Perde Arkasında Biri Öne Çıkardı Peygamberi

110

Biri; bu sanatlı, hikmetli / gayeli masnuatıyla / sanatlı yarattığı mahlûkatıyla; kendi hüner / bilgi, maharet ve marifetlerini; kısaca sanatkârlığının mükemmel ve tam oluşunu teşhir etmek / göstermek ve sergilemek istiyor.

Biri; bu süslü, ziynetli nihayetsiz / sayısız mahlûklarıyla / halk ettiği, yarattığı canlı cansız varlıklarla; kendini tanıttırmak ve sevdirmek istiyor.

Biri; bu lezzetli, bu kıymetli hesapsız nimetleriyle, kendine teşekkür ve hamd ettirmek istiyor.

Biri; bu şefkatli / karşılıksız merhametli ve himayetli / korumalı ve esirgemeli umumî / genel terbiye ve iaşe / besleme ve yaşatması sebebiyle, kendisine minnettarane / minnet duyarak, müteşekkirane / teşekkür ederek ve perestişkârâne / taparcasına, aşırı bir sevgi ile bizi kendisine ibadet ve kulluk ettirmek istiyor.

Biri; ağızların en ince zevklerini, iştihaların / isteklerin her nev’ini / her tür ve çeşidini tatmin edecek / doyuracak bir surette ihzar edilen / hazırlanan Rabbanî / Rabbe ait it’amlar / taam vermeler ve kullarına sunduğu ziyafetlerle; Rububiyetine / Rablığına karşı şükür ve hamd içinde olmalarını istiyor.

Biri; mevsimlerin peşpeşe gelerek tebdîli / değiştirilmesi, gece-gündüzün tahvîli / bir hâlden başka bir hâle geçirilmesi ve birbirini tâkip etmesi gibi, azametli / büyük ve haşmetli / ihtişamlı bir şekilde bunlar üzerinde tasarrufat / iş ve icraatları sebebiyle; bilinmek, bulunmak, sevilmek ve bizlerin kendisine karşı istediği gibi bir kul olmamızı istiyor.

Biri; hikmetli / amaçlı gaye ve faaliyetleri, hallâkıyeti / yaratıcılığı ile kendi ulûhiyetini / ilahlığını izhar ederek / açığa vurarak; kuldan o uluhiyetine karşı kendisine iman, kendisine teslim olmasını, inkıyat / boyun eğiş ile kendisine itaat etmesini istiyor.

Biri; her zaman iyiliği ve iyileri himayede / koruma ve esirgemede bulunuyor. Fenalığı, fenaları / kötüleri izale yani yok ediyor. Semavî / göksel tokatlarla zâlimleri, yalancıları imha ederek ortadan kaldırıyor.

İşte bütün bunlar gösteriyor ki, hakkaniyet ve adaletini göstermek isteyen, zâhirî perdeler arkasında biri var. Yani Yüce Allah.

Öyleyse, elbette ve elbette, o gaybî / gözle görünmeyen Zât’a; yanında en sevgili mahlûku, en doğru abdi / kulu olarak; O’nun mezkûr / zikredilen, anılan maksatlarına tam hizmet edecek biri gerek.

Öyleyse, elbette ve elbette, kâinat ve evrenin hilkatini / yaratılış tılsımını / gizli sırrını ve muammasını / güç işini hâl ve keşfedip açacak biri gerek.

Öyleyse elbette ve elbette ve daima o Hâlık / o Yaratıcının namı ve adına hareket edecek, O’ndan istimdad edip / yardım isteyecek biri gerek.

Öyleyse, elbette ve elbette Allah tarafından imdadına / yardımına koşulacak. Allah’ın tevfikine / başarı vermesine mazhar ve nail olup erişecek biri gerek. İşte o Zât, Muhammed-i Kureyşî / Arapların Kureyş kabilesine bağlı ve mensup olan Hz. Muhammed Mustafa’dan başkası değildir.

Çünkü, bu zat yani Hz. Muhammed; Âdemoğullarının şeref kaynağıdır.

Çünkü, bu zat yani Hz. Muhammed; bu âlemin iftihar / fahr ve övünç kaynağıdır.

Çünkü, o “Fahr-i Âlem” / Âlemin kendisiyle övündüğü peygamberdir.

Çünkü, o “Şeref-i Benî Âlem” / İnsanlığın şerefi, insanoğlunun şeref menbaı ve kaynağıdır.

Çünkü O’nun elinde Rahman olan Allah’ın fermanı / buyruğu ve emri olan; beyanı acze düşürücü Kur’an-ı Mucizü’l-Beyan var.

Çünkü O’nun manevî saltanatının haşmet ve ihtişamı; arzın nısfını / yeryüzünün yarısını tutmuş ve etkisi altına almıştır.

Çünkü O’nun şahsî / özel kemâlât / olgunluk ve mükemmelliği gösteriyor ki, bu âlemde en mühim zat ancak O’dur. Çünkü O’nun yüksek haslet / iyi ve güzel özellikleri gösteriyor ki, bu âlemde en önemli zat O’dur. Hâlık ve Yaratanımız hakkında en gerçek ve en mühim söz O’nundur.

 

Önceki İçerikMeşk Meclisinde Biri Var
Sonraki İçerikNasıl Bir Cihat
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.