Vay Başıma Gelenler

102

Yavuz Bülent Bâkiler; şâir, edip ve
hatip olarak kültürümüze; üst seviyede bürokrat ve serbest avukat olarak
devletine ve milletine hizmet etmiş bu sebeple istifâde edilecek tecrübeler
edinmiş seçkin bir şahsiyettir. Dostları O’nu hâtıralarını yazması için baskı
denilebilecek ölçüde teşvik etmişlerdir. ‘Vay
Başıma Gelenler
’ isimli eseri, bu teşviklerin neticesinde hazırlanmıştır.

Hâtıra yazmak
netâmeli bir iştir. Çünkü objektif değil sübjektif görüşlerin ürünüdür. Zan ve
gıybet sınırlarının ötesine geçilebilir. Adı geçen kişi âhirete intikal etmiş
ise, yanlış değerlendirmelerin düzeltilmesi mümkün değildir. Kul hakkı söz
konusudur. Yazılanların doğru olması dahî, gıybet tehlikesini bertaraf etmez.

Üstat Bâkilerin
eserinde iki bölüm var ki orada damıtılmış sular gibi temiz kalpli iki insanın
dürüstlük, âhirette sorulacak hesabın sorumluluğu ve minnet borcunu ödeme
iştiyakı, bilinmesi ve örnek alınması gereken asil hareketlerdir. Yaşanmış
olayları nakleden iki hikâyede, dinimizin yasakladığı zannın ve gıybetin
zerresi yoktur.

Birinci
hikâyenin kahramanı, köy kadınlarının dedikodusu üzerine hanımını öldürdüğü
için 20 yıl hapse mahkûm olan Hâmid Dayı’dır. Hapishâne müdürünün itimadını
kazanmış ve hapishânenin çarşı-pazar ihtiyacını temin için her gün dışarı
çıkabilmektedir. Günün birinde iki arkadaşı bunu kandırır, tünel kazıp kaçmaya
teşebbüs ederler. Kazılan tünelin toprağını Hâmid, çarşı-pazar için dışarı
çıktığında götürecektir. Plânı tatbik ederlerse de tünelin çıkış noktası,
nöbetçi kulübesinin önüne tesâdüf edince, yakalanırlar. Sorgu sual için gelen
savcıya müdür rica eder:

-Savcı Bey, ben
bu adamı, her gün çarşıya-pazara gönderiyordum. Kaçmak isteseydi o zaman
kaçardı. Belli ki bunun aklını çelmişler. Mâsumdur. O’nun hakkında işlem
yapmayalım.

Savcı sordu:
‘Müdür Bey’in söyledikleri doğru mu?

-He. Doğru.

-Peki, niçin
vazifeli çıktığında kaçmadın da tünel kazıp kaçmaya teşebbüs ettin?

-Vazifeli
çıktığımda kaçsaydım, beni müdür bey gönderdiği için suçlu olacaktı, hapse
koyacaklardı. Müdür Bey’in çoluğu çocuğu var. Benim yüzümden onlar perişan
olacaklardı. Vicdanım onların perişan olmalarına râzı gelmedi. Öbür taraftan da
arkadaşlarıma ‘hayır’ demeye de dilim
varmadı.

***

Hikâye
özetlenirken, elbette tadından-râyihasından kayıplar olmuştur. Üstâdın
harikulâde üslûbu çok başkadır.

İkinci hikâyenin
kahramanı Duran Efendi; 6 yaşında iken görme kabiliyetini kaybetmiştir. Üstat
Bâkilerin gözyaşlarına ısrarlı dâvetiyeler gönderen iç parçalayıcı hikâyesini
anlatır ve kendisine bir iş bulunmasını ister. Yufka yürekli şâirimiz isteği
yerine getirir. Duran Efendi, yerleştirildiği işten emekli olur. Yavuz
Ağabeyi’nin Ankara’da ve işsiz olduğunu duyunca Sivas’tan Ankara’ya gelir ‘Bir işe girince ödersin’ diyerek 10.000
lira borç vermek ister. Yavuz Bey’in ihtiyacı yoktur. Teklifi reddedince Duran
Efendi ağlamaklı olur. Israrlar üzerine sırf O’nu memnun etmek için parayı
almak mecbûriyetinde kalır. Bir müddet sonra Sivas’ta dostuna l0.000 lira
gönderir. Her ay yanına gelecek olan Duran Efendi’ye Ankara’dan gelmiş gibi
1000 lira ödemesini ve işin içyüzünü kesinlikle gizli tutmasını ister. Âmâ
Duran, her 1000 lirayı alışta Ankara’ya telefon açıp ‘Ağabey, gönderdiğin parayı aldım. Sakın daralma, elin bolardığında
gönderinceyedek beklesen de olur
.’ Der. 

Hikâye,
dokunaklı birkaç cümleden sonra derin bir hasreti ifâde eden cümle ile sona
erer: ‘Bizim millet olarak Duran Efendi asâletindeki
kişilere ne kadar çok ihtiyacımız var Allah’ım
!’

***

Kitaptaki 37
adet harikulâde metinden bâzılarının başlıkları: ‘Benim Annem’, ‘Askerlik: Kara
Sevdam
’, ‘Mâvi Gözlü Kürt’, ‘Müthiş İki Rüyâ’, ‘Sivas’ın En Büyük Ayıbı’, ‘Devlet
Radyosunda Misilsiz Bir Sovyet Rusya Hayranlığı
’, ‘TRT’deki Rusya Yeniçerileri’, ‘Bir
TV Programı Yüzünden Başıma Gelenler’
. ‘İlk
Rüşvet Teklifi: Bir Milyon Lira
’, ‘Muhteşem
Bir Kültür Bakanımız: Mükerrem Taşçıoğlu
’, ‘Moskova’da ve Ankara’da Millî İstihbarat Tarafından Fişlenmem

Kitabın adı; ‘Memleketimden İnsan Manzaları…’ da
olabilirdi. Yakışırdı…

Yeraltı ve yerüstü zenginliklerine, sessiz
çoğunluk grubundaki temiz, nâmuslu, çalışkan ve hepsinden önemlisi
imanlı-inançlı vatansever insanlarımıza rağmen Türkiye neden ve niçin olması
gereken konumda değil
?’ Sorusuna cevap arayanlar, eserdeki satır
arkalarında aradıklarını kolayca bulacaklar.

13,5 X 21 santim
ölçülerindeki 328 sayfalık eser, Ekim 2021’de yayınlandı.

YAKIN PLAN YAYINLARI:

 Cumhuriyet Mahallesi, Halaskârgazi Caddesi, Nu: 97-7 Osmanbey, Şişli –
İstanbul. Telefon: 0.212-458 20 22 / Belgegeçer: 0.212-458 20 77 e-posta:
bilgi@yakinplan.com.tr  /  www.yakinplan.com.tr 

 

YAVUZ BÜLENT BAKİLER

23 Nisan 1936 târihinde Sivas’ta doğdu, ilk ve orta öğrenimini Sivas,
Gaziantep ve Malatya’da tamamladı. 1960’ta Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden
mezun oldu. Dört yıl Ankara Radyosu’nda çalıştı. 1969-1975 yılları arasında
Sivas’ta avukatlık mesleğini icra etti. Bir süre Başbakanlık Toprak-Tarım Reformu
Müsteşarlığı’nda Hukuk Müşâvirliği görevinde bulundu.

1976-1979 yılları arasında Ankara televizyonunda görev aldı. TRT Kurumu’ndan
Kültür Bakanlığı’na Müsteşar Yardımcısı olarak tâyin edildi.

Televizyon kanallarında birçok kültür ve gezi programı hazırlayıp
sundu. Çeşitli gazete ve dergilerde fıkralar-makaleler yazdı. Kitapları ve
televizyon programları dolayısıyla kendisine 28 adet başarı armağanı verildi.

Şiir Kitapları:
Yalnızlık, Duvak, Seninle, Harman.

Antolojileri: Şiirimizde
Ana, Sivas’a Şiir

Nesir
Kitapları: Üsküp’ten Kosova’ya, Türkistan Türkistan, Âşık Veysel, Elçibey,
Mehmet Âkif ’te Çağdaş Türkiye İdeali, Sözün Doğrusu 1-2, Sevgi Mektupları,
Gidenlerin Ardından, Ârif Nihat Asya İhtişamı, Tabuları Yıkmak, Gönlümdekiler
ve Ötekiler, Azerbaycan Yüreğimde Bir Şahdamardır, Unutamadıklarım, Kılıçlar ve
Kalemler, Elçibey, Sorgular- Savunmalar, Muhsin Başkan, Dilimiizdeki Dikenler
(Oğuz Çetinoğlu ile birlikte), Ârif Nihat Asya.

Ayrıca Azerbaycan
edebiyatından Hasan Hasanov’un Brüksel Mektupları ile Bahtiyar Vahabzade’nin
Feryat, İkinci Ses, Nereye Gidiyor Bu Dünya, Özümüzü Kesen Kılıç (Göktürkler)
adlı eserlerini Azerbaycan Türkçesinden Türkiye Türkçesine çevirdi.

 

 

KUŞBAKIŞI

Gençlik Türküsü

1950
sonrası Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olan Târık Buğra,
romanlarıyla tanınmış olmakla birlikte geniş bir yelpâzede kalem ürünü eserler
vermiştir. Hikâye, fıkra, makale, deneme, tenkit, tiyatro ve senaryo sâhalarında
da önemli kitapları vardır. Dergiler yayınladı gazete ve yöneticiliği yaptı. ‘Arayan Bulur’ ve ‘Akümülatörlü Radyo’ isimli radyofonik oyunlar ilk kalem
denemeleridir.       ‘Oğlumuz’, ‘Buhran’, ‘Küçük Ağa’, ‘Yağmur Beklerken’, ‘Osmancık’,
Firavun İmanı’, ‘Dönemeçte’, ‘Gençliğim Eyvah’, ‘Ayakta
Durmak İstiyorum
’, ‘İbiş’in Rüyâsı’,
Gagaringrad’, ‘Bu Çağın Adı’ en çok bilinen ve okunan eserleridir.

Gençlik
Türküsü isimli eseri Târık Buğra’nın gazetelerde yayınlanan makalelerinden
oluşuyor. Kitabın önsözü, Prof. Dr. Mümtaz Turhan tarafından yazılmıştır.
Eserdeki makaleler yıllar öncesinde kaleme alınmış olmasına rağmen, bugün
yazılmış gibidir. Olayları çıkaranlar değişmişse de olaylar, çürümüş sakız
gibidir.  

İhtisas Mahkemeleri kurulmalıdır
başlıklı makaleden tadımlık bir bölüm:

Komünist
dinsizdir, ama her dinsiz komünist değildir. Komünist her türlü taassubu,
yobazlığı körükler, ama her mutaassıp komünist değildir. Komünist sermaye ve
hususî mülkiyet düşmanıdır, ama sermayenin, hususî mülkiyetin aleyhinde olan
herkes komünist değildir. Komünist işçi haklarından, sosyal adâletten dem
vurur, ama işçi haklarını savunan, sosyal adâlet için çalışan herkes komünist
değildir. Komünist dâima meşru idârenin karşısındadır, ama her muhalif komünist
değildir. Komünist muhalefet müessesesini de sarsmak, itibardan düşürmek için
fırsatlar icat eder, ama muhalefetin tutumunu da tenkit eden herkes komünist
değildir. Komünistin ana konularından biri de sefâlet ve rezâlet
komisyonculuğudur, ama yokluklar, dertler, çirkefler üzerinde duranların hepsi
de komünist değildir. Komünist örfler, âdetler ve sosyal müesseseler için
‘devrim’ trampeti çalmaktan bıkıp usanmaz, ama devrimden bahseden herkes
komünist değildir.                                                                                         
                                                                                                                 

…Ve bu böylece
uzar gider. O halde komünistin çok hoşlanacağı bir cümleyi söylemek gerekiyor:

Ya herkes komünisttir ya da komünist diye bir şey yoktur.’                                                                                                                    

Komünizmin kanun
dışı sayıldığı memleketler için bu paradoks ilk bakışta herhangi bir gerçek
kadar akla yatkın görünür. Böylece de komünizmin emperyalizmini, bu kanseri
bilen çoğunluk bir ümitsizliğe kapılır. (s: 32)

Târık
Buğra, güzel Türkçemizi en doğru ve güzel şekilde kullanan müstesna bir
yazarımızdır. Hep yaşayan, canlı, güzel bir Türkçe ile yazdı. Uydurma dile hiç
tenezzül etmedi. ‘Öztürkçe Masalı
başlıklı yazısında diyor ki:

Öztürkçeciler, umdukları neticeyi alacak
olurlarsa, bu da ilme karşı, medenîliğimize karşı, kısacası millete karşı
kazanılmış haydut baskınlarına bir yenisinin daha eklenmesinden, barbarlıklar
târihine yeni bir sayfanın daha açılmasından başka bir mâna taşımayacaktır
.’

Gençlik
Türküsü, güzel Türkçemizi özleyen, Türkçe hassasiyeti olan insanlarımızın
hasretini giderecek, damağımızdaki ana sütü gibi saf ve temiz bir dille yazmak
isteyenlere rehber olacaktır.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.

İstiklal Caddesi, Ankara
Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50      Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta:
otuken@otuken.com.tr 
www.otuken.com.tr 

 

 

 

Türk’ün Hâfıza
Sorunu

Kısa bir süre öğretmenlik yaptıktan
sonra Sağlık Bakanlığı’na geçen ve Bakanlık Müşâvirliği görevindeyken emekli
olan Fuat Yılmazer vatansever bir
bürokrat-yazardır. 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 144 sayfalık kitabında 4 adet
makale bulunuyor. Makalelerde hafıza ve şuur arasındaki bağ, Türklerin târihe
bakışı, İnsan-Şuur-Millet ve Millîlik, Millet hâfızâsında yer alması gereken
unsurlar hakkında bilinmesi gerekenleri, kolay anlaşılabilir bir dil ve millî
bir şuurla ele alıyor.

Sonuç bölümünün başlıkları: ‘Türkiye Cumhuriyeti’nden Örnekler’, ‘Türkiye’nin Güvenlik ve Risk Durumu
Belirlenmeli
’,  ‘Yapılması Gerekenler’, ‘Millî
Eğitimin Düzenlenmesi
’, ‘Türk İçin
Türk’e Göre Eğitim
’, ‘Güçlü Türk
Çocuğu, Güçlü Gelecek
’. ‘Türk Devletleri
ve Topluluğu Birliği
’.

Eserde sâdece iç meseleler değil,
Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden çevre ülkelerle alâkalı görüşler de tahlil
ediliyor: Azerbaycan, Ermenistan, Suriye, Mısır, İran, Kıbrıs, Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi, Yunanistan… ele alınan bölgelerin birkaçıdır.

Son bölümde ise ‘Yapılması Gerekenler’ başlığı altında bir reçete demeti sunuluyor.
Eğitimci kökenli olan yazar, Millî Eğitim meselemizi de ihmal etmiyor.

Eserde yer alan hoş hikâyelerden biri,
okuyucuyu düşündürecek ve doğruya yönlendirecektir:

Sevdiği kıza
kavuşamadığı için çekip gitmek isteyen gence bir bilge sorar:

Mecnun Leyla’sından
vazgeçti mi?

-Hayır.                                                                                                                                      
                                                                                                      -Kerem ateşten kaçtı mı?

 -Hayır.

 -Ferhat dağları delmekten korktu mu?

 -Hayır.

 -Ya Kocadağlı Ahmet?

 Genç bir süre düşünür sonra:

 -Onu hiç duymadım ki efendim

 Deyince, Bilge:

 -Tabi duymazsın, çünkü o vazgeçti.                                                                     
                                                                                     

Mücâdele
etmek, kararlı olmak, irâde beyan etmek çok önemlidir. Mücâdele her zaman
kazanılır diye bir kural yoktur. Kaybettiğin mücâdeleyi tekrar başlatarak
kazanabilirsin. Önemli olan irâdeni, kararlılığını, mensup olduğun milletin
ruhunu, şuurunu kaybetmemektir. Mücadeleyi kaybetmenin telâfisi vardır, ama
millî ruhu, millî şuuru ve hâfızayı kaybettiğinde onun geri döndürülmesi çok
zordur.  

BİLGEOĞUZ
YAYINLARI:

 Alemdar Mahallesi Molla
Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Tel: 0.212-527 33 65 Belgegeçer:
0.212-527 33 64 Whatsapp hattı: 0.553-129 86 86 E-posta:
bilgekitap@gmail.com   WEB: www.bilgeoguz.com

 

Türk’ün Kayıp Kitabı: Ulu Han Ata

Önceki İçerik2024 Yerel Seçimleri Hakkında.
Sonraki İçerikAnadolu Demokratlığı –II
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.