Azerbaycan Edebiyatında KARABAĞ Hikâyeleri

123

Çevirmen,
Yazar ve Şâir İmdat Avşar’ın;
Pediatri (Çocuk Hastalıkları) ve Milletlerarası Hukuk Uzmanı, Azerbaycan
Milletvekili Doç. Dr. Ganire Paşayeva
ile birlikte hazırladığı ve editörlüğünü yaptığı eser 13,5 X 21 santim
ölçülerinde 352 sayfadır.

İmdat Avşar’ın
belirttiği gibi;

Eserde yer alan
hikâyeler; yirminci yüzyılın son çeyreğinde, hür dünyanın gözleri önünde,
üstelik de târihin canlı olarak kaydettiği en kanlı katliamlardan biri olan
‘Hocalı Soykırımı’na mâruz kalan; Ermenistan’ın, Azerbaycan topraklarının yüzde
yirmisini işgal etmesi sebebiyle, binlerce yıllık ata yurtları Dağlık
Karabağ’dan; Şuşa, Hankendi, Kelbecer, Laçin, Zengilan, Cebrayıl, Gubadlı,
Ağdam ve Fuzulî’den göçe zorlanan, sürgün edilen; bugün dahi kendi evine
dönemeyen ve sürgün hayatı yaşayan bir milyon Azerbaycan Türk’ünün yaşadığı
insanlık dışı ‘vahşetin’ edebiyata ve bu yolla da ebediyete yansıyan yüzüdür…

***

İnsanlığın ulaştığı en
ileri medeniyette yaşayan bizler, aynı zamanda adâlet duygusunun yok edildiği,
vicdanların susturulduğu, ‘güçlü’ olanın ‘haklı’ sayıldığı bir dünyâda
yaşıyoruz. Târih, elbette milletlerin mücâdele sahnesidir; ancak
küreselleşmeyle birlikte, milletlerin mücâdele ettikleri zeminlerin de büyük
hızla değiştiğine şâhit oluyoruz. Siyâsetin yanında edebiyat, mûsikî, sinema
vesâire gibi sanatlar da milletlerin arasındaki bu mücâdelede bir araç olarak
kullanılıyor.

Şüphesiz Azerbaycan
edebiyatı güçlü ve kökleri binlerce yıl öteye uzanan bir edebî geleneğe
sâhiptir. Son yıllarda milletimizin başına gelen felâketler de Azerbaycan
edebiyatına geniş biçimde yansımış ve târihe kaynaklık edecek edebî eserler
yazılmıştır. Azerbaycan’ın haklı dâvâsını edebiyat yoluyla dile getiren bu
eserlerin, öncelikle Türkiye’de ve Türk Dünyâsında, sonra da bütün dünyâda
yayınlanmasına ihtiyaç vardır. Elinizdeki bu kitap, böyle bir ihtiyaçtan
doğmuştur.

Bu eserde yer alan
hikâyeler; yirminci yüzyılın son çeyreğinde, hür dünyânın gözleri önünde,
üstelik de târihin canlı olarak kaydettiği en kanlı katliamlardan birine mâruz
kalan, Hocalı’da soykırıma uğrayan, binlerce yıllık ata yurtları Şuşa’dan,
Ağdamdan sürgün edilen Azerbaycan Türklerinin, Dağlık Karabağ’da yaşadıkları ‘Ermeni Vahşetinin’ edebiyata ve bu yolla
da ebediyete yansıyan yüzüdür.

Bu kitapta yer alan
birbirinden değerli hikâyelerin, Azerbaycan’ın haklı sesinin, önce kardeş
Türkiye’de ve Türk Dünyâsında sonra da bütün dünyâda yankılanmasını
sağlayacağından eminim.

Ganire
Paşayeva ‘Önsöz’ başlıklı yazısında
herkesin bildiği ve fakat sorumlu yetkililerin aynı metotları kullanarak karşı
taarruza geçmeyi akıl edemediği hakîkatleri dile getiriyor:

Yaklaşık iki yüz
yıldır, hakîkatlerin tahrip edildiği, târihî gerçeklerin bilinçli şekilde
saptırıldığı, propaganda ve yalanlar üzerine sahte târihlerin inşa edildiği,
vicdanların körleştirildiği ve maalesef, zâlimlerin mazlum postuna bürünerek
mazlumun zâlim gösterilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz…

Bu süreçte, art
niyetli bazı toplumlar, ‘kazanmak için
her yolu mubah gören
’ bir anlayışla, ilmi, teknolojiyi, sinemayı, sanatı,
edebiyatı… bir araç olarak görmekteler. Bu toplumlar, geniş insan kitlelerini
derinden etkileme gücüne sâhip olan edebiyatı ve sinemayı, kitle iletişim
araçları yoluyla bir propaganda malzemesi olarak kullanmakta ve bütün dünyâda,
târihî gerçekliklerin tam tersi bir ‘algı
yaratmaya çalışmaktalar.

Günümüzde, bu algı
operasyonu konusunda en başarılı olan toplum ise maalesef Ermenilerdir.
Ermeniler, Hocalı’da, hem de kameralar önünde, binlerce Müslüman Türkün kanına
girmiş olsa da, vicdanı körelen dünyâ, onların zulme uğramış toplum olduğuna;
hatta Ermenilerin soykırıma uğradıklarına inanmaktadır. Dünyâdaki bu algının tek
sebebi ise, yalanı gerçek, zâlimi de mazlum gibi gösteren Ermeni
propagandalarıdır. Bu propaganda sürecindeki en etkili silahların ise,
özellikle belirtmeliyiz ki, edebiyat ve edebî eserlerin sinemaya uyarlanması ve
medya aracılığıyla algı yaratmaya yönelik olarak pazarlanmasıdır…

Bizler, daha dün diyebileceğimiz
kadar yakın bir târihte, Karabağda, Hocalıda, hür dünyanın gözleri önünde,
Azerbaycan Türklerine karşı yapılan soykırımı edebiyat ve sanat yoluyla,
çağımızın dili olan sinema aracılığıyla, dünyaya etkili bir şekilde duyurabilmiş
değiliz. Bu gün, hâlâ bu eksikliğin sıkıntılarını çekiyoruz. Biz Türkler; Doğu
Türkistan’da, Kerkük’te, Kırım’da, Ahıska’da, Anadolu’da, Karabağ’da, Hocalı’da
uğradığımız zulmü, kökleri derinlerde olan güçlü edebiyatımızla ve edebî
eserlerimizi sinemaya uyarlamak suretiyle, hem de bütün insanlığa, bütün
dünyâya mutlaka duyurmalıyız. Edebî eserlerimiz, hakîkati anlatacak sinema
filmlerimiz. Türk’ün haklı sesini daha hassas bir şekilde dünyâya ulaştırmanın
en etkili yoludur ve bu yol, aslında barışa, kardeşliğe de bir çağrıdır.

Karabağ Hikâyeleri’ isimli eseri hazırlayanlar
ve kitaba alınan hakikaten yaşanmış hâdiseleri hikâye şeklinde kaleme alanlar,
vazifelerini en mükemmel şekliyle yapmışlardır. Netice alacak hamleyi yapacak
olanlar, güç sâhibi iktidarlar, muktedirlerdir. Bu hikâyeler, dünya dillerine
çevrilip ücretsiz olarak dağıtılabilir. 10-15 dakikalık filmler hâline
getirilip gerektiğinde, reklâm filmi gibi ücret ödenerek sinemalarında
gösterilebilir.

Tabiîdir ki
öncelikle önce Türkiye’de gösterilmeli.

Hakîkatleri
kendi insanımıza söyletemiyorsak, başka milletlere söylememiz mümkün değildir.
Bu işi yapmakta hayli geç kalmış durumdayız. Böyle devam edilirse, ‘1,5 milyon Ermeni’yi kesmişiz’ demeyecek
Nobel armağanı tâlibi olmayan yazar bulmamız mümkün olmayacaktır. Ermeni (sözde)
soykırımının tanınması, soykırım faillerinin cezalandırılması için TBMM başkanlığına
kanun teklifi vermeyecek muhalif milletvekili de bulamayabiliriz. Bu çirkin
ihânetin failini cezalandırmak için harekete geçerek karşı teklif verecek
milletvekili bulamadığımız gibi…

***

Karabağ Hikâyeleri, okumayı seven herkese
derdini unutturacak bir kitap…

*Elçin
Hüseyinbeyli’nin ‘Gözlerine Gün Düşüyordu
başlıklı hikâyesi, iç burksa, çılgın hıçkırıklara ısrarla dâvetiyeler gönderse
de sağlam kurgusu, yüksek ve iri bir dikili taş gibi görünüyor, gözler önünden
gitmiyor, hâfızalardan çıkmıyor.

Ermeni
işgalinde olmasına rağmen doğduğu köyün mezarlığında, babasının kabrinin yanı
başındaki çukurda gün doğarken ölmeyi plânlayan bir doktor… Ölümcül
hastalığının da yardımı ile her şey tam da istediği gibi gerçekleşiyor. Üç
yıldızlı genç Ermeni subaya 10.000 dolar rüşvet vererek… Bir kurgu hârikası…

*İmdat
Avşar’ın ‘Karabağ Kaçkınları’ hikâyesinde
müzik virtüözü babanın ıstırabı ve oğlu Seyfettin’in acı sonu… Ölümcül
ıstırapların, sönen hayatların sorumlusu Karabağ’ı işgal eden Ermeniler…
Dünyânın bilmediği, bilmek istemediği hakîkatler… Onlar anlamak istememişler.
Biz de anlatmak, ikna etmek istememişiz ki… 

*Köyünde ölmek
isteyen yaşlı bir babaanne için hazırlanan senaryo… Hepsinde ayrı bir insanlık
dramı var.

*Bir insanlık
dramı daha:

-Artık sana
gerçeği söylemeliyiz. Her iki gözünü de kaybetmişsin. Ömrünün sonuna kadar
göremeyeceksin. Artık savaşamazsın. Seni evine götürecekler. Üzülme, çok şükür
ki yaşıyorsun…

-Yaşıyorum ha!
Bu halde yaşamak neye yarar? Gözleri görmeyen bir adam, savaş hâlindeki bir ülkede,  kimin ne işine yarar ki?

Bir arkadaşı
onu evine getirdi. Eşi feryadı koparmıştı:

-Sana ‘gitme’ dedim! Beni dinlemedin Allah da
belânı verdi. Şimdi ne yapacağız, İnekleri sürüye katmak, keçileri otlağa
götürmek, bağı bostanı sulamak yetmiyormuş gibi bir de senin derdini mi
çekeceğim?

Hüzünlü bir
sesle cevap verdi: ‘Benim derdimi çekmene
gerek yok
!’

Hüzünlü sesin
sâhibi, Ermeniler eve yaklaştığında kendisini alıp götürerek kurtarmak isteyen
arkadaşına sertçe bağırdı: ‘Ben
savaşçıyım. Ben bir askerim. Bir asker asla vatan topraklarını terk edip gitmez
.’

Gitmedi. Sonrası Sayfa 223’te…  

Ve daha nice kahramanlar,
yiğitlikler…  Karabağ’ın
dramı, okuyucuya şahsî dertlerini unutturacak. Ferahlatacak… Ferahlayanlar
şükredecek.   Şükürler
nimeti, şikâyetler mihneti artırır.

 

TÜRK EDEBİYATI VAKFI YAYINLARI:

 Divanyolu Caddesi Nu: 14 Sultanahmet, Fatih,
İstanbul. Telefon: 0.212-527 50 32

Belgegeçer:
0.212-513 27 49 
www.turkedebiyati.com.tr e-posta: tedev30@gmail.com 

 

GANİRE PAŞAYEVA:

1975 yılında
Azerbaycan’ın Düz Kırıklı şehrinde doğdu. Azerbaycan Tıp Üniversitesi Pediatri
Bölümü’nü ve Bakü Devlet Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Bölümü’nü bitirdi.
1998 yılında ANS televizyonunda muhabir olarak çalışmaya başladı ve burada çok
çeşitli görevlerde bulundu. 2005 yılında Haydar Aliyev Vakfı’nın halkla ilişkiler
bölüm başkanı oldu. Aynı yıl yapılan genel seçimlere bağımsız aday olarak
katıldı ve Tovuz milletvekili seçildi. Meclisin 3., 4., 5., 6. Dönemlerinde de
milletvekili oldu.

Millî Meclis’teki
Milletlerarası ve Parlamentolar Arası İlişkiler Dâimî Komisyonu’nun üyesi olan
Ganire Paşayeva, aynı zamanda Azerbaycan-Gürcistan Parlamentolar Arası Çalışma
Grubu’nun başkanı ve Azerbaycan-Türkiye, Azerbaycan-Hindistan ve
Azerbaycan-Japonya Parlamentolar Arası Çalışma Grupları’nın üyesidir. Ganire
Paşayeva, Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi’nde Azerbaycan Cumhuriyeti’ni
temsil eden kurulun da üyesidir.

Bekâr olan Ganire
Paşayeva, Azerbaycan Türkçesi’nin yanı sıra Rusça ve İngilizce bilmektedir.

Astana Yayınları
tarafından yayımlanmış ‘Aşk Başka
adlı bir şiir kitabı bulunmaktadır.

7 Ocak 2017 târihinde
Dünya Alpagut Federasyonu As Başkan Yardımcısı seçildi. Bu görevi devam
etmektedir.

 

İMDAT AVŞAR:

05 Mayıs 1967
târihinde Kırşehir’in Kaman ilçesinde doğdu.

Gazi Üniversitesi
Kırşehir Eğitim Yüksekokulu’ndan 1989 yılında mezun oldu. Malatya ve Erzurum
illerinde bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra 1993-1997 yılları arasında
tekrar tahsil hayatına döndü. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim
Yöneticiliği ve Deneticiliği anabilim dalından mezun olduktan sonra 1999 yılında
Fırat Üniversitesi Sosyal İlimler Enstitüsünde Yüksek Lisansını tamamladı ve
aynı yıl Iğdır, 2014 yılında ise Kırşehir eğitim müfettişliğine tâyin edildi.  

İmdat Avşar’ın 2007
yılından bu yana yazdığı şiir ve hikâyeleri, Türkiye’de Türk Edebiyatı, Kardeş
Kalemler, Herfene, Köroğlu, Sancaktar, Gökbayrak, Bizim Külliye, Berceste,
Şehriyar, Kün Edebiyat, Kümbetaltı, Agora, Çıngı, Alatoo gibi dergilerde
yayımlandı. Türk lehçelerine çevrilen şiir ve hikâyeleri, Kardeşlik (Kerkük),
Bayrak (Bağdat) Ulduz, Azerbaycan Edebiyatı, Edebiyat Gazetesi, Literaturniya
Azerbaycan, Kırgız Edebiyatı, Cangı Alatoo (Kırgızistan), Ümit Kervanı,
Nenkecan (Kırım), Ağidil (Başkurtistan), Türkçe’m (Kosova), Turnalar (Kuzey
Kıbrıs) gibi dergilerde yayımlandı. Türk Lehçelerinden hikâye ve şiir
çevirileri de yapan İmdat Avşar’ın bu çevirileri Türkiye’deki önemli edebiyat
dergilerinde yayımlanmaktadır.

Azerbaycan Yazarlar
Birliği, Avrasya Yazarlar Birliği ve Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği üyesidir.

Kazandığı Armağanlar:Gecenin
Suskun Nağmesi
’ adlı şiir çevirisiyle Milletlerarası Resul Rıza Ödülü
(Azerbaycan, 2010), ‘Şehnaz Hanım Koleji
adlı Hikâyesi ile Kültür Bakanlığı Abbas Sayar Hikâye yarışmasında birincilik
ödülü (Yozgat, 2010), Yeni Ufuklar Derneği Türk Kültürüne Hizmet Ödülü
(Kayseri, 2010), Kültür Bakanlığı ve Eskişehir Valiliğince düzenlenen Yunus
Emre – Sevgi Konulu Hikâye yarışmasında ‘Soğuk
Rüya
’ adlı hikâyesiyle birincilik ödülü (Eskişehir, 2011),  ‘Aydınlık
Geceler
’ adlı hikâyeler toplusu ile Türk Lehçeleri arası en iyi hikâye
çevirisi ödülü (Ankara, 2012), Milletlerarası Bahtiyar Vahapzade adına Türk
Dünyâsı Edebiyatına Hizmet ödülü (Azerbaycan, 2012), Evliya Çelebi’nin İzinde
Azerbaycan adlı kitabıyla, Mihail Sinelnikov ile birlikte, Yurtdışında Azerbaycan’ı
en iyi tanıtan eser ödülü (Bakü, 2013), Soğuk Rüya adlı kitabıyla, İlesam En
iyi Hikâye ödülü (2013).

Telif Eserleri: *Çiğdemleri
Solan Bozkır
:
(2009 – 2013, 7 baskı), *Soğuk Rüya
(2012- 2015, 5 baskı), *Evliya Çelebi’nin
İzinde Azerbaycan
(2012), *Anamın
Saatleri
(Azerbaycan Türkçesiyle, Bakü, 2012), Sovık Tuş (Özbek Türkçesiyle, Taşkent, 2015).

Türk Lehçelerinden Çevirdiği Eserleri: *Bir Cimrinin Hikâyesi-Komedyalar (Mirze Feteli
Ahundov’dan, Bakü, 2012), *Difai Fedâileri
(Sabir Rüstemhanlı’dan, 2014), *Komutanın
Maymunu
(Ejder Ol’dan, 2011), *Ölümle
Oyun
  (Ejder Ol’dan, 2014), *Yaşanmış Olaylar Canlı Latifelerle
Azerbaycan Fıkraları
(Ejder Ol’dan, 2014), *Gurbet Türküleri (Baloğlan Celil İdrisî’den, Kayseri, 2013), *Dostlarım Bana da Bahar Gönderin (Afak
Şıhlı’dan, Kayseri, 2013), *Sana
İnanıyorum
(Varis Yolcuyev’den, 2013), *77.
Gün
(Varis Yolcuyev’den, 2013), *Son
Mektup
(Varis Yolcuyev’den, 2014), *Beyaz
Kürk
(Aysel Alizade’den, 2012), *Erkekler
(Aysel Alizade’den, 2014), *Karabağ
Öyküleri
(Günel Anarkızı’dan, Ömer Küçükmehmetoğlu ile birlikte, 2013), *Büyük Bozkırın Hikâyeleri (Berik
Şahanov’dan, Kazakçadan, Ömer Küçükmehmetoğlu’yla birlikte, Kayseri, 2013), *Alagözlüm (Nigar Refibeyli, Canan Avşar
ile birlikte, 2013), *Çaresiz Yolcu
(Novruz Necefoğlu’dan, 2012), *Bembeyaz
Geçitte
(Novruz Necefoğlu’dan, 2015), *Unuttuğun
Yerdeyim
(Memmed İsmayıl’dan, *Seçilmiş
Şiirler
, 2012), *Aydınlık Geceler
(Elçin Efendiyev’den, 2011), *Gecenin
Suskun Nağmesi
(Resul Rıza’dan, 2010), *Kerem
Gibi
: Nâzım Hikmet (Anar’dan, 2010), *Sılaya
Dönüş
(Elçin Hüseynbeyli’den, Ömer Küçükmehmetoğlu’yla birlikte, 2009),
Kara (b)ağlayan Hikâyeler (Eyvaz Zeynalov’dan, Ömer Küçükmehmetoğlu’yla  birlikte, 2009), *Balerin (Pervin Nuraliyeva’dan, 2014), *Hayat Pınarı (Ebu Sufyan’dan, Rusçadan, Abuzer Bağırov ile
birlikte, 2014), *Hazana Övgü (Hamlet
İsahanlı’dan, 2013), *Karabağ Hikâyeleri
Antolojisi
(Ganire Paşayeva ile birlikte, 2015), *Benim Dertlerimin Ayakları Var (Musa Yakub, 2015), *Beyaz Deve (Sabit Dosanov’dan,
Kazakçadan Elxan Zal ile birlikte, 2015), *Özlem
Kuşları
(Öktemay Haldarova’den, Özbekçeden, Kayseri 2016), *Kabil’den Bakü’ye Sevgi Metamorfozu (Dilgam
Ahmed’den, 2014), *Ermenilerin
Psikolojisi
(Eldeniz Elgün’den, 2015).                                               
                                                                                                                                                                                                               

Önceki İçerikKurucu Değerlere Dönmek
Sonraki İçerikİki Konu İki Kitap
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.