Kayyum olarak Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini de üstlenen Vali Mustafa Yaman‘ın, önceki dönem kayyumluğu sırasında dağıttığı hediyeler gündem oluşturdu. Hediyelerin toplamı 600 bin lirayı buluyordu. “Bu boyutta hediye Mardin için çok değil mi?” sorusuna, Kayyum Başkan “başka belediyelerin tören temsil giderlerinin daha fazla olduğu”cevabını verdi.
Mardin Belediyesi bu dönemde gümüşçüden Cumhurbaşkanı Erdoğan için 3 Mayıs 2017’de 136 bin 946 liralık hediye almış. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu içinse aynı firmadan alınan hediyenin bedeli 39 bin 883 lira. Yaman’ın görevde olduğu yıllarda Mardin Belediye Başkanlığı, dönemin Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz için 23 bin 772 lira, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık için 21 bin 792 lira, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu için 74 bin 886 lira ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak için de 83 bin 207 lira değerinde hediye almış.
Vali ve Kayyum Belediye Başkanı bu hediyelerin faturalarında yer alan rakamların gelen heyetlere verilen toplam meblağlar olduğunu söylüyor.
Bir devlet yetkilisinin kendisinin üstü durumundaki kişilere ve yanındakilere devlet kesesinden yüksek meblağlı hediye vermesini “hukuki ama etik değil” diye yorumluyor. Kişilere verilen hediyelerin “yüksek meblağlı olmadığını” savunuyor.
“Kayyum Yaman’ın daha önce de bakanların karşılanması sırasında ikram edilen kuruyemişler için iki ay içerisinde 235 bin liralık alım yaptığı ortaya çıkmıştı. Belgelere göre kayyum Yaman yönetimindeki belediyenin 620 milyon lira borcu, kasasındaysa yalnızca 93 milyon lira nakit parası bulunuyor.”
Meblağı ne olursa olsun görevi ülkeye hizmet etmek olan kişilere Belediye Başkanlığı bütçesinden hediye verilmesi demokratik ülkelerde hukuka ve etik kurallara aykırıdır.
Sadece hediyeler değil, Belediye bütçesinden partililere verilen binlerce kişilik ziyafet giderleri, gelen heyetlere kiralanan lüks araç filoları masrafları Mardin Belediyesi kayyuma devredilmiş olmasaydı belki de ortaya çıkmayacaktı.
Devlet kesesinden yapılan bu hovardalık Mardin Belediyesine mahsus bir şey değil, yaygın bir uygulama gibi görünüyor.
Önceki yıllarda yazdığım iki yazıdan alıntılarla, hukuka ve ahlaka aykırı bu kötü uygulamaların yaygınlaşmasının tesadüf olmadığını anlatmaya çalışacağım.
*********************************
SUUDİ KRALININ HEDİYELERİ
Hürriyet Gazetesinde Mehmet Y. Yılmaz, 2008 yılından başlayarak, o zaman Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül‘e ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘a yüzlerce defa (2008–2016 yılları arasında her pazartesi) aynı konuyu sordu:
“2007 yılı Kasım ayında ülkemize gelen Suudi Arabistan Kralı size ve eşlerinize hangi hediyeleri verdi, hediyelerin değeri nedir, bu hediyeler için kanun ve yönetmelik çerçevesinde bir işlem yapıldı mı?”
Bu soruya ve aynı konuda TBMM’de verilmiş çok sayıdaki soru önergelerine bu güne kadar cevap verilmedi.
Bu durumda ne yapılacağı esasında kanun ve yönetmelikle düzenlenmişti: “Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”, kamu görevlilerinin, yabancılardan aldıkları değeri asgari ücretin 10 katını aşan hediye niteliğindeki eşyayı, alındıkları tarihten itibaren bir ay içinde, kurumlarına teslim etmek zorunda olduklarını belirtiyor.
İlgili Yönetmelik ise, seçimle iş başına gelen kamu görevlileri ve eşlerine verilen hediye niteliğindeki eşyanın 10 gün içinde değer tespiti yapılmak üzere Defterdarlıklara gönderilmesini emrediyor.
Bunun aksine davrananlar hakkında 3 yıldan 5 yıla varan hapis cezası söz konusu.
11 seneyi geçen bir zaman diliminde yüzlerce defa aynı konuyu gündemine taşıyan yazara neden cevap verilmedi? (Sonunda Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet’ten kovuldu.) Kamuoyuna neden bir açıklama yapılmadı? Ben anlayabilmiş değilim.
Devlet büyüklerimiz neden bu basit sorulara doyurucu bir cevap vermezler?
Bu makamların töhmet altında kalmış olması canımı yakıyor.
*********************************
ABD Başkanı Devletinin Parasını Keyfince Harcayamaz
Bu Amerikalılar bir tuhaf. Dünyanın bir numaralı devleti olacaksınız. Bu devleti yönetmek için 4 veya 8 seneliğine bir Başkan seçeceksiniz. Başkanlık süresi bittiğinde ise zenginleşeceği yerde başkan ve ailesi borç içinde kalacak.
Başkan yıllık ortalama 500 bin dolar maaş (Cumhurbaşkanımızın maaşının 4 katı) alıyor. Ancak ABD Başkanları değeri250 dolardan yüksek hediye alamazlar. Çocuklarının düğününde takılan hediyelerle zengin olamazlar.
Yüksek maaşına rağmen Başkan ve ailesi Beyaz Saray’dan beş parasız ayrılır.
Çünkü “ABD Başkanları Beyaz Saray için kira ödemez ama bunun dışındaki her şey maaşlarından kesilir. Kendisinin, ailesinin ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını Başkan karşılamak durumundadır. Sadece resmi devlet konuklarının ağırlanma masrafını Amerikan vergi mükellefleri öder.
Geri kalan kişisel mutfak giderleri, hizmet ve malzemelerin ücreti Başkan ve ailesine aittir. Başkan elbiselerinin kuru temizleme ücretini kendisi ödemek zorundadır. Ayakkabılarının boya ve cilasının da… Konutun başkan ve ailesinin kaldıkları kısmındaki temizlikçi, garson ve hizmetçilerin ücretini de başkan öder. ABD Başkanı, şehir dışı tatil masraflarını, eşinin kuaför ve elbise masraflarını da kendi cebinden karşılamak zorundadır.
Kısacası, Başkan kira ve elektrik faturası dışında kendisi ve ailesi için harcanan her kuruşu devlete ödemek zorundadır.
ABD’ye devlet başkanı seçildi diye kimse, devletin parasını keyfince harcayamaz.
Beyaz Ev, başkanlar için kalıcı bir ihtişam ve keyif sarayı değil, geçici bir barınma ve hizmet yeridir. Nitekim Michelle Obama, ‘çok iyi dekore edilmiş bir hapishane’ olarak nitelemişti.“
Adamlar bizi nasıl kıskanmasın? Bizim belediye başkanlarımız bile, devletin parasını harcama konusunda, ABD Başkanından daha yetkili.