Devrim Yapacağız, Devrim!

107

Dünyada kadınlar toplumsal hayattaki rolleri konusunda büyük adımlar atıyorlar. Dünyada kadınlar kazanımlarına yenilerini ekleyebilmek için yılmadan mücadele ediyorlar ve bunun meyvelerini yiyorlar. Amerika Birleşik Devletleri ikinci dünya savaşından sonra yeniden şekillenen düzende teknoloji üretip pazarlayabilmesiyle, sanayi gücünü merdivenin üstlerine taşıyabilmesiyle ve yürüttüğü başarılı dış politikalarla ”dünyanın gücü” haline geldi. Her ne kadar son yıllarda belli başlı konularda eskisi kadar kudretli olmasa da bu unvanını koruduğunu söyleyebiliriz.

2016 ABD Başkanlık seçimleri dünyadaki tüm kadınları ilgilendirecek bir seçimdi. Dünya gücü kabul edilen ülkede ilk kez bir kadın aday iki büyük partinin bir tanesi tarafından başkan adayı gösterildi. 42.ABD Başkanı Bill Clinton’ın eşi, 2000-2009 New York Senatörü ve 2009-2013 Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ikinci kez girdiği demokrat parti başkanlık önseçiminden galip çıktı ve başkan adayı olmaya hak kazandı. Bu durum seçmenin genel profiline baktığımızda muhafazakar ve gelenekçi kabul edebileceğimiz ABD’de ses getirdi. Bu sadece ABD için değil dünya için büyük ilgi odağı oldu. 2016 ABD Başkanlık seçimi tarihte en çok ilgi gören ve takip edilen başkanlık seçimi oldu. Bakan Clinton yaptığı birkaç kritik hata yüzünden ve medyanın kendisini haddinden fazla parlatması yüzünden ülke genelinde Başkan Trump’tan 3,3 milyon fazla oy alsa da seçiciler kurulunda mağlup oldu.

Ayrıntıyı kaçırmayın isterim, 2016’da Bakan Clinton, Başkan Trump’tan 3,3 milyon daha fazla oy aldı. Bu durum kadınların dünyaya yön verme ve demokratik sistemde kendilerine yer edinme noktasında kilometre taşlarından biri oldu. Bugün ABD’de 2020 Başkan seçimi süreci başlamış durumda. Demokrat Parti’de yarışa girdiğini kesin olarak ilan etmiş 12 başkan aday adayından 5 tanesi kadın. Şu anda anketlerde favori kabul edilen California Senatörü Kamala Harris, Afrika asıllı siyahi bir kadın…

Dünyada kadın yolculuğunun seyri hakkında bir bilgilendirme yaptıktan sonra müsaadenizle dönüp canım Anadolu’mun hallerini konuşmak isterim. Konuşalım isterim…

Üzülerek söylüyorum ki biz toplumca büyük bir yanılgıya düşmüş durumdayız. Diyoruz ki ”Bize din yeter, din zaten ahlakın ta kendisidir !” yanlış ! Ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkeyiz. Maalesef ki yaşadığımız iklimde insanları düşünmemeye, sorgulamamaya, bilgilenmemeye teşvik eden baharlardan. Düşünenler ”Neden ?” diye sorma cesaretini gösterebilenler bir yerden sonra çıkıntı muamelesi görüp dikkate dahi alınmıyor.

İslam güzel ahlakı temsil eder, inanıyorum, katılıyorum. Dini öğretilerin arzu edildiği gibi yaşanmasını da birilerine zarar getirmediği sürece sonuna kadar destekliyorum zira bu laiklik ilkesinin gereğidir. Ama diyorum ki gözlerimizi her şeye kapatmayalım. Bize verilen beyin gibi bir nimeti o kemik kabın içinde paslanmaya gark etmeyelim, rica ediyorum !

Etmeyelim çünkü bugün Türk toplumu kendi kadınlarına ihanet içinde. Hanımların giyimi kuşamı siyasetin toz tutmuş malzemesi haline gelmiş gidiyor. Kadınların cinsel özgürlükleri kim olduğu belli olmayan, teoloji gibi hassas bir sosyal bilim dalında, ciddiye alınacak hiçbir yeterliliği olmayan kimseler tarafından  ”Hanımın kocaya sorumlulukları” gibi hakikaten tuhaf,  hakikaten üzücü şekilde televizyon programlarında tartışılıyor. Kadınların ne söyleyeceği, nerede güleceği, hangi ses tonuyla güleceği, gülerken eşinden izin alıp almayacağı, ne yaparsa birilerini tahrik edeceği gibi benim kalbimi acıtan, ülkeme bir türlü konduramadığım konular zaman ayrılıp uzun uzun tartışılıyor.

Bugün hem iyi bir inançlı insan olma iddiası taşıyanların, hem de toplumun aydın tabakasını oluşturma gayesiyle çalışanların üzerine düşen en büyük görevlerin başında Türk kadınının statüsü geliyor. İçişleri bakanlığımızın verilerine göre kız çocuklarına şiddet son 5 yılda %67 oranında artış göstermiş durumda. Bu tablo bu toplumun utancıdır utancı. 2017’de Türkiye’de 419 kadın öldürüldü, 388 kız çocuğu tecavüze uğradı. Bu sayı giderek artıyor, gerilemiyor.

Gerilemediği gibi ”Seviyordum, kıskandım, namusumu temizledim !”kılıflarına sığınarak kadınları katleden caniler, yaptıklarına meşruiyet kazandırmaya çalışıyor. En beteri de uydurulan bu kulplara anlayışla yaklaşanların var olması. Erkekler, beyler, beyefendiler ! Hiçbir kadın sizin uzaktan kumandalı aşk bebeğiniz değildir. ”Git” dediğinizde göndereceğiniz, ”gel” dediğinizde getireceğiniz hayatını tayin edebileceğiniz süs bitkileri değillerdir bu gerçeği kabul etmek mecburiyetindesiniz. Hiçbir duygu, hiçbir hissiyat hatta hiçbir ihanet size kadınlara tecavüz etme hakkını, kadınları öldürme hakkını vermez, veremez.

Televizyonda o kanalda bu kanalda 7 x 24 kadın ahlakı, kadın tesettürü konuşan muhteremler niçin erkeğin ahlakından erkeğin tesettüründen söz etmez, çıt çıkarmaz ? Merak içindeyim. Bilen varsa lütfen paylaşsın…

Birbirinden yetenekli, birbirinden yürekli, birbirinden cesur, birbirinden kıymetli, kahraman kadınlarımız ! Analarımız ! Törenin hatunları, dirliğimizin ebedi bekçileri !

Yemin olsun ki ben ve benim gibi düşünenler her ne pahasına olursa olsun bu kavgada yanınızdayız. Yanınızda olacağız, sizleri savunacağız. Sizlerle direneceğiz. Bu mücadelenin sonunda Türk kadınını yeniden tüm dünyanın ürettikleriyle, başardıklarıyla örnek aldığı, övgülerle işaret ettiği varılmak istenen menzil haline getireceğiz. Lakin hiç kolay olmayacak söyleyeyim. Devrim yapacağız, devrim !  Eller nasır tutmadan devrim olmaz, kan dökmeden gül okşanmaz bu yolda kuşanılacaklar var,

Her daim okumak zorundayız, kendinizi geliştirmeliyiz. Yeterli bilgiye sahip olamayan birey, olaylara dar yaklaşmaktan kendini alıkoyamaz neticede dünyaya bakması gerektiği pencereden bakamaz.

Her daim didinmeliyiz. Asla ve asla geri adım atmamalıyız. Kimse bizi yıldıramamalı, kimse bizi sindirememeli. Emin adımlarla, duruşumuzu bozmadan yürümeliyiz, bilekler kan içinde dişler kenetli, bilekler kan içinde ayaklar çıplak yürümeliyiz !

Ablalarım, teyzelerim, kardeşlerim, dostlarım görüşünüz her ne olursa olsun, fikirleriniz her ne olursa olsun doğru zaman geldiğinde evden çıkın ve siyasete girin. Siyasete anneler lazım, siyasete hanım zarafeti lazım, siyasete siz lazımsınız, siz !

İstanbul’un işgal edilişini izlerken ”Geldikleri gibi giderler !” diyebilen Mustafa Kemal’in kızlarısınız. 1968’de Maşukiye köyünden çıkıp İzmit’e belediye başkanı olabilen Leyla Atakan’ın kızlarsınız. Size devrim yapmak yakışır, size davaların peşinden koşmak yakışır, size mücadele etmek yakışır, size inandıklarımız için dipsiz denizlere dalabilmek yakışır ! Size kenara çekilip şikayet etmek değil gidip gidişata vaziyet etmek yakışır !

Gereğini yapacağınızı biliyorum, inanıyorum, umut ediyorum. Bu karanlık çöktüğü gibi kalkacak, kalkmak zorunda !

8 Mart Emekçi Kadınlar Günününüz Kutlu olsun ! Kutlu olsun !