İYİ Parti 4. Olağanüstü kurultayına dair eleştirilerim çok yankı buldu. Umduğumun üzerinde olumlu ve olumsuz tepkiler aldım. Zannederim benim bu eleştirilerim ile benim gibi düşünen arkadaşlarımın dile getirdiği hususlar İYİ Parti içerisinde bir muhasebe fırsatı yaratacak.
Çok sayıda tanıdığım ve tanımadığım kişiden takdir ve teşvik edici geri bildirimler aldım. Bunun yanında beni seven ve siyasette belli makamlarda görmek isteyen bazı dostlarım “aman ha böyle köşeli eleştiriler seni yıpratır, bazı güçlü kişilerin sana karşı tavrını olumsuz etkiler” diye ikaz ettiler.
Bir de İYİ Parti’li olup da, benim eleştirilerimin partiye zarar verdiği düşüncesiyle öfkelenenlerin tepkileri var.
“Senin bu yaptığını rakip partililer yapmaz”, “Böyle alenen eleştiri doğru değil, kol kırılır yen içinde kalır” benzeri cümleler sarf ettiler.
Biraz daha sert olanlar ise “sen kim oluyorsun da bunları yazıyorsun?”, “Sen seçimi kazansaydın böyle yazar mıydın?” diye saldırdılar.
Anlaşılıyor ki ülkemizde fikirleri, ilkeler ve olaylar üzerinden tartışmak çok zor. Çoğunluk, yazılanları üstünkörü okuyup kafasından atamadığı soruyu soruyor: “Bunu yazanın yazdığından menfaati ne?”
Öncelikle belirteyim ki menfaat penceresinden bakan beni anlayamaz. Böyle olanlar yazının devamını okumasın.
************************************
Ben Kim Oluyorum?
Kendimden bahsetmek bana çok zor geliyor. Ama bir defalık okuyucularımdan mazur görülmemi dileyerek, “Sen kim oluyorsun?” Sözüyle başlayan cümlelerle beni eleştirenler için birkaç not düşeyim:
Partimizin Genel Başkanı Meral Akşener benim “kardeşim” diye hitap ettiğim, ailecek görüştüğüm yaklaşık 35 yıllık dostum. Genel Başkan’ın ağabeyi Nihat Gürer ve eşi Tuncer Akşener’in kurucusu olduğu ve içinde hep beraber yetiştiğimiz Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın 7 yıl Başkanlığını yaptım. Bu görevim esnasında en büyük desteği merhum Nihat Ağabey’den aldım.
Benim İYİ Parti’nin kuruluş sürecinde yaptıklarımı yapmak, yazdıklarımı yazmak ve partinin kurucusu olmak çok riskli bir şeydi.
MHP içinden kopanların arasından Meral Akşener’in liderliğini kabul ettiren Anayasa Referandumu sürecinde yaptığı mitingler oldu. Herkesin korktuğu ve Meral Akşener’in yanında gözükmekten çekindiği bir dönemdi. Parti kurulmamıştı, mitingler STK’lar üzerinden yapılabiliyordu.
Meral Akşener’in memleketinde O’nu toplantıya davet edebilecek bir STK bulunamıyordu. Kocaeli mitinginin sorumluluğunu Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı olarak ben ve ekibim üstlendik. 6 bin kişinin katıldığı bir miting oldu. Mitingi partimizin kurucularından Cumali Durmuş ile birlikte organize ettik. (Kurultayda GİK üyeliğine seçilen Cumali Durmuş arkadaşımızı da kutluyor, görevinde başarılı olmasını diliyorum.)
Partinin kuruluşunda, tüzüğün hazırlanmasında 22 kişilik ekipte yer aldım. Parti programına da fikri destek verdim.
Partimizin 200 kişilik Kurucusundan biri oldum. Merkez Disiplin Kurulu Üyeliği yaptım. Kocaeli’de 4. sıra milletvekili adayı oldum. Halen Kurucular Kurulu üyesiyim. Gazete ve internet sitelerinde yayımlanan köşe yazılarımla partimizin tanıtımına ve sevilmesine katkı sağladım.
“Sen kim oluyorsun da” diye başlayan cümleleri kuranlar zannederim benim parti içindeki olayları eleştirme hakkımın olduğunu ve hatta eleştirmenin benim görevim olduğunu anlamıştır.
Bana haddimi bildirmeye kalkanların hiçbiri Partinin tüzel kişiliğine zarar verecek, Genel Başkanın şahsiyetine leke sürecek söz ve fiiller konusunda benden daha hassas olamaz.
Ama benim ilkem şudur: “Dost acı da olsa doğruyu söylemeli, ancak acı gerçeği bile tatlı ifade etmeli.”
Bazı dostların endişelerini anlıyorum. Zannediyorlar ki benim eleştirilerim Partiye ve Genel Başkana zarar verir. Ben aksi kanaatteyim.
Esas zarar verici olan “tozu halının altına süpürmek”, “kol kırılsa da yen içinde kalsın” diye çabalamaktır.
Parti içi demokrasi uygulamalarını içselleştirmeden, Türkiye’ye demokrasi getirme vaadinize kimse inanmaz.
Bu tür eleştirileri düşmandan duymadan, dosttan duyup gerekli tedbirleri alan liderler başarılı olur.
****************************************
Neden Eleştirdim?
1- İYİ Parti kurultayında eleştirdiğim husus diğer partilerin kongrelerinde yaşanan ve olağan karşılanan taktik ve ayak oyunlarından sadece biri. “Biz İYİ Parti’yiz diğerlerinden farklıyız” diyorsak bunları normal karşılayamayız.
2- Genel Başkan Meral Akşener kurultay öncesi müthiş bir hamle yaptı. Genel İdare Kurulu (GİK) Üyelerinin çarşaf liste ile seçilmesine karar verdi ve yetkisi olduğu halde anahtar liste çıkarmayacağını bildirdi. Tamamen delegelerin iradesini yansıtacak böyle bir seçim Türkiye demokrasisinde bir ilk olacaktı.
Fiilen uygulanabilseydi hem partiye bir ivme kazandıracak ve hem de diğer partiler de bu yöntemi uygulamak zorunda kalacaktı. Bu fırsat heba oldu.
3- Müsavat Dervişoğlu partinin kuruluşunda en büyük emeği olan arkadaşlarımızdandır. Koray Aydın partinin teşkilatlanmasında çok büyük emekleri geçmiş, bu meşakkatli işi yaparken Genel Başkanın da güvenine mazhar olmuş bir şahsiyettir. Benim her iki tecrübeli yöneticimizle de, karşılıklı saygıya dayanan bir ilişkim oldu ve bu iki arkadaşımızın partimize hizmetlerini takdir ediyorum.
Ancak son kurultayda yapılan gizli anahtar liste söylendiği gibi bu iki parti yöneticimizin eseri ise onları eleştirmeme mani olamaz.
4- Eğer bu “gizli anahtar listeyi” yapanlar açık bir anahtar liste çıkarsalardı bu onların hakkıydı. “Genel Merkezin / Genel Başkanın listesi” diye oy istemeselerdi bile kazanma şansları yüksekti.
Tanınmış olmaları ve teşkilat yapısını iyi bilmeleri listedeki birçok kişinin şansını yüksek tutuyordu. Zaten ben dâhil bu listede olmayan diğer adaylar ve bağımsız delegeler de bu listeden birçok aday arkadaşımıza oy verdik.
Anlaşılan “listenin tamamı seçilsin ve bazı isimler asla seçilmesin” kaygısı, “şeytanın bile aklına gelmeyecek” (bu tabir benim değil) böyle bir yöntemin uygulanmasına sebep olmuş.
5- Uygulanan yöntem tüzüğe (hukuka) ve etik kurallara aykırı oldu. Öğrendiğime göre bu operasyon Genel Başkanın bilgisi dışında gerçekleştirilmiş. Genel Başkana saygı duyan herkesin buna itiraz etmesi gerekir.
Biz buna itiraz etmez isek görevimizi yapmamış oluruz. İYİ Parti’nin diğer partilere benzemesini önleyemeyiz.
Bilmem anlatabildim mi?