‘Türk Dilinin En Az Beş Bin Yıllık Geçmişi Bulunmaktadır.’ Prof. Dr. AHMET BİCAN ERCİLASUN Açıkladı.

111

‘Türkçe, Son Derece Gelişmiş Bir Dildir.’

Oğuz Çetinoğlu: Türk bengü taşları*
hakkındaki değerlendirmenizle mülâkatımıza başlayabilir miyiz Hocam?

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun: Türk bengü taşları, şu anda yüz
milyonlarca Türk’ün konuşup yazdığı dilin bilinen ilk metinlerinin yazılı
bulunduğu taşlardır. Türk Kağanlığı* döneminde, 8. yüzyılın birinci yarısında
Orhun ve Tola ırmakları* kıyılarında dikilmiş bulunan anıtlardan oluşur.

Çetinoğlu: Tonyukuk*, Kül Tigin* ve Bilge Kağan*… Türk bengü
taşlarında öne çıkan üç isim… Türk tarihindeki yerleri ve değerleri hakkında
neler söylemek istersiniz?

Prof. Ercilasun: Tunyukuk, 682 yılında Türkleri Çin tutsaklığından
kurtaran iki kişiden biridir. İlteriş Kağan*’la birlikte verdikleri çetin fakat
akıllı mücadelenin sonunda Türk Kağanlığını (Kök Türk hanedanını) yeniden
canlandırmışlardır. Kutsal Ötüken bölgesini yeniden ele geçirerek devletin
sınırlarını Çin Denizi* ve Kadırkan Dağları*’ndan Seyhun kıyılarına ve daha
güneyde Ceyhun kıyılarına dek uzatmışlardır. Ülkenin kuzey sınırları Baykal
Gölü*’ne, güney sınırları Sarı Irmak ve Tibet’e ulaşmıştır. Tunyukuk; İlteriş
ve Kapgan Kağan*’la birlikte, bu başarının en önemli üç isminden biridir.

Hatıralarını ve yaptıklarını 720
yılında iki taş üzerine yazdırmış, böylece Türkçenin bilinen ilk tarihçisi ve
hatıra yazarı unvanını da almıştır.

İlteriş zamanında ve Kapgan’ın
ilk yıllarında devletin baş veziri, başdanışmanı, ordu komutanı olan Tunyukuk
aynı zamanda istihbarat teşkilatının da başıdır. Çin sarayında ve diğer komşu
ülkelerde görev yapan geniş bir istihbarat ağına sahipti.

Bilge Kağan, Kapgan’ın son
yıllarında dağılmaya yüz tutmuş devleti yeniden toparlayan ve 716-734 yılları
arasında Türk Kağanlığı’nı 18-19 yıl başarıyla yöneten büyük hükümdardır.
Gerektiği zaman savaşarak, gerektiği zaman ittifaklar kurarak Çin tehlikesine
karşı ülkeyi başarıyla yönetmeyi bilmiştir.

Bilge Kağan’ı tarihe mal eden ise
kardeşi Köl Tigin adına diktirdiği anıttır. 732 yılına ait anıt, hükümdarane ve
coşkun üslubuyla dikkati çeken önemli bir tarih kaynağıdır. Özellikle anıtın
metnindeki millî ruh önemlidir. Metinde geçen birçok satırlar, Türk
milliyetçilik tarihinin en önemli belgeleri arasındadır. Bilge Kağan,
Tunyukuk’la birlikte Türk dilinin bilinen ilk metinlerinin yazarıdır.

Köl Tigin, Türk kahramanlığının
sembol isimlerinden biridir. Amcası Kapgan’ın ölümü üzerine, Kapgan’ın
çocukları tahta oturunca bir darbeyle onları devirmiş ve kendisinden bir yaş
büyük ağabeyi Bilge’yi tahta oturtmuştur. Bilge’nin ısrarlarına rağmen tahtı
kabul etmeyen Köl Tigin aynı zamanda bir feragat örneğidir. Ağabeyi Bilge’nin
onun adına diktirdiği taşta, Köl Tigin’in savaşçılığı destanî bir üslupla
anlatılır.

Tunyukuk’un ölümünden az önce,
725 yılında Türk Kağanlığı’na gelen bir Çin elçilik heyeti, Köl Tigin’in
kahramanlığına, Bilge Kağan’ın sakin ve akıllı bir hükümdar olduğuna,
Tunyukuk’un kurnazlığına dikkat çeker.

Çetinoğlu: Türk bengü taşlarındaki Türkçenin ifade gücü ihtişamına
kısa zamanda ulaşılamayacağı söyleniyor. Tahminlerinize göre, Türkçenin o
ihtişama ulaşması için ne kadar zaman geçmiş olmalı?

Prof. Ercilasun: Evet. Bengü taşlarda son derece gelişmiş bir dil
vardır. Dil bilimci Doğan Aksan*’a göre anıtlarda geçen kelimelerin % 33’ü
soyut kavramların karşılıklarıdır. Söz gelişi “kaos” kavramı için bulgak kelimesi vardır. İl (devlet), törü (kanun) gibi kavramlar hep soyut kavramlardır. Bir kavram da
ben söyleyeyim: urugsıratmak. Bu
kelime “uruksuz bırakmak, kökünü kurutmak” demektir; yani bugünkü jenosit*
teriminin tam karşılığıdır. Çin’in Türklere karşı soykırım uyguladıklarını
anlatmak için kullanılmıştır.

Metinlerde epik* ifadeler de
çoktur. Köl Tigin’in ölümü üzerine Bilge Kağan’ın ağzından verilen cümleler,
trajik bir durumun lirik* ifadeleridir.

Anıtlardaki ifade tarzına
ulaşabilmek için benim tahminime göre Türklerin en az üç dört yüz yıldan beri
yazılı bir dil kullanıyor olmaları gerekir. Esasen 4.-5. yüzyıllarda hüküm
süren Toba Türk hanedanının* Türkçeyi devlet dili olarak kullandığına dair
emareler vardır.

Çetinoğlu: Bengü taşların söz varlığı konusunda elde edilen
bilgiler nelerdir? (Gerek kök ve yalın, gerekse türetme kelimelerin sayısı
tespit edilebilmiş midir?) Rakamlara veya tahmine dayalı olarak ‘ecdadımız o dönemde şu kadar kelime ile
konuşuyordu
’ Diyebilir miyiz?

Prof. Ercilasun: Bengü taşlardaki metinler belli bir konuya aittir.
Konu, devlet için yapılan işlerdir. Dolayısıyla kelime hazinesi bu konuyla
sınırlıdır. Anıtlarda birbirinden farklı 900 kadar kelime kullanılmıştır. Ama
günlük hayata ait yüzlerce, hatta binlerce kelime konu dışında oldukları için
bu metinlere girmemiştir.

Anıtlardan 340 yıl kadar sonra
yazılmış Dîvânu Lugâti’t-Türk’te 9.000 civarında kelime vardır. Bence bu
sözlükteki kelimelerin en az % 90’ı Türk Kağanlığı döneminde de vardı.

Hatice Şirin’in “Eski Türk
Yazıtları Söz Varlığı İncelemesi” adlı eseri bu konudaki en son ve en temel
kaynaktır. Eserin genişletilmiş baskısı, 2016’da Türk Dil Kurumu tarafından
yayımlanmıştır.

 

 

AÇIKLAMALAR:

Türk bengü taşları: Bengü taş, Ebedî taş, abide demektir. Türkler arasında bu kelimeler Türklerin
ilk yazılı eseri olan Orhun Abideleri’ni ifade eder. 

Türk Kağanlığı: Göktürkler, Hunların Orta Asya’daki vârisleridir.
Çin kaynaklarında “Tu-kiu” olarak geçerler. Birinci Göktürk Devleti,-
552-630, İkinci Göktürk Devleti 682-745 yılları arasında hüküm sürdü. En
önemli özellikleri Türk adını ilk kullanan devlet olmalarıdır. Aynı zamanda
günümüze kadar ulaşan Göktürk Yazıtları yani Orhun Âbideleri ile Türklüğün
köklü târihini tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaları, bir
diğer önemli özellikleridir.

Tola Irmağı: Günümüzde Moğolistan Sınırları içerisinde
bulunmaktadır.

Tonyukuk: ‘Bilge
Tonyukuk’ olarak anılır. 663-725 yılları arasında yaşamıştır. Göktürk
Kağanlığında vezirlik yapmış müktedir bir devlet adamıdır. Aynı zamanda tarihçi,
şâir ve yazardır.

Kül Tigin: İlteriş
Kağan’ın küçük oğludur. 685 yılında doğdu, 27 Şubat 731 yılında şehit edildi.
Kül Tigin, bir şahsın ismi değil, sıfattır. ‘Kül’, ‘Kuvvet / güç’, ‘Tigin’
ise  Hakanın erkek çocuğuna verilen
unvandır. Amcası zamanında Batı Türkistan askerî vâlisi, ağabeyi zamanında
hakanlığın başkumandanlığını üstlendi.

Bilge Kağan: Göktürkleri 50 yıllık Çin esâretinden kurtaran ve
Göktürk Devleti’ni ikinci defa kuran büyük Türk’tür. 683 yılında doğdu, 26
Kasım 734 tarihinde 51 yaşında iken Çinlilerin satın aldığı bir hain
tarafından zehirlenerek katledildi.

İlteriş Kağan: Bilge Kağan ile birlikte 683 yılında Göktürk
Devleti’ni kurdu. Göktürk hükümdârıdır. Türk töresini ülkede hâkim kıldı. 682
yılından sonra, on yıl içinde, on yedisi Çin’e olmak üzere kırk yedi sefer
tertip etti, yirmisine bizzât katıldı, hepsinde muzaffer oldu, hiç yenilmedi.
692 yılında vefat etti.

Çin Denizi:
Çin’in Tayland sınırından Güney Kore sınırına kadar uzanan sâhil şeridi ve
açıkları, Güney Çin Denizi olarak anılır. Büyük Okyanus’a bağlıdır. 

Kadırkan Dağları: Asya’nın orta kesiminde, Hazar Denizi, Altay
Dağları, Baykal Gölü ve Hindikuş Dağları ile çevrili bölge.

Baykal Gölü:
Doğu Sibirya’da dağlar arasında bir göldür. Yüzölçüme 31.722 km
2, deniz yüzünden yüksekliği 462
metredir. Toplam su hacmi 23.615.39 km
3 ve en derin yeri 1.642 metredir.
Dünyanın en büyük tatlı su hazinesidir. Kışın, gölün yüzü, kalınlığı 1
metreyi geçen buz örtüsü ile kaplanır. Bu durum Mayısa kadar sürer. Kışın buz
örtüsünün üstünden bütün taşıt araçları geçer, yazın da vapurlar işler.
Baykal Gölü çevresi, Türklerin kadim yurdudur.

Kapgan Kağan: Doğum târihi bilinmiyor. Göktürk Devleti’ni kuran
Kutluk Kağan’ın kardeşidir. Ağabeyinin vefatı üzerine hakan oldu, ülkesini
691-716 yılları arasında yönetti. Çinlilerin başlattığı bir iç isyanı
bastırdıktan sonra, tedbirsizliğini fırsat bilen bir isyancı tarafından şehit
edildi. Başı, mızrak ucuna takılarak Çin’e götürüldü.

Doğan Aksan:
(1929-2010) Türk dili ve edebiyatı profesörü. Şiir, hikâye, makale, fıkra ve
deneme türünüde yazılar yazdı.

jenosit:
Soykırım. Bir ırka, bir millete karşı girişilen topyekûn öldürme hareketi.

epik ifâdeler: Kahramanlık olaylarını anlatan sözler.

lirik ifâdeler: Aşkla ilgili, romantik sözler.

Toba Türk Hanedanı: Toba Türklerinin Çin’in kuzeyinde kurdukları devleti
yöneten sülâle. 400 yıl hüküm sürmüştür.

 

 

DERKENAR

 

BENGÜ TAŞLAR:

 

     Türk edebiyâtının ilk yazılı örnekleri,
Gök-Türkler tarafından taşlar üzerine yazılarak bırakılmış eserlerdir.

     Bu dikili taşlara Gök-Türkler ‘bengü taş’ diyorlardı. Bengü taş,
ebedî taş, âbide demektir. Bu âbideler, bu gün, ‘Orhun Abideleri’ diye anılmaktadır. Bunun sebebi, bengü taş’ların
şimal doğu Moğolistan’da Koşu Çaydam gölü civârında, Orhun (Orkun) adlı
ırmağın eski yatağı yakınma dikilmiş olmasıdır.

     Gerek bu bölgede gerek Yenisey çevresinde
irili ufaklı, daha birçok taşlar varsa da, bu taşlar içinde yüksek bir dil,
târih ve edebiyat değeri taşıyanlar, bugün Gök-Türk Kitabeleri veya Orhun
Âbideleri denilen üç büyük kitâbedir.

     Bu kitâbelerde Çinliler’e karşı istiklâl
savaşı yapmak ve Türk bütünlüğünü yeniden kurmak için, içte, dışta savaşan
Gök-Türklerin hikâyesi yazılıdır.

     Taşların ilki Göktürk’lerin dört
hâkanına vezirlik yapan Bilge Tonyukuk tarafından yazdırılmıştır. Kitâbe bu
vezirin ölümünden önce, M. S. 720 de bizzat Tonyukuk tarafından
diktirilmiştir. Kitâbedeki hâtıraların yazan da vezirin kendisidir. Tonyukuk,
taşın üzerine, devrinin târihini, kendi hâtıraları şeklinde, düzgün bir halk
diliyle ve yurdunu çok sevmiş, onun için çok çalışmış, başarılı bir devlet
adamı ifâdeleriyle yazmıştır. Diğer iki kitâbe, birinciden daha güzel bir
dille, daha zengin bilgi ile yazılmıştır. Bunların da yazarı Yollug Tigin
isimli, büyük Türk edibidir. O’nun yazdığı taşlar, Çinliler’e karşı açtığı
istiklal savaşıyla Gök – Türk devletini yeniden kuran Kutluk Han’ın çocukları,
Kül Tigin ile Bilge Kağan adına dikilmiştir. Kül Tigin âbidesinin dikilişi,
M. S. 732 de, Bilge Kağan âbidesinin dikilişi de M. S. 735 dedir. Âbideler,
sâhiplerinin ölümlerinden birer sene sonra dikilmiştir.

(Kaynak: Nihat
Sâmi Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Târihi.)

 

Prof. Dr. AHMET BİCAN ERCİLASUN:

     8 Şubat 1943 tarihinde İzmir’de dünyaya
geldi. Büyükbabasının vefatı üzerine 1946’da âilece Kıbrıs’ın Gazi Magosa
şehrine bağlı Büyükkonuk Köyü’ne yerleştiler, 1951 yılında İzmir’e döndüler.
İlk ve ortaokul ile İmam Hatip Lisesi’ni İzmir’de okudu.  Fark imtihanı vererek 1963 yılında klasik
lise diploması aldı.

Aynı
yıl, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde yüksek
tahsile başladı.  Ali Nihat Tarlan,
Abdülkadir Karahan, Zeki Velidi Togan, İbrahim Kafesoğlu, Fahir İz, Prof. Dr.
Mehmet Kaplan, Ömer Faruk Akün, Reşit Rahmeti Arat, Ahmet Caferoğlu, Faruk
Kadri Timurtaş, Muharrem Ergin, Kemal Eraslan, İnci Enginün ve Mertol Tulum …
gibi profesörlerden dersler alarak 1967 yılında mezun oldu.

Ercilasun,
1967 yılında Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü’de açılan asistanlık imtihanını kazandı. 

     1967-1971 yılları arasında, bir yandan
Atatürk Üniversitesi’nde öğrencilere Türkiye Türkçesi, Osmanlı Türkçesi,
Orhun Türkçesi dersleri verirken; Kars ve ilçelerinde derlemeler yaptı.

1971
yılında Dr. ünvanını aldı, aynı yıl, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdarî
Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak
tâyin edildi.

     Haziran
1976- Ağustos 1977 döneminde Amerika Birleşik Devletleri’nde Washington
Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulundu.

     Doktora sonrasında çalışmalarını daha
ziyâde Türk lehçeleri, eski Türk dili ve Türkiye Türkçesi’nin problemleri üzerinde
çalıştı. 1979 yılında Doçent unvanını aldı.

     1980 yılında Türk Kültürünü Araştırma
Enstitüsü aslî üyeliğine seçilen Doç. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, 1983 yılında
(ek görevle) Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Eğitimi Bölümü Başkanlığına tâyin edildi. Bu görevi 1985 yılına kadar devam
etti. 1983 yılında Yüksek Öğretim Kurulu tarafından Türk Dil Kurumu Aslî
Üyeliği’ne seçildi.

     1984 yılında “Dilde Birlik” adlı
eseriyle, Türkiye Millî Kültür Vakfı’nın ‘Fikir Dalı Armağanı’na lâyık
görüldü.

     1986 yılında Gazi Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi’ne Profesör olarak tâyin edildi. Bu fakültenin Türk
Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kurdu. 1986-1991 yılları arasında Gazi
Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu’nda müdürlüğü yaptı.

     1991 yılında, dönemin Kültür Bakanı
Namık Kemal Zeybek’in isteği üzerine Türk Cumhuriyetleri’nden gelen bilim
heyetine başkanlık edip, Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü’nü hazırladı.
1992 yılında Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri
ve Edebiyatları Bölümü’nü kurdu ve bölüm başkanı oldu. 1993 yılında Yüksek
Öğretim Kurulu’nda Türk Dünyası Müşâviri olarak görev yaptı.

03.11.1993
târihinde vekâleten; 24.04.1994 târihinde ise, Üçlü Kararname ile asaleten
Türk Dil Kurumu Başkanı olarak tâyin edildi. 06.11.2000 târihinde Türk Dil
Kurumu başkanlığından kendi isteğiyle ayrıldı. 20.01.2001 – 20.01.2002 târihleri
arasında Türkiye-Kırgızistan Manas Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı;
fakültenin dekanlığını ve Türkoloji Bölümü’nün başkanlığını üstlendi. Hâlen
Gazi Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde
öğretim üyesidir.

     Türk Cumhuriyetleri’ni, ata dede Türk
yurtlarını araştırma, inceleme, belgeleme ve görüntüleme maksadıyla defalarca
dolaştı, Türk dünyasının problemleri üzerinde çalıştı,  şiir, deneme, hikâye, roman yazdı. Türk
Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı ve Azerbaycan
Kültür Derneği üyesidir.

    
Kitap hâlinde yayınlanmış eserleri:

Arpaçay
Köylerinden Derlemeler, Bugünkü Türk Alfabeleri, Kars İli Ağızları-Ses
Bilgisi, Kutadgu Bilig Grameri-Fiil, Dilde Birlik, Uygur Halk Masalları
(Şekür Turan’la), Türk Dili ve Kompozisyon Bilgileri (Ortak), Moğolistan ve
Çin Günlüğü, Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, Türk Dünyası Üzerine
İncelemeler, Türk’ün Kayıp Kitabı, Atsız, Türkçülüğün Mistik Önderi, Atsız’ın
Hikâyeleri (Yayına hazırlayan)

 

Önceki İçerikCOVID-19 Salgını Üzerine Düşünceler
Sonraki İçerikKanagava’nın Büyük Dalgası
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.