“ÇAĞLAYANGİL’İN ANILARI” usta gazeteci Tanju Cılızoğlu‘nun Güneş Gazetesi için İhsan Sabri Çağlayangil ile yaptığı ve bu gazetede 1990’da yayımlanan röportajın kitaplaştırılmış hali.
İhsan Sabri Çağlayangil bereketli ömründe “3 padişah, 5 Cumhurbaşkanı görmüştü.” Türkiye Cumhuriyetinin Atatürk döneminden, Süleyman Demirel’li yılların sonuna kadar şahidi olmuş önemli bir devlet ve siyaset adamı idi.
Yıllarca Emniyet Müdürü (Dersim İsyanında Emniyet Müdürü), çeşitli illerde onbeş yıl Vali, senatör, on yıl Dışişleri Bakanı ve 6 ay Cumhurbaşkanı Vekili olarak görev yapmış. Atatürk’le, Celal Bayar’la, Adnan Menderes’le, İsmet Paşa’yla, Süleyman Demirel’le, Turgut Özal’la ve Kenan Evren’le dönemin Türkiye siyasetini aydınlatan önemli hatıraları var. Özellikle de Süleyman Demirel ile uzun yol arkadaşlığı esnasında tarihimize bıraktığı izler var.
Önsözünü merhum Süleyman Demirel’in yazdığı kitap Türk siyasi tarihi için çok önemli bir belge. Kitap’ta Demirel’in ifadesiyle “merhum Çağlayangil’in hazinesinden, hikmet dolu, zerafet, mizah ve incelik dolu anılar aktarılmış.”
Bu önemli eseri ülkemize kazandıran, çok akıcı bir üslupla okuyucuya sunan Tanju Cılızoğlu‘na teşekkür borçluyuz.
Şimdi bu kitaptan bir anı okuyalım.
***
Dışişleri Bakanı Çağlayangil Pakistan’ın Başbakanı (1973-1977) Zülfikar Ali Butto ile bir odadadır. Gerisini Çağlayangil’den dinleyelim:
“Konuşmalara geçmeden önce odada Ziya-ül Hak da vardı. Ziya-ül Hak o zaman Genelkurmay Başkanıydı.
Butto, biraz da nezaket kuralları dışında kendisine, “Siz çekilebilirsiniz” dedi. Benim durumdan rahatsız olduğumu anlayınca bana döndü:
‘Ziya-ül Hak’ın önünde iki kıdemli orgeneral vardı. Kendisini Genelkurmay Başkanı yapmak için onları emekliye ayırdım.’
Ben de kendisine cevaben; ‘İyi yapmamışsınız. Askerler hassas olur. Keşke Ziya-ül Hak’ı ikinci başkan yapsaydınız, iyi ederdiniz’ dedim.
Butto şu ilginç yanıtı verdi: ‘Reformlar yapmayı tasarlıyorum. Orduyu yanımda görmek istedim. Bu adam bana çok sadıktır.’
Butto’nun, ‘bana çok sadıktır’ dediği Genelkurmay Başkanı sonradan darbe yaptı. Butto’yu tutukladı ve cinayetle suçlayarak mahkemeye verdi. Mahkeme kararıyla Butto idam edildi.”
***
Kenan Evren’i Atayan Demirel
“Tarih tekerrürden ibarettir” derler. Bu olaya şahit olan ve hatta Çağlayangil vasıtasıyla Ziya-ül Hak’a “Butto’yu biz Türkiye’de misafir edelim” mesajını gönderen Demirel de benzeri bir hata yaptı.
Yılmaz Özdil‘in kendine has üslubuyla bakın ne oldu:
“Demirel başbakanken, kara kuvvetleri komutanını zart diye görevden aldı, üçüncü ordu komutanını kara kuvvetleri komutanı yapmaya kalktı, hiyerarşi allak bullak oldu, kriz çıktı, birinci ikinci üçüncü ordu komutanları emekliye sevk edildi, yüksek askeri şura’da adı bile geçmeyen, emekli olmasına kesin gözüyle bakılan Ege Ordu komutanı Evren “tarihi sürpriz”le kara kuvvetleri komutanı yapıldı, hiç hesapta yoktu, Demirel’in şapkasından çıktı, genelkurmay başkanı oldu.”
Bu Genelkurmay Başkanı da 1980 darbesini yaptı. Demirel’e ve diğer parti liderlerine siyaseti yasakladı. Bereket astırmadı.
***
Darbeci Akın Öztürk’ü Kim Atadı?
“15 Temmuz Darbe Girişimi’nin öncülerinden olduğu” gerekçesiyle yargılanan Orgeneral Akın Öztürk‘ün atanmasında da böyle bir hataya düşüldüğü görülüyor.
Hatırlanacağı üzere, Akın Öztürk Balyoz operasyonu sonrasında birçok komutanın tutuklanmasının ardından 2013’de Orgeneral rütbesine terfi ettirildi. İki yıl Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptı. Kuvvet Komutanı olmadığı halde 2015 yılında Yüksek Askerî Şura üyeliğine atandı.
Tabii ki, bu atamalar darbenin muhatabı Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi ve iradesi ile yapıldı.
***
Atamalarda Kurallar ve Teamüller
Ağustos başında TSK’da üç kuvvet komutanı birden değişti. Tarihinde ilk olarak, kendisinden kıdemli ve yüksek rütbede komutanlar bulunmasına rağmen, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na koramiral atandı. Kıdemli kuvvet komutanı adayı istifa etti. Daha alt kademelerde de, kıdem ve teamüllere uymasa da, çok sayıda düşük rütbelinin üst olarak atandığı haberlere yansıdı.
TSK’da 15 Temmuz 2016 sonrası -zorunlu olarak- çok önemli bir değişim yaşandı. Darbeye karıştığı veya FETÖ üyesi olduğu için Türk Silahlı Kuvvetlerinden 150’si general, amiral ve 4 bin 287’si subay olmak üzere 7 bin 655 personel ihraç edildi.
Malum daha önce de “Balyoz” davasıyla çok sayıda üst rütbeli subay tasfiye edilmişti. Böyle iki büyük darbenin bazı zaruretlere yol açmış olabileceğini kabul edebiliriz.
Atanan ve istifa eden komutanların liyakat ve güvenilirlikleri hakkında bir bilgim yok. Dilerim ülkemiz için en doğru kararlar verilmiş olsun.
Fakat ben sadece TSK’da değil, bütün atamalarda önceden belirlenmiş objektif kuralların ve yerleşmiş teamüllerin işletilmesinin daha doğru olacağı kanaatindeyim. Tabii ki, çok az sayıda zaruri istisnalar olabilir.
***
Kutlama
Okurlarımın 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Kurban Bayramlarını kutluyorum. Milletçe birlik ve beraberlik içinde bayram gibi bayramlar yaşamamızı diliyorum…