Sokağa Çıkma Yasağını İhlal Edenlere Verilen Para Cezaları

94

                     Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi bakımından,  bugün tek bir mevzudan bahsetmek istiyorum. O da, son aylarda konulan muhtelif yasakları ihlal edenlere verilen para cezaları ile alakalıdır.

            Bilindiği üzere, son aylarda Koronovirüs mikrobu sebebiyle, bütün Dünya da olduğu gibi Memleketimizde de zaman zaman muhtelif yasaklar getirilmektedir. Haliyle, bu yasaklara uymayanlara da para cezaları verilmektedir.  Ancak, acizane kanaatime göre mesnedi her ne olursa olsun, verilen cezaların,  Memleket şartları dikkate alındığı takdirde çok yüksek olduğu görülmektedir. Şöyle ki,

            65 yaş üzerin de bulunan vatandaşlara konulan sokağa çıkma yasağı bugünlerde bir ayını doldurmak üzeredir. Takdir edersiniz ki, bu bir aylık süre az bir zaman değildir. Yasağa maruz kalan vatandaşlar artık bir hayli sıkılmaya başladılar. Nerede ise psikolojileri bozulup, bunalıma girecekler.  Belki girenler bile olmuştur. Hani haksız da değiller. Bu durum da olanları biraz olsun rahatlatabilmek bakımından hiç değilse haftada bir gün olsun, sokağa çıkmaları serbest bırakılabilir veya başka bir formül bulunabilir.

 Bundan iki gün kadar önce bir vatandaş adeta yalvarırcasına bir Tv. kanalında konuşuyordu. Dediği şu.  Ben 65 yaşın da olduğum için sokağa çıkamıyorum. Bu sebeple yasaklar yüzünden sahibi olduğum fabrikaya gidip gelemiyorum.  İşlerimi takip edemediğim için yeni iş de alamıyorum. Fabrika kapanma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Ne olursunuz bana izin veriniz de işime gidip geleyim, fabrikam kapanmasın diyor. Bu vatandaşımız yerden göğe kadar haklı değil mi?  Böyle müteşebbis bir adamı yaşı 65 diyerek, evde pineklemeye mahkûm etmek, kime ne kazandırır ki. Tabii ki, bu iş adamına talep ettiği iznin verilip verilmediğini bilmiyorum. Fakat öyle tahmin ediyorum ki, verildiğini de pek zannetmiyorum.

 Yukarıdaki iş adamı örneğin de olduğu gibi, biz yaşlılar da kendi çapımız da başta bankalar ile alakalı işler olmak üzere, hiç bir işimizi halledemiyoruz. Her şey öyle, İç işleri Bakanlığının genelgesinde ifade edildiği gibi, 112 – 155 – 156 No.lu telefonları aramakla halledilmiyor. Yasaklılar, bırakınız diğer işlerini,  en basitinden evinden 500 m. Uzakta bulunan bayi den gazetesini, fırından ekmeğini dahi alamıyor. Şayet, hasbelkader, herhangi bir sebepler ile de sokağa çıkma gafletinde bulundukları takdir de ise, hiç gözünün yaşına bakılmadan ceza kesilmektedir.

            Yukarıda cezaların çok yüksek olduğundan bahsetmiştim. Bilindiği üzere, yasakları ihlal edenlere 3.150.oo Tl. ceza kesilmektedir.  Memleketimiz şartları nazarı itibara alındığı takdirde, bu cezalar çok yüksektir. Şimdi, bu cezanın emekli birisine tatbik edildiğini farz edelim. Kesilen bu 3.150.oo Tl. ceza,  Muhtemelen o emeklinin iki aylık emekli maaşına tekabül etmektedir. ( EN düşük emekli aylığı 1.500.oo Tl. dir. ) Bu durum  bir emekli için yıkım dır. Onu açlığa mahkûm etmek demektir. Bir emekli için bırakınız 3.150.oo Tl. ceza kesilmesini, 100.oo Tl. ceza kesilmesi dahi, onun için ilave bir külfet olacaktır.  Öyle emekliler biliyorum ki, aldıkları emekli aylıkları ile kıt kanat geçinmek suretiyle,  her ay sonunu dört gözle beklemektedirler. Her gün gazetelerde okuyoruz, Tv. ler de dinliyoruz. Bu gün yasakları ihlal eden 10 kişiye, 100 kişiye, 200 kişiye para cezası kesilmiştir. Biz de bunları bir haber olarak, okuyup ve dinleyip geçiyoruz. Fakat ceza kesilen vatandaşların maruz kaldığı sıkıntıları aklımıza dahi getirmiyoruz. Bir de şu var ki, kesilen cezaların ödenip ödenmediği hususu da ayrı bir meseledir.

            Yazımın başında bir tek meseleden bahsedeceğim demiştim. Fakat yazıyı yazarken aklıma başka bir mevzu geldi. Ondanda bahsetmeden geçemeyeceğim. O da şudur.  4 – 5 kişilik bir ailesiniz ve ayni evde oturuyorsunuz.  Ayni evde oturmanız münasebetiyle de haliyle bir arada oturup, kalkıyorsunuz ve ayni masada yemek yiyorsunuz. Bunlarda herhangi bir sıkıntı olmuyor. Ta ki, ne zaman bu aile ailecek arabamızla çarşıya  gidip hem alışveriş yaparız hem de biraz hava alırız dedikler takdir de yolda  polis önlerini keserek, bu arabaya üç kişiden fazla binmek  yasak diyerek ceza kesmektedir. Özel araba da olsa genelgeye istinaden, önde, sadece arabayı kullanan bulunacak, arkada da cam kenarlarında olmak şartıyla iki kişi oturacakmış. Bu duruma göre ailenin diğer fertleri açıkta kalmış oluyor. Bu durum şehir için de belki bir şekilde telafi edilebilir. Fakat bu seyahatin yakın bir kasabaya veya başka bir vilayete yapılma mecburiyeti hasıl olduğu takdirde, şehirler arası ulaşımda son derece kısıtlandığına göre bu aile en azından iki araba ile gitmek mecburiyeti ile karşı karşıya kalacaktır ki,  bu durum olacak şey değildir.

            Acizane kanaatime göre, böyle bir uygulamanın müdafaa edilir bir tarafını göremiyorum.  Zira, Evde bir arada oturmak, ayni masada yemek yemek mahsur teşkil etmiyor da, nasıl oluyor da üstelik açık havada bu ailenin bir arada bulunması mahsurlu görülebiliyor.  Bunu anlamak mümkün değildir.

            Yukarıda ki, iki hadiseyi anlatmamın sebebine gelince; Sokağa çıkma yasağına riayet etmeyenlere verilen  para cezaları, mesnedi ve sebebi her ne olursa olsun, biraz da  şu günler de insanların içinde bulundukları haleti ruhiye ile tepki  ile karşılanmaktadır. Hiç kimse ben bu cezayı hak ettim diye düşünmemektedir. Hal bu şekilde olunca da öyle veya böyle ceza kesilenlerin tamamına yakını amansız iktidar muhalifi olmaktadırlar. Ben verilen cezaların haklı mı haksız mı olduğu hususunu muhakeme etmek istemiyorum. Sade, samimi duygu ve düşüncelerimi ifade ediyorum.

            Netice itibariyle, bu günkü şartlar dâhilinde verilen para cezaları sebebiyle,  Cezaya maruz kalanların tutumları dikkate alındığı takdirde, İktidar Partisi sayıları az veya çok, da olsa, taraftar kaybına uğramaktadır. Bu cümleden olarak, son olarak esas söyleyeceğim husus şudur ki, belki bilmeyerek ve istemeyerek de olsa, amiyane tabirle iktidar, bindiği dalı kesmektedir. Ben uyarma vazifemi yapmış olayım.