Olduğun gibi Görün

211

Tıpkı demokrasi
gibi hesap verebilirlik de bir siyonist, mason, kâfir Batı uydurmasıdır. İnsan,
kendini yönetenlerin dürüst olmasını istiyor. Demokrasiye bağlı gibi görünüp
diktatör gibi davranmamasını mesela. Yani dobra dobra.

Kennedy- Oswald- Ruby

İnsan, devletinin doğru söylediğine inanmak istiyor. Hukukun
herkese eşit işlediğine, birilerinin talimatıyla gazeteci tutuklanmadığına
inanmak istiyor.

FETÖ yalanla, dolanla, sahte ihbar mektuplarıyla iş
görüyordu. Emir ve kumanda zinciri içinde çalışan savcı ve hâkimlerle masum
insanları yakalıyor, hapsediyordu. Çok şükür bu ceberut teşkilatın kurduğu ağ
dağıtıldı diye biliyoruz.

Sonra biri çıkıyor ve diyor ki, biz, bunları hasımlarımızı
yok etmek için kasten yaptık. Yani: Biz, onlara kol kanat gerdik, onları
namluya sürdük… Sonra operasyon bitti, şimdi onları temizliyoruz!

Gençler hatırlamazlar, Oswald diye biri ABD Başkanı
Kennedy’yi vurmuştu. Daha doğrusu bir tek Oswald yakalandı. İki yerden ateş
edildiği, kurşunun iki kere girip bir kere çıktığı gibi laflar edildi ama aslını
öğrenemedik. Çünkü Oswald karakoldan çıkarken Ruby diye biri de onu vurdu,
öldürdü.

Biraz da biz… Mi?

Felaket ifadeler. Hepsine pekiyi diyelim. Bugüne bakalım.
Rezalet bitti değil mi? Hiç olmazsa şimdi aynı edepsizlik yaşanmayacak değil
mi? Düzmece ihbar mektuplarıyla beğenmedikleriniz tutuklanıp, davanın muhatabı
neden tutuklandığını öğrenmeden Taraf benzeri rezil bir gazete iddianameyi
açıklamayacak değil mi?

FETÖ’nün savcıları… Yanlış anlaşılmasın, hani şimdi tutuklu
ve firarda olan cinsini kastediyorum, görüntü almadan manyetik ortamları,
telefon ve bilgisayarları götürürdü. Sonra da içlerine maharetle aslında
olmayan belgeler yerleştirirlerdi. Siz öyle yapmayacaksınız değil mi? Müyesser
Hanım’ın belgelerini götürürken avukatı görüntü alınmasını istemiş, almamışlar.
Çünkü… Alacak teknik eleman yokmuş. Eh doğru söze ne denir? Kanun öyle diyor
değil mi? Disklerin, kayıtların kopyası alınır… Ama alacak teknik eleman yoksa
bundan sarfı nazar edilir. Her halde öyledir değil mi?

“Biz, bize yönelen komployu durdurduk, şimdi sıra bizde.
Ne yani, FETÖ’ye haktı da bize yasak mı?” 
demeyeceksiniz değil mi?
Biraz da biz yiyelim felsefesinin doğma uzantısı!

Biz FETÖ’ye tetikçilik yaptırdık sözleri bir. Ve bu yazıya
sığmayacak kadar geniş ikinci konu, iktidarın Trol orduları… Her biri normal
bir ülkede hükümet düşürecek skandallar ama Allahtan bizdeki hükümet düşebilen
cinsten değil. Üstelik eminim iki skandalın da makul izahı vardır. Olmasa da
birinin karşınıza geçip hesap sorması mümkün değil ya. Tıpkı demokrasi gibi
hesap verebilirlik de bir siyonist, mason, kâfir Batı uydurmasıdır.

İnsan, kendini yönetenlerin dürüst olmasını istiyor.
Demokrasiye bağlı gibi görünüp diktatör gibi davranmamasını mesela. Yani ya
göründüğü gibi olsun, yahut olduğu gibi görünsün. Dobra dobra.

ÇKP koç gibi- Kutb da öyle?

Sayın Perinçek, “AKP’yi biz yönetiyoruz” deyince, nedense
aklıma Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) bir açıklaması geldi. “Doküman 9
denilen bu politika belgesinde parti, Batı’nın temel değerlerinin ÇKP’nin
varlığını tehdit ettiğini söylüyordu: “Evrensel değerler ve ‘Batı
tarzı hürriyet, demokrasi ve insan hakları evrensel ve ebedidir
‘ iddiaları
ÇKP’nin temellerine saldırıdır
… Batı tipi anayasal demokrasinin
reklamını yapmak, hali hazır liderliğin ve Çin tarzı sosyalizmin ve yönetim
sisteminin altını oymaktır.

Koç gibi, düşündüğünü yazmış! Söylediği yaptığına, yaptığı
söylediğine uyuyor. Çin Komünist Partisi’ni tebrik ederim. Neyse o. Açık ve
net! Gönlünde beslediği yerli ve millî dikta, emir kumandayla çalışan bir
adalet, daha doğrusu siyasî cezalandırma sistemi iken ağzıyla demokrasi, hukuk
devleti, insan hakları demiyor ÇKP. Kıvırmıyor. Ahlaklı!

Bakın, yine koç gibi, “Demokrasi kâfir düzenidir
diyen Müslümanlar var. Çekirdek selefileri bir yana koyuyorum. Seyyid Kutb öyle
söylüyor. Mevdudî öyle söylüyor. Hatta Hayrettin Karaman Hoca da İslamî
değildir diyor. Siz de göğsünüzü gere gere söyleyin. Ağzınız hürriyet,
demokrasi konuşurken eliniz otorite işlerse bu ne ÇKP ne de Müslüman Kardeşler
kadar dürüsttür. Siz Kutb’u ve Mevdudî’yi örnek almaz mıydınız?

Bize zaten melez diyorlar

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun Hoca da yazdı bakın. Şu
muhalefet diye geçinenler ya hain, ya terörist değil mi? En azından terörist
işbirlikçisi değil mi? Peki bunları “içeri almamak” sizin elinizde değil ki.
“Türkiye bir hukuk devletidir.” Türkiye’nin en tepesindeki adamlar sabahtan
akşama Bay Kemal’in ve şürekâsının terörist sevici olduğunu söylerken, hepsinin
hain olduğunu bağırırken savcılar neden saat dörtte bunların da evlerini basıp
gerekeni yapmazlar? Neden çekiniyorsunuz? Batı’dan mı? O hain, siyonist, vs.
vs. Batı’dan mı? Batı bize zaten demokrasi demiyor. Kusurlu Demokrasi de
demiyor. Hibrid Rejim diyor. Yani melez. The Economist Dergisi‘nin Economic
Intelligence Unit
 raporunda bakıyorum. Demokrasi skorunda bizi 110’ncu
sıraya koymuş. Üç basamak daha inersek aşağıda “Otoriter Rejim“ler
başlıyor. Onlarla aramızda, Fildişi Sahili, Burkino Faso ve Cezayir var.
Üstümüzde Nijerya.

ÇKP, hürriyet, demokrasi, hukuk falan diyen ve aslında Çin
Komünist Partisi’nin altını oyan terörist ve hainlere ne yapıyorsa siz de öyle
yapın. Koç gibi. Dürüstçe.(Alıntı: Milli Düşünce Merkezi

Önceki İçerikGüçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Dair Görüşler
Sonraki İçerikLondra Kraliyet Sanat Akademisinde T ü r k l e r (Royal Academy of Arts: Turks)
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)