce de izin verilmiştir.), 15 AĞUSTOS 1551:Trablus’un, Türk
Devletine iltihakı. 16 AĞUSTOS 1501 :Mora’nın fethi. 16 AĞUSTOS 1604:Kars’ın
fethi. 17 AĞUSTOS 1553 :Korsika Adasının fethi. 19 AĞUSTOS 1645:Yusuf Paşa’nın
Girit’i fethi ve Venediklerin Akdenizden silinmeleri. 20 AĞUSTOS 1543:
Barbaros Hayrettin Paşa’nın Alman. İmpratoru Şarklen’den Nis kalesini alması.,
21 ağustos 1678 :Ukraynanın fethi., 21 AĞUSTOS 1915 :Mehmetçiğin Anafartalar
zaferi., 22 AĞUSTOS 1921 : 22 gün 22 gece süren müthiş kanlı boğuşmanın
yaşandığı Sakarya Meydan Muharebesinin başladığı gün., 23 AĞUSTOS 1519
:Barbaros Hayrettin Paşa Cezayir’i fethetti., 23 AĞUSTOS 1514 Çaldıran
Savaşı.,24 AĞUSTOS 1516 : Savaşı)., 25 AĞUSTOS 1516 :Osmanlı Türkleri Suriye’ye
girdi.(Çaldıran ve Mercidabık savaşı gibi benzer savaşlar Türk’ün Türk’le
yaptığı savaşlardır) 26 AĞUSTOS 1071: Sultan Alpaslan Malazgirt’te
Bizans ordusunu yenerek, Anadolu’yu Türklere açtı., 27 AĞUSTOS 1922
:Afyon’un Yunanlılardan kurtuluşu., 27 AĞUSTOS 1389 : Haçlı ordusu Kosova’da
bozguna uğratılması.(1. KOSOVA HARBİ), 29 AĞUSTOS 1526 :Kanuni Sultan Süleyman
Han’ın Mohaç ovasındaki muhteşem zaferi., 30 AĞUSTOS 1922 :Kütahya’nın
Yunan işgalinden kurtulması., 30 AĞUSTOS 1922: Başkomutanlık Meydan
Muharebesi: Türk’ün kanla kazandığı yurdunu yine kanla düşmandan temizlediği
şanlı gündür.
Bilindiği gibi, 26 Ağustos 1071
Cuma günü, güzel Anadolu’muzun kapılarını bizlere açan Müslüman Türk Ordusu’nun
en büyük zaferlerinden biri olan, Malazgirt Meydan Muhârebesi kazanılmıştır.
Bizanslılar Müslümanları yok etmek ve onların gelişmelerine engel olmak için
devamlı saldırılarda bulunmuşlardır. Fakat bu saldırıların hiç birisinde
gayelerine ulaşamamışlardır. Zamanın Bizans İmparatoru Romen Diojen, Selçuklu
Devleti ile birlikte diğer bütün İslâm ülkelerini ortadan kaldırmak için
250.000 kişilik güçlü bir ordu hazırlamıştır. Gayesi; sadece Selçuklu
Devleti’ne değil, doğuda bulunan bütün İslâm ülkelerine saldırmaktı. 13 Mart
1071 tarihinde Ayasofya’da yapılan büyük bir âyine katılan Romen Diojen, o
zamanki ismi Konstantin olan İstanbul’dan doğuya doğru hareket etti. Eskişehir,
Sivas yolu üzerinden Erzurum’a geldi. Bu sırada Selçuklu Sultanı Alparslan,
Halep’te bulunuyordu. Malazgirt Kadısının, kendisine durumu haber vermesi
üzerine, Erzen ve Bitlis yolu üzerinden Ahlat’a geldi. Sultan Alparslan, önce, Bizans
İmparatoruna barış teklif etmeyi düşündü. Orada bulunan halife’nin elçisi ile
komutanlardan Sav Tekin’i Bizans İmparatoru’na gönderip barış teklifinde
bulundu. Kendisinden çok emin olan ve çok mağrur olan Bizans İmparatoru,
elçilere çok sert ve kaba davranarak: – Alparslan nerede teslim olacak? O’nun
teslim olması için İsfâhan mı, yoksa Hamedan mı daha güzel? Romen Diojen’in bu
alaylı tavrına karşılık, Alparslan’ın yürekli elçileri, Müslüman-Türk’e yakışan
şu cevabı verdiler: -Sayın İmparator! Sizin bu cevabınızı Sultanımız
Alparslan’a ileteceğiz. Ancak, şunu ifade edelim ki; Atlarınız, Hamedan’da
kışlar fakat sizin nerede kışlayacağınızı şimdilik bilemeyiz, diyerek hemen
geri döndüler. Bu arada iki ordu harp hazırlığı yaparak Malazgirt civarında ayrı
ayrı yerlerde mevzilendiler. Bu sırada zamanın Halifesi Kaim Biemrillâh bütün
İslâm beldelerinde Cuma günü okunmak üzere hir hutbe ve bir de dua metni
göndermişti. Gönderilen bu hutbe ve duânın özeti şöyle idi: “Ey Müslümanlar!
Temiz bir kalb ve hâlis bir niyet ile Sultan’a duâ ediniz. Küfrün kökünü
kazımak ve İslâm’ın bayrağını yüceltmek için Allah’a yalvarınız”, diye
başlayan hutbenin duâ kısmında da Sultan Alparslan ve İslâm mücahidlerinin
zaferi için temenniler bulunuyordu.
26 Ağustos Cuma günü öğleden
sonra başlayan savaş, 27 Ağustos sabahına karşı Müslüman Türk Ordusu’nun zaferi
ile son buldu. 250.000 kişilik güçlü Bizans ordusu, 50.000 kişilik Müslüman
Türk ordusu karşısında perişan ve mağlup olarak dağıldı. Ve nihayet: “Ey imân edenler! Eğer siz Allah’a (O’nun
dini’ne, Peygamberine ve O’nun yolunda olanlara) yardım ederseniz; Allah da
size yardım eder de, ayaklarınızı sabit kılıp kaydırmaz (size zafer ihsan
eder).” (Muhammed, 7) Âyetinin sırrı bir kez daha tecelli etti.
Romen Diojen esir edilip huzura getirilince,
Alparslan O’na şöyle dedi: “İmparator! Müteessir olmayınız. Zira insanların
maceraları böyledir. Korkmayınız, size esir gibi değil, bir hükümdâr gibi
muamele yapacağım.” Alparslan’ın bu sözleri İmparatoru oldukça rahatlattı.
Ve Romen Diojen’i öldürtmedi. Serbest bıraktı. Fakat Bizans’a dönen Diojen’in
gözlerine mil çekilerek, zindana atıldı. Böylece Diojen kendi devleti
tarafından cezalandırıldı.
Malazgirt’ten 900 yıl sonra
Şanlı Tarihimizin kader noktalarından biri de SAKARYA ZAFERİ’dir. Yunanlılar,
10 Temmuz 1921’de iki ayrı cepheden taarruza geçerek Türk Ordusunu yok etmek
istediler. Desteklenmiş kuvvetleriyle
güçlü bir şekilde ilerlemeyi başardılar. Türk Ordusu, Eskişehir’e kadar
çekildi. Mustafa Kemal Paşa, Ordunun düzenlenip kuvvetlendirilmesi için,
Sakarya’nın doğusuna kadar çekilmesini gerekli gördü. Bunun üzerine, Türk
Ordusu, 25 Temmuz 1921’de taktik savunma yapmak amacıyla Sakarya’nın doğusuna
çekildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları Sakarya’nın doğusuna
çekilmekle askeri bakımdan büyük bir avantaj elde etti. Türk kuvvetleri için
zor olsa da, Yunanlılar için daha zor olan bir durum oluşturuldu. Sakarya
gerisine çekilme, halkın maneviyatı üzerinde ciddi bir sarsıntı oluşturmuştu.
Mustafa Kemal Paşa’nın muhalifleri; “Ordu nereye gidiyor, millet nereye
götürülüyor? Bu hareketin elbette bir sorumlusu vardır, o nerededir? Bu çok acı
veren durumun ve yürekler acısı görünümün gerçek sorumlusunu ordunun başında
görmek isterdik” diyerek Mustafa Kemal Paşa’yı eleştirmeye başladılar.
Büyük Millet Meclisi’nde Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun başına geçmesinde fayda
umulduğu yolunda bir kanaat oluştu. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, 4
Ağustos 1921’de Büyük Millet Meclisi’ne verdiği bir önerge ile Başkumandanlığı
kabul ettiğini bildirdi ve ancak Meclis’in elindeki yetkileri de fiilen
kullanmayı talep etti. Bu önerge üzerine Mustafa Kemal Paşa’nın
muhalifleri, kendisine Başkomutan ünvanını ve Meclis’in yetkilerini kullanmak
hakkını önce vermek istemediler. Ancak ünvan ve yetki, 5 Ağustos 1921 tarihli
kanunla tanındı.
Mustafa Kemal Paşa, 12 Ağustos 1921’de Polatlı’daki Cephe
Karargahına giderek ordunun başına geçti. Cephede teftiş yaparken, attan
düşerek birkaç kaburga kemiği kırıldı. Savaşı cephede yaralı ve kaburga kemiği
sarılı bir şekilde idare etmek zorunda kaldı. 23 Ağustos’ta düşman ordusu ciddi
olarak cephemize taarruz etti. Ordumuz. 100 kilometrelik cephe üzerinde cereyan
eden meydan muharebesinde, düşmanın üstün kuvvetlerini ilk önce yıpratarak,
taarruza devam etmekten yoksun bir hale getirdi. 23 Ağustos’tan 13 Eylül’e
kadar gece gündüz aralıksız yirmi iki gün devam eden bu kanlı savaştan sonra,
düşman ordusu mağlup ve perişan bir şekilde cepheyi terk etti. Sakarya
Meydan Savaşı sonucu, askeri harekât yön değiştirmiştir. Sakarya, geri çekilme
ve gerilemenin durdurulduğu ileri gidişin başladığı noktayı oluşturmuştur.
Sakarya Zaferi, bütün memlekette günlerce süren coşkun sevinç gösterilerine ve
heyecanlı kutlamalara vesile oldu. Meclis, 19 Eylül 1921’de kabul edilen bir
kanunla, Türk Milletinin bir şükranı olarak Mustafa Kemal Paşa’ya Mareşallık
rütbesi ve Gazilik ünvanını verdi.
Sakarya Zaferi, dış ilişkilerimizde
durumumuzun düzeltilmesine ve itibarımızın artmasına yardımcı oldu. 9 Haziran
1921’den beri Ankara’da Fransız temsilcisi Franklin Bouillon’la görüşmeler
yapılmaktaydı. Bu görüşmeler, Sakarya zaferinden sonra, 20 Ekim 1921’de
Ankara’da olumlu bir şekilde sonuçlanarak, Ankara İtilafnamesi adıyla tarihe
geçen bir antlaşmayla noktalandı. Sakarya zaferi, askerlik ve politika
bakımından da Kurtuluş Mücadelemizin önemli bir merhalesi oldu. Yunan ordusunun
taarruz kabiliyeti kırıldı.
Ağustos ayında Cenab-ı Allah’ın,
Malazgirt’ten sonra Türk Milletine bahşettiği en önemli zaferlerden biri
Sakarya’dan sonra; Dumlupınar zaferidir. Büyük Taarruz da Malazgird Meydan
Savaşı gibi 26 Ağustos 1922 tarihinde başladı. Bir tarafta vatanı için çarpışan ,bayrak ,din ve vatanın azizliği gibi
yüce gayeler için canını her an feda etmeye hazır olan Türk askeri , diğer
tarafta ise emperyalistlerin emellerine hizmet eden Anadolu’nun harim-i ismetine
saldıran ırz ve namus nasipsizi Yunan palikaryası vardı. Kükremiş
arslanlar gibi düşman mevzilerine çullanan Mehmetçik süratle zafere doğru
koşuyordu. 30 Ağustos günü Dumlupınar’da Başkomutanlık Meydan Muharebesi
yapıldı. Düşman, çevik Türk birlikleri tarafından kuşatılarak ona en ağır
vurulmuş oldu. Artık Yunan ordusunun derlenip toparlanmasına imkân yoktu.
Yunan ordusundan kaçıp kurtulmak isteyen kılıç artıkları da İzmir körfezinde
denize dökülmüştü. Yunan kuvvetleri başkomutanı Hacı Anesti , savaşı
İzmir limanında demirleyen bir gemide kurulan karargahtan idare ettiği
halde Atatürk savaşın her safhasında daima cepheye yakın bulunmuş , üstün
kişiliği,cesareti ve ileri görüşlülüğü ile etkin olmuştur.
Bu zafer hakkında M. Kemal
Atatürk şunları söylüyordu;
“30 Ağustos Savaşı Türk
tarihinin en önemli bir dönüm noktasını teşkil eder. Milli Tarihimiz çok büyük
ve çok parlak zaferlerle doludur. Fakat Türk Milleti’nin burada kazandığı zafer
yalnız bizim değil Cihan Tarihinde de yeni cereyanlar veren kesin sonuçlu bir
zafer hatırlamıyorum. Hiç şüphe etmemelidir ki; yeni Türk Devleti’nin, genç
Türk Cumhuriyeti’nin temeli bu zaferle atıldı.”
Türkler, Malazgirt Meydan
Muharebesi ile bir vatan kurmuşlardı. Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile ise bu
mukaddes Anadolu topraklarını, Türk Milleti ve en son Türk Devleti’nin sonsuza
dek Türk yurdu olduğunu ve onları buralardan hiçbir gücün ve kuvvetin söküp
atamayacağını bir kere daha bütün dünyaya ilan ve ispat etmişlerdir. Türk Tarihi ile birlikte Dünya Tarihinin de mecrasını
değiştiren bu iki zafer sebep ve sonuçları itibarı ile şaşılacak derecede
benzerlikler arzetmektedir. İşte bunlardan bazıları;
– Malazgird Meydan Muharebesi ve Başkomutanlık Meydan
Muharebesi’nin ikisi de aynı gün ve aynı ayda 26 Ağustosta başlamıştır.
-Türk ordusu her iki harbi de Yunan ve Rum artıklarına
karşı yapmış ; kendi şerefli mazisine uygun ve dünya milletlerine parmak
ısırtan zaferler kazanmıştı.
–Gerek Malazgirt gerekse, Başkomutanlık Meydan
Muharebesi’nde Yunan ve Rum orduları çok büyük bir hezimete uğramış ve onlar
kendilerini artık Türkler karşısında bir kere daha toparlayamaz hale
gelmişlerdir.
-Hem Malazgirt hem de Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde
Türk ordusu kendinden kat kat üstün bir düşman gücü ile çarpışmış ve düşman
ordusunu yenerek kesin zafere ulaşmıştır.
–Malazgirt Meydan Muharebesi’nde Bizans komutanı
Türkler’e esir düştüğü gibi Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Yunan
Başkomutanı General Trikopis Türkler’e esir düşmüştür. Alparslan nasıl
Romen Diyojen’i bağışladıysa Atatürk te General Trikopis’e aynı muamelede
bulunmuştur.
-Alparsalan’ın Malazgit’de Bizans ordusuna karşı kazandığı
parlak zafer bütün İslam Dünyasında çok büyük bir sevgi ve coşku ile
karşılandığı, her tarafta günlerce şenlik yapıldığı gibi; Atatürk’ün kazandığı
Başkomutanlık Meydan Muharebesi de hem Batı’da hem de İslâm
Dünyasında çok büyük yankılar uyandırmıştır.
Artık bütün dünya Türk’ün zaferini konuşur olmuştur. Büyük
önder Atatürk, mazlum milletlerin gönlünde muazzam bir taht kurmuş, onlar için
bir kurtuluş ümidi ve meşalesi olmuştur. Beyrut’ta, Hindistan ve Pakistan’ın
büyük şehirlerinde halk sevinçten adeta çılgına dönmüş ve gazeteler günlerce bu
Türk destanından bahsetmişlerdir.
Yahya Kemal’in ‘in
bugünlerde daha sık hatırlamamız gereken bir şiiriyle “Ağustos’ta Vatan”
yazımızı noktalayalım:
ŞU KOPAN FIRTINA TÜRK ORDUSUDUR YA RABBi!
SENİN UĞRUNDA ÖLEN ORDU BUDUR YA RABBİ!
TA Ki YÜKSELSİN EZANLARLA MÜEYYED NAMIN!
GALİP ET ÇÜNKÜ BU SON ORDUSUDUR İSLÂMIN….
Bu şiir 30 ağustos zaferimizden birkaç gün önce
yazılmıştır. Bir dua niteliğinde olup, duası kabul olmuştur. Zafere giden
yolda, kahraman Türk askerine bir moral olmuştur.
Kaynaklar:
KİTAPÇI Z.:Alparslan ve Atatürk Malazgird ve Başkomutanlık
Meydan Muharebeleri İki Zaferin Kader Sırları Türk Dünyası Tarih Dergisi
Sayı:20 Sayfa:3-10 Ağustos 1988
ÖZTÜRK N.:Ağustos Ayındaki Türk Zaferleri Türk Dünyası
Tarih Dergisi Sayı:20 Sayfa:17 Ağustos 1988
SEVİM A- YÜCEL Y.:Türkiye Tarihi T.T.K . Yayınları
TANSEL S.:Mondros’tan Mudanya’ya Kadar. M.E.B. Yayınları.
YAZICI S.: İmanda Birlik, Vatanda Dirlik, Diyanet Aylık
Dergi Eki, Ocak – 1993, ile DİB. Yayınları “Milletimize Sesleniş” DİB.
Yayınları.
YILMAZ M.:Malazgird Zaferi ve Alparslan Türk Dünyası Tarih
Dergisi Sayı:8 Sayfa:38 Ağustos 1987