Vâcibü’l-Vücûd’a Teslim Ol Kurtul (2)

53

“Hepimiz kendimizin ahlâk sâhibi, tabiî bir insan olduğumuza inanmışızdır. Freiberg’den bir Yahudi, Sigmund Freud göründü, en ahlâklı en kibar asilzâdenin içinde bir katil, bir cinsi sapık gizlendiğini keşfetti. Büyük hükümdarların saraylarındaki aşk mâceralarından ve plâtonik saz şairlerinden beri kadını bir mâbude ve mükemmelin örneği olarak saymayı âdet edinmişiz: Viyanalı bir Yahudi Weiningh çıktı. İlim ve mantık bakımından kadının iğrenç ve tiksindirici bir mahlûk, bir pislik ve alçaklık çukuru olduğunu ispat etti.

“Aydınlar, filozoflar ve başkaları zekânın araştırılması insan için en büyük şeref olan hakikate erişmek için tek çare olduğunu dâima ileri sürmüşlerdi. Paris’ten Bergson isimli bir Yahudi ortaya atıldı. İnce ve dâhice tahlilleri ile zekânın her şeyden önce geldiği nazariyesini devirdi. Binlerce yıllık platonizm kal’asını yıktı ve konseptif düşüncenin, realiteyi kavramak imkânına sâhip olmadığı neticesine vardı.

“Bütün dünya, dinlerin Allah ile insanın sahip olduğu en yüksek meziyetler arasında yüksek bir işbirliği neticesi meydana geldiğini kabul eder. Saint-Germain-en-Laye’li bir Yahudi olan Salomon Reinach, dinlerin sadece vahşi tabulardan kalmış, muhtelif ideolojik maksatlarla kurulmuş bir yasaklar sisteminden meydana gelmiş olduğunu gösteriverdi.

“Birbirinden ayrı ve değişmez telâkkî edilen zamân ve mekân esaslarına dayanan muntazam, sağlam bir kâinatta rahat rahat yaşıyoruz zannedilirken; Ulm’de doğmuş bir Yahudi Einstein zaman ile mekânın aynı şey olduğunu, tam olarak ne zamanın ne de mekânın mevcut bulunduğunu, her şeyin daimî bir görelik üzerine kurulduğunu, modern ilmin iftihar ettiği eski fizik binasının yıkıldığını tesbît etti.

“İlmî rasyonalizm, düşünceyi ele aldığına ve realitenin anahtarını verdiğine emindi: Lublin’li bir Yahudi Meyerson geldi. Bu hayali de yok etti. Rasyonel kaideler hiç bir vakit realiteye tamamen intibak etmezler. ‘Muhakeme eden fikir’in zafer iddialarına meydan okuyan, âsî ve azaltılması imkânsız bir tortu vardır.

“Daha da devam edilebilir. Politikadan bahsetmiyorum. Diktatör Bismarck’ın rakîbi Yahudi Lasalle’dı. Yahudi Disraeli, Gladeston’a gâlip gelmişti. Kavur’un sağ kolu Yahudi Arton ve Clemenceau’nunki Yahudi Mandel, Lenin’in ise Yahudi Trotski idi.

“Dikkat ederseniz, ileriye ikinci derecede veya meçhul isimler sürmedim.

“Bugünün aydın Avrupası’nın büyük bir kısmı bahsettiğim bu isimlerin tesirinde, daha doğrusu büyüsü altındadır. Muhtelif milletler arasında doğmuş, muhtelif araştırmalara girişmiş olan hepsi Alman veya Fransız, İtalyan veya Polonyalı, şair veya matematikçi, filozof veya antropolojist, müşterek bir vasıf taşırlar, müşterek bir gâyeleri vardır. O da temiz görünenleri sarsmak ve hürmet edileni ayaklar altına almaktır.

“Asırlardan beri imbikten süzdüğümüz bu zehirlerin yıprandırıcı parçalayıcı tesirleri Grek, Lâtin ve Hristiyan âleminden Yahudilerin büyük intikamıdır. Grekler bizi gülünç bir hâle soktular, Romalılar parçalayıp dağıttılar, Hristiyanlar bize işkence edip yağma ettiler, fakat biz kuvvetle intikam alabilmek için, çok zayıf olduğumuzdan Eflatun’un Atinası, imparatorların ve papazların Roması’ndan doğan medeniyetin dayandığı temelleri çürütecek bir taarruza geçtik.

“Şimdi intikamımız tam kıvamındadır. Kapitalist olarak ekonomik hâdisenin her şey veya hemen hemen her şey olduğu bir zamanda piyasalara hâkimiz. Mütefekkir olarak, tefekkür piyasasına hâkimiz, mukaddes veya değil, eski itikatları peygamberlerin getirdikleri dinleri ve lâik imanları kemiriyoruz.

“Yahudi kendi nefsinde en korkunç iki ucu birleştiriyor; madde sâhasında despot, fikir sâhasında anarşisttir. Ekonomik cihetten hizmetçimiz, fikir cihetinden kurbanımızsınız. Bir tanrıya kurban etmekle suçlandırılan millet, düşünce ve duygu putlarını da kurban etmek istemiş, en kudretli, yegâne ayakta duran putun, Para’nın önünde sizleri diz çökmeğe mecbur etmiştir.

 

 

Önceki İçerikBağımsız Medya, Şeffaflık ve Ekonomi
Sonraki İçerikTıp Târihi Uzmanı Prof. Dr. AYTEN ALTINTAŞ ile Kahve Üzerine Sohbet 1
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.