Milli şehidimiz Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’i ve Türk tarihinin bütün şehitlerini saygı ve rahmetle anarız. Onlara çok şey borçlu olduğumuzun şuurundayız. Kemal Bey, Ermenilere kötü muamele yapılmasını engelleyemediği iddialarıyla daha önce beraat etmiş olmasına rağmen, işgalci devletlerin baskısıyla tekrar yargılanmış ve 10 Nisan 1920 tarihinde Beyazıt’ta Ermeni militanlarının tezahüratı altında idam edilmiştir.
Ülkemizde şehitliğin ve gaziliğin ne kadar anlamlı ve kutsal olduğunun nihayet bazılarınca anlaşılmış olmasından da ayrı bir mutluluk duyuyoruz.
Türk Milleti Anadolu’da yaşayan neseb-i gayri sahih insanlar topluluğu, bir kalabalık veya bir sürü değildir. Bazılarının “bu millet, bu millet” diyerek Türk Milleti ifadesinden kaçınmalarını da üzüntüyle ve hayretle izliyoruz. Asil ve kahraman Türk Milleti şehit ve gazilerine devamlı sahip çıkmıştır. Onları unutmamıştır. Son yıllarda değerini daha iyi anladığımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün teklifiyle TBMM’de milli kahraman ilan edilen Boğazlıyan Kaymakamı milli şehit Kemal Bey şehitler kervanımızın bir önemli parçasıdır ve sembol isimlerinden birisidir.
Son Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları, Türk Milleti’nin bazı önemli özelliklerinin ortaya serilmesine yardımcı olmuştur. Sivil-asker dayanışması gerçekten göz yaşartıcı olmuştur. Türk Milleti’nin ne kadar asil, kahraman, fedakâr ve vefalı olduğunu bir defa daha görmüş olduk. Türk Milleti’nin mensubu olan ancak onu bir türlü tanıyamamış olanlara bu harekâtlar ders niteliğindedir. Türk Milleti’ne mensup bir harp malûlü gazi çocuğu olarak daima gurur ve şeref duymuşumdur.
Bizim sorunumuz Ermeni vatandaşlarımız ile değil; Ermeni terör örgütleri iledir. Her devletin yapması gerekeni Osmanlı da yapmış ve yerine getirmiştir. Silahlı ihanet çeteleriyle mücadele edilmiştir. Osmanlı’ya ihanet eden, Ruslarla işbirliğine giren, vatandaşlarımızı öldüren, düşmanla birlikte bizi arkadan vuran Ermeni terör örgütü mensupları Ermeni oldukları için değil; asi olup devlete meydan okudukları için öldürülmüşlerdir. Bu terör örgütleri bir dönem Rusların diğer bir dönem İngilizlerin taşeronluğunu yapmışlardır. Bugün Kürt olduklarını iddia eden ancak Kürtlere de düşman olan çoğu devşirilmiş yabancı militanlarla dolu PKK örgütü de dünün devamıdır ve Türk düşmanı ülkelerin kumandası altındadır.
Günümüzde değişik isimlerle ortaya çıkmış, daha doğrusu çıkarılmış ve kullanılan bu terör örgütleri, Batının uşağı olmaya, hilale karşı haçın malzemesi olmaya soyunmuşlardır.
Her Nisan ayında sözde Ermeni soykırımını önümüze sürenlerin belgeleyecek ciddi tarihi belgeleri de yoktur. Sözde Ermeni soykırımıyla ilgili bir mahkeme kararı da bulunmamaktadır. Ancak bazı Batılı ülkelerin meclisleri adeta mahkeme rolünü üstlenmişlerdir. Batılı emperyalist ülkeler, kendi soykırımlarını örtme gayretine girmişler, Osmanlı’yı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni sürekli suçlamaktadırlar.
Ermeni sorunu, Ermenilerin sorunu değil; onları dün Osmanlı’ya ve günümüzde de Cumhuriyet Türkiye’sine karşı kullananların sorunudur.
Bu konuda bizim de yanlış yapmadığımız söylenemez. Bazıları bu olaylar 1923’de Cumhuriyet’in ilanından öncedir ve bizi ilgilendirmez diyebilmişlerdir. Oysa tarih süreklilik arz eden bir bütündür. Zaman zaman günümüzde de Ermenistan’dan daha fazla ilişkilerimizi geliştirmek gayreti içine düştük. Bunda dış dayatmaların da önemli rolü olmuştur. Ancak ilkesiz, bilgisiz ve bulunduğu makamı hak etmeyen bazı hayalperestler son yıllarda “taziye” ve “özür” ifade eden beyanlarda bulunmuşlardır. Bunlar utanç belgeleridir. Hatta Osmanlı’yı tehcir (yer değiştirme) yaptı diye suçlayan bazı siyasileri de üzüntü ve hayretle izlemişizdir. Geçmişi iyi bilmeden siyasete soyunmak sürekli sırıtmıştır. Haklı olanlar, en az haksızlar ve bazı Ermeniler gibi yeni bir tarih yazma peşinde olanlar kadar ilkeli, cesur olabilmeli ve dik durabilmelidirler. Tarihi gerçekler ve milli çıkarlar karşısında tarafsız kalınamaz.
Türk tarihinde utanılacak bir sayfa yoktur. Türk tarihi ile yüzleşilmeli diye ortaya dökülen Batının uşakları ve işbirlikçileri biraz insanî boyuttan konuya bakarak tarih boyu Türk’e yapılan soykırımlarla ilgilenebilmelidirler.