6 Ağustos 2019’da binlerce gencin yaşamı için dolu dolu bir sayfa kapandı, yenisi açıldı. ÖSYM, üniversite yerleştirme sonuçlarını açıkladı. 1 senelik üniversite imtihanı dönemi kapanmış oldu. Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesini kazanmak nasip oldu. Cumhuriyetimizin bilim merkezi olan, memleketimize onlarca aydın yetiştirmiş olan bu çatının altına gidiyor olmaktan onur duyuyorum. Bu yeni sayfayı üniversitemizin adına, fakültemizin mazisine yakışır şekilde doldurabilmek ve ülkemize hayırlı hizmetler kazandıracak işinin ehli bir Dilbilimci olarak tamamlayabilmek temel gayem. Bu yeni sayfa tüm akranlarıma hayırlı olsun, ulusumuzu ileriye taşımak vazifesi bizlere aittir. Bu vazifenin icabını yerine getirebilmeyi diliyorum.
Bugün bayram…
Hasretini gönlünüzde taşıdığınız insanlarla bir arada keyifli bayramlar geçirmenizi diliyorum. Ailenizle, dostlarınızla görüşmenizi, gülüşmenizi ve sıkı sıkı sarılmanızı temenni ediyorum. İnsanoğlunun geçmişe özlem duymaya meyilli fıtratından olsa gerek son yıllardaki bayramlar bana küçüklüğümdeki lezzeti vermiyor. Buna rağmen bayramlar bana hala vuslatı, muhabbeti, hasbihal etmeyi ve kucaklaşmayı çağrıştırıyor. En çok da bir çocuğun 10 lira harçlıkla veya bir çikolatayla kayıp kıtalara hâkim olmuşçasına iliklerinde hissettiği sevinci çağrıştırıyor, o masum coşkuyu çağrıştırıyor. Evvela o manzarayı gözümün önüne getirip pervasızca tebessüm ediyorum. Biraz zaman geçince de yaşadıklarımız, duyduklarımız, okuduklarımız zihnime düşüyor ve üzülüyorum.
Bebeklere tecavüz edenler, kendi evladına işkence edip sonra canına kıyanlar. Kendi öz kardeşinin kanına para için girenler sırf mal, mülk için can yakıp ah alanlar daha nicesi! Bunları yapanların çoğu da seneler önce bir bayram sabahında şeker yediğinde dağlar, deryalar ayaklarının altına serilen çocuklardı. Seneler akıp gittikçe teknoloji gelişiyor, endüstri gelişiyor, bilişim gelişiyor ve hayat müthiş süratli hale geliyor. Bilgiye ulaşmak, aşa ulaşmak, suya ulaşmak, enerjiye ulaşmak bırakın bunları başka gezegenlerden görüntülere ulaşmak mümkün hale geliyor. Geliyor lakin vicdanlara ve ruhlara dokunmak giderek namümkün hale geliyor.
Topuklarımızı sürdüğümüz toprak gitgide grileşiyor, yeşiller kuruyor; giderek duyarsızlaşıyoruz. Giderek robotlaşıyoruz ve pragmatikleşiyoruz. Üçüncü arabayı almak için, 3 kuruş fazla kar etmek için, 2019 kreasyonu stilettoyu giyebilmek için, performans puanından 4 5 puan fazla almak için her yolu mubah görüyoruz. Maddi olanları avuçlarımıza kondurabilmek için, manevi zenginliği çarçur etmekten hiç imtina etmiyoruz. Bunun neticesinde doyumsuz nesiller yetiştiriyoruz, her ne kazanırsa kazansın, her ne başarırsa başarsın hazza ulaşamayan huzurdan yoksun hastalıklı bireyleri topluma katıyoruz. Sonra bu hastalıklı bireylerin eserlerine hep bir ağızdan lanet okuyoruz. Şahsen belli değerleri kazanamamış ve belli kavramları iç dünyasında anlamlandıramamış bireylerin işlerinde yahut akademik serüvenlerinde her ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar yaşamlarında topluma faydaları kadar zararları da olacağını düşünüyorum.
Toplumumuzdaki çözülmeye sağır sultan dahi vaziyet etti, bu konuda nitelikli bir plan oluşturulması ve bu planın hakkıyla uygulanması gerekiyor. Yetişme çağındaki bireye değerler de, ahlak da gösterilmeli. Aman yanlış anlamayınız; değerler kazandırmak din derslerini artırmakla boş bulunan yere imam hatip dikmekle türeyen abuk subuk sohbetler değil ve ahlak örneklemek öğrencileri geliştiriyoruz ayağına iktidarın oy hesabına çalışan organizasyonları okullara istiflemek hiç değil. Öğrencilerimiz işin uzmanlarınca kurgulanmış kaliteli eğitim programlarıyla yetiştirilmeli bununla birlikte de toplumumuzun hakikatleriyle ve kültürümüzün öğeleriyle buluşturulmalı. Felsefe başta olmak üzere sosyal bilimler alanındaki derslerin matematiğin yanında para etmez oluşu ortadan kaldırılmalı, öğrencilere basmakalıptan çıkma idealar benimsetmeye çalışmak yerine kendi fikir dünyalarını nasıl inşa edebilecekleri öğretilmeli. Derste çıt çıkarmadan tahtadakini not alan değil sorgulayabilen, yorumlayabilen ve irdeleyebilen öğrenciler hedeflenmeli.
Bugün bayram…
Hasretini gönlünüzde taşıdığınız insanlarla bir arada keyifli bayramlar geçirirken ailenizle, dostlarınızla görüştükten, gülüştükten ve sıkı sıkı sarıldıktan sonra koltuğunuzun arkasına yaslanıp söylediklerimi biraz düşünmenizi istirham ederim. Zira bu cennet bizim, bu cehennem bizim!
”Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim!
…
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim !”
Herkese mutlu bayramlar!