Yazmak Farz.Bir Naim Süleymanoğlu Vardı!

88

Hepimizin hayatında olduğu gibi benimde hayatımda minnet duyduğum insanlar vardır. Sakın yanlış anlamayın, bu minnet kişisel bir minnet değildir. Sadece insan olmaktan, bir millete mensup olmaktan yada aynı vatanın çocuğu olmaktan kaynaklanan minnetlerdir bunlar!

İşte ben, Naim Süleymanoğlu’na bu sebeplerden dolayı minnet içinde olan bir insanım… O, 1984’ten sonra Bulgaristan Türklerinin yaşadığı sıkıntılı günlerde cesur bir kaçış hikâyesi ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin şefkatli ellerine sığınmış ve Bulgaristan’daki soydaşlarının hürriyet mücadelesine kapı aralamıştı.

Hatırlayın, 1984-1989 yılları arasında Bulgaristan Türklerinin zorla isimleri ve dinleri değiştirilmek isteniliyor ve sayısız insan hakları ihlalleri yapılıyordu. Sözde medeni dünya olan Avrupa, ABD, İsrail, Rusya, Çin gibi ülkeler her zaman olduğu gibi üç maymunu oynuyor yani bunları duymuyor, görmüyor ve konuşmuyordu.

Bu ortamda, Naim Süleymanoğlu benzerleri gibi Bulgaristan Türklerinin insani mücadelesini bütün dünyaya bir kez daha duyuruyordu. Ben o tarihlerde genç bir adamdım… Onun Türkiye’ye gelişini, vatan toprağını büyük bir imanla secde edercesine öpüşünü ve “Ben bir Türk’üm” deyişini ağlayarak izliyordum… Erkeklerde ağlar arkadaşlar!

Naim bununla kalmadı. Yaptığı halter sporu ile Türkiye’nin ve dünyanın neresinde Türk Milletine mensup biri varsa onun göğsünü dünya ve olimpiyat şampiyonlukları ile kabartmaya devam etti. Adeta bizi tekrar tekrar havaya kaldırıyor ve dünya üzerinde hepimizin Türklük gurur ve şuurunu okşatıyordu. Millet olmamıza değer üstüne değer katıyordu. O, artık herkesin kabul ettiği gibi dünyanın “Cep Herkülü” idi.

Bana göre Naim, tarihimize adını yazdırmış “Büyük Türk”lerden biridir. Rodos’ta ki, Murat Reis Türbesinin türbedarı rahmetli Şaban Amcanın deyimi ile “Gerçek Türk”lerdendir. Bir yanlışı ve kötülüğü varsa kendisinedir. Türk Milletine ve içinden çıkıp yetiştiği Bulgaristan Türklerine hep iyiliği olmuştur.

Ancak siyasi partisi, fikirdaşları ve hemşerileri ona vefasızlık yapmıştır. Ben kendisi ile ilk defa siyaset sebebi ile İstanbul Kıraç’ta belediye başkanlığı adaylığı ile 2007’de aynı bölgede birlikte milletvekili adaylığımız döneminde yakın oldum. Saygısını, alçak gönüllüğünü ve mütevazılığini unutamam. Hemşerileri oy verseydi Kıraç’ta belediye başkanı yada milletvekili olmuş ve hizmetlerine siyaseten de devam etmiş olacaktı. Ayrıca partisinin de, ona haksızlık ettiğini çok net ifade etmeliyim.

Bir hatırayı da sizlerle paylaşmak isterim. Aynı listede milletvekili adayı olunca birlikte programlara katıldık. Onun köyünden göç edenlerin pikniklerine gittik. Naim ayrılınca ben orada kaldım. Arkasında köylülerinin ondan şikayet ettiklerini görünce hepsine “Ayıp ediyoruz, o bizleri kaç defa havaya kaldırıp mutlu etti bizde bir kez onu havaya kaldırıp TBMM’ye gönderelim” dedim ama ikna edemedim. Şimdi onu omuzlarımızda kaldırıp ebediyete uğurluyoruz. Dedim ya keşke sağlığında bunu yapabilseydik.

Şimdi arkasından ona sağlığında gereken vefayı göstermeyenlerin ağıt yaktığını göreceğiz ama onun bunlara hiç ihtiyacı yok. O zaten sağlığında da, Türk Milletinin temiz vicdanında gereken yeri edinmişti. Onun için bizim onun hakkında şu veya bu laf etmemize hiç ihtiyacı yok.

Ben de, Türk Milletinin bu değerli evladının arkasından yazmak ve az da olsa minnet, şükran, soydaşlık ne derseniz deyin ona bir Türk ve de anası Bulgaristan Türkü olan biri olarak borçlarımın birazını böylece ödemek istedim. Allah rahmetini esirgemesin, mekânı cennet olsun, biz ondan razıyız, dua ederim ki Allah’ta ondan razı olsun… Büyük Türk Milletinin başı sağ olsun.