Diktatör

105

Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan bu defa Ana muhalefet Partisi Grup Başkanvekiline karşı,
kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle, 250 bin TL’lik tazminat davası açtı.

CHP Grup
Başkanvekili Özgür Özel TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “Bu
Franco özentisi diktatör bozuntusuna milletimiz ilk seçimde sandığı gösterip,
geldiği gibi gönderecek”
demişti.

Özgür Özel bu sözleri
Erdoğan’ın “Muhalefet partileri beşinci kol faaliyeti” nitelemesine
cevap olarak sarf etti.

Ana muhalefet
partisini temsil eden kişinin bile, hem de Meclis çatısı altında
söylediği sözlerden dolayı yüksek tazminat davalarına muhatap olması, demokrasi
ve hukuk devleti
kavramları kapsamında tartışılacak ayrı bir konudur.

(Not: Anayasamıza
göre, “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, bunları Meclis dışında
tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.”)

Fakat ben, dava
açmasını doğru bulmasam da, Cumhurbaşkanımızın “diktatör” sıfatını kendi
“kişilik haklarını ihlal edici mahiyette, fevkalade ağır hakaret” olarak
algılamış olmasından mutlu oldum.

Ya “diktatör”
sıfatını kabul etse halimiz nice olurdu?

****

İdam edilmeden
önce, karısı gözyaşları içinde Sokrates‘e şöyle der: “Ama
sen suçsuzsun; suçsuz yere 
idam ediliyorsun.”

Sokrates de buna
karşılık şöyle bir cevap verir: “Suçlu olarak idam edilsem daha mı
iyi olurdu?”

Ölüme giderken
bile “haklı olmayı, güçlü olmaya tercih etmek” filozofça bir davranış
biçimi olsa gerektir. Siyasilerden “güçlü olmak yerine haklı olmayı tercih
etmelerini beklemek” fazla iyimserlik olabilir.

Devlet gücünü
kullanan siyasiler için bir temennim var: Kendileri hakkında söylenen ithamları
eleştiri olarak değerlendirsinler. Gerçekten haksız yere söylendiğine
inanıyorlarsa
, Sokrates gibi, “iyi ki doğru değil” diye bilgece bir
tavır ortaya koyabilsinler isterim.

****************************

Sıfatın İlk Harfi
D, İkinci Harfi İ

İnternette
gezinirken, “bir dönem siyasi iktidarı kayıtsız destekleyen ancak Cemaat- AKP
kavgasının ardından AKP ile ters düşen”
Cengiz Çandar’ın Hürriyet
Gazetesinde
ki 31 Ocak 2015 tarihli köşe yazısı karşıma çıktı.

Cengiz Çandar ile dünya
görüşlerimiz çok farklıdır. Fakat o tarihlerde geçiş hazırlığı yapılan
Başkanlık Sistemini eleştirirken kullandığı tezler ve öngörüleri benim
yazdıklarımla uyuşuyor:

“Yargı”yı devre
dışı bırakan, “yürütme”nin “yasama”yı kendisine tabi kılacağı, “kuvvetler
ayrılığı” ilkesinin terkedileceği bir sistem
işte böyle olur.

“Tek Adam” ve “Tek
Parti” rejimine gidiliyor kaygısı ve tepkisi zaten bütün bu nedenlerden
kaynaklanıyordu. Tayyip Erdoğan, bu kaygıların tümünü doğruladı ve tepkilerin
haklılığını ortaya koymuş oldu. 

Tayyip Erdoğan’ın
arzuladığı ve benimsediği güzergâh, “demokratikleşme”ye götürmez. Bu “otoriterleşme”
rotasıdır.
 

Otoriter
rejimlerin ise “otokratik” ve “totaliter” türevleri vardır. Bu
tür rejimlerin tepesindekilerin unvanı ister “cumhurbaşkanı” ya da “başbakan”
veya “sultan”, ister “padişah” hatta “imparator” olsun, sıfatları değişmez.

Sıfatları “d”
harfiyle başlayan sözcüktür.
İkinci harfi “i”dir…

****

Yaklaşık 6 sene
önce, merkez medyanın en güçlü yarı bağımsız gazetesinde, en tanınmış yazarlar
bile “diktatör” sıfatının ancak “di” kısmını söyleyebiliyormuş.

Hürriyet ve Doğan
Medya, Mayıs 2018’de, yandaş Demirören’e devredildi. Devir için Ziraat
Bankası’nın Demirören Grubu’na sağladığı 2 yılı ödemesiz 10 yıl vadeli
 ucuz kredi kullanıldı.

Bugün o gazete
dahil bütün merkez medyayı kontrol eden güce, “kuvvetler ayrılığı ilkesinin
terkedildiği bir sistemin”
başındaki kişinin sıfatı “d” harfiyle
başlar,
“ikinci harfi i’dir” diye hatırlatabilecek bir yazar dahi
kalmadı.

****

“Erdoğan’ın
göreve başladığı 2014 yılından 2019 yılı sonuna kadar olan dönemde, Cumhurbaşkanına
hakaret suçundan 63 bin 41 kişiye dava açıldı.
Açılan bu davalardan 9
bin 554 kişi mahkûm
 oldu.”

Oysaki, 10. Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer‘in döneminde “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasından 163
kişiye
dava açılırken, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde ise 848 kişiye
dava açılmıştı.

****

“Cumhurbaşkanına
hakaret davaları”
ile muhalefet yetkililerini hem de Meclis’te bile susturma
amaçlı davaları
siyaseten de doğru bulmuyorum. Bu davaların Cumhurbaşkanı
üzerinde oluşan algıyı azaltıcı değil, otoriterlik iddialarını besleyici
etki yaptığını
düşünüyorum.

Cumhurbaşkanı ve
parti Genel Başkanı sıfatlarının aynı kişide toplanmasından kaynaklanan sistemsel
bir sorun
var.

Çünkü milletimiz
Cumhurbaşkanlığı makamına saygılıdır.
Ama demokratik bir talep olarak, iktidar
partisi genel başkanını “eleştirme hakkının”
da olmasını istiyor.

Öncelikle sistemden
kaynaklanan sorun giderilmeli.
Bu sorun giderilinceye kadar “Ak Parti Genel
Başkanı ve Cumhurbaşkanı” Erdoğan eleştirilere karşı daha hoşgörülü olmalı.

Önceki İçerikKalbimin Tabelası…
Sonraki İçerikKopya, İntihal ve Sahte Diplomanın Ahlakla ne İlgisi Var?
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.