Cekli, Caklı Seçim Bildirgeleri

91

Seçime katılan tüm partilerin liderleri, 24 Haziran’da yapılacak seçimi kazandıklarında neler yapacaklarını bir, bir sıralayarak seçim bildirgelerinde açıkladılar…

Pek çok konu başlığı altında açıklanan bu bildirgelerin hemen hemen hepsi aynı cümle yapısıyla bitiyor!

Cek, cak..!

Yıllardır seçim meydanlarında vaatlerini sıralayıp da tamamını yerine getirebilen kaç parti olmuştur?

Kaç lider vermiş olduğu sözlerin tamamını tutabilmiştir?

Bol keseden verilen sözler, günü gelmiş unutulmuştur!

Bugünlerde de aynı şeyleri yaşıyor, aynı sözleri işitiyoruz!

Kimileri toplumu rahatlatmak amacıyla türlü vaatlerini sıralarken,

Kimileri de iktidarda kalabilmek adına iktidar gücünü sonuna kadar kullanarak, bugün de aynı seçim kurallarıyla halkın karşısındadırlar.

Hele ki günümüz Türkiye’sinde cumhuriyet tarihinde en fazla iktidarda kalan AKP’nin yönetiminde ama olağanüstü hal koşullarında seçime gidilen ülkemizde, aynı partinin gelecek için türlü vaatlerde bulunmasını değerlendirirken,  15 yıldan fazla bir zamandır uygulamalarına, gerçekleştirdiklerine bakmak yeterli değil midir?

Ülkemizi yıllardır yöneten bu partinin seçim bildirgesindeki cekle cakla biten her vaadi, bunca yıldır neden yapmadınız sorusunu da beraberinde getirmektedir!

Diğer partilerin sıraladığı vaatler, sadece söz niteliğindedir…

Siyasi parti liderlerinin bizzat açıkladığı yüzlerce sayfalık cekli, caklı vaatler bildirgesinden hatırlarımızda kalanlar nedir?

Verilen vaatlerin kaç tanesi garantidir?

Kaç vaat, sokaklarda dolaşan milyonlarca işsizi işe yerleştirecek, milyonlarca öğrenciye sınavsız üniversiteye girme hakkı verecektir?

Ya ezilip, horlanan kadınlarımızın hakkını hukukunu korumak adına yıllardır verilen onca sözün ne kadarı, seçim sonrasında hemen yerine getirilecektir?

İşçinin, memurun, emeklinin geçim/yaşam standardını yükseltmek adına seçim bildirgelerinde yazan sayfalarca vaatlerden kaç tanesi hemen hayata geçecektir?

Yukarıda sıraladığım sorular, seçim bildirgeleri açıklandıktan sonra vatandaşın hala aklında takılı duran cevabını bir türlü bulamadıklarından sadece bir kaçıdır.

Ülkemizin ardında kalan yıllarda siyaset meydanında görev alanların pek çoğu ne yazık ki yeterince güven sağlayamamış, verilip de yerine getirilmeyen siyasi sözlere karşı toplumun pek çok kesiminde tereddütler yaşanmasına neden olmuştur…

Alçak fetö hainlerinin ülkemize yaşattıklarını, Suriye sınırımızda ve ötesinde yaşananları, terör belasıyla geçen onca yılı da unutmamak gerekir.

Önümüzde çok önemli bir seçim vardır!

Bu seçim sonrasında seçim bildirgelerinde sıralanan vaatlerden çok günün koşullarında ne varsa o yaşanacaktır!

Hiç kimse hiçbir siyasi partiden, siyasi liderden mucizevi bir uygulama beklememelidir!

Ülkemizin olanakları bellidir.

Önemli olan bu olanakların en iyi şekilde kullanılması, sonrasında da elde edilecek hasılanın adil bir biçimde paylaşılmasıdır.

Türkiye’yi önümüzdeki dönemde ekonomik yönden büyük bir sınav beklemektedir. İşte asıl olan seçimi kim kazanırsa kazansın, seçim bildirgesinde ekonomik yönden verilen sözlerini yerine getirebilmesidir.

Ekonomide sağlanacak başarı; ülkemize huzuru da, güveni de, toplumsal mutabakatı da beraberinde getirecektir.

Seçime kısa bir süre kala seçim meydanları, yazılı ve görsel basın seçim bildirgelerinde açıklananlardan çok, günü birlik siyasi gelişmelere odaklanmış; ülkemizin dış ilişkileri, ekonomik gelişmeleri seçim söylemlerinin gölgesinde kalmıştır!

Doların, Euro’nun zapt edilemeyen yükselişi, TL’nin önlenemeyen değer kaybı, giderek artan iç/dış borç stoku, iki haneli enflasyon, %20’lere dayanan işsizlik oranı, iş dünyasından yükselen feryatlar, umudunu yurt dışında arayan gençlerimizin varlığı;

Seçimleri Cumhur ittifakı da kazansa, Millet ittifakı da kazansa, ülkemizi seçim sonrasında nasıl bir tablonun beklediğinin en çarpıcı göstergeleridir…

Bu seçimi hangi ittifak, ya da her kim kazanırsa kazansın, halkımızın en çok arzu ettiği şey; güven içerisinde yaşanan, sorunların ötelenmediği bir ülke olmamız, toplumsal mutabakatın sağlanmasıdır.

İşte o zaman seçim bildirgelerinin bir anlamı olacak, siyaset meydanında görev alanlara da güven o nispette artacaktır.

 

 

Önceki İçerikGerçek Demokrasi
Sonraki İçerikKurân-ı Kerim’in Tercümesi (!?), Meal ve Tefsiri
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.