Yenileceksiniz!

107

Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu “Türkiye Cumhuriyeti” üzerinde fırtınalar kopmaya devam ediyor. Tartışmalar 94 yıldır sürüyor.

 

Milli Bayramlar artık ite kaka kutlanır oldu. Bir bakıyorsunuz meczup kılığındaki (ama asla meczup değil!) adamlar televizyonlarda olmadık laflar ediyor, neşriyatla sövüyor ve heykellere saldırılar oluyor.

 

Bunun bir tek nedeni var. O da, Atatürk’ün devletin adını “Türkiye” koyarak, Türklerin hükümranlığını sağlamış olmasıdır.

 

Vay sen misin, bunu yapan? Ne kadar etnik özürlü veya mikro ırkçı varsa, devletimiz ve milletimiz içerden dışarıdan onların saldırısı altında.

 

Bu saldırı, inanılmaz boyutta ve anlayamayacağımız çeşitliliktedir.

 

Bunların bir kez daha hatırlatmamızın nedeni, bir kaç gün önce idrak ettiğimiz “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” ve bu vesile ile Danimarka-İsveç’e davet edilerek “Türk Dünyasına Hizmet Ödülü”ne layık görülmemizdir. Hoş gerçi ben henüz böyle bir ödülü hak etmek için bir şey yapmadım ama layık görülünce kalkıp gitmek farz oldu…

 

Bu ödülü yaklaşık iki bin kişinin önünde aldım ve bu ödülü oraya gelen insanlarla paylaştığımı söyledim. Çünkü onlar Türk coğrafyasının dört bir yanından İsveç’e gelmişler ve binbir sıkıntıya rağmen Türklüklerini günümüze kadar yaşatıp durmuşlardı. Yani aslında kısaca söylemek gerekiyorsa onlar bu ödülü benden fazlası ile hak ediyorlardı.

 

Türkiye’de veya dünyanın her hangi bir yerinde en zor işlerden birinin; Türk olmak ve Türk kalabilmek olduğunu yıllardır söylüyorum. Bunu 19 Mayıs vesilesi ile yaptığım son Danimarka-İsveç seyahatinde bir kez daha gördüm.

 

Buralarda İsveç Türk Kadınlar Federasyonu, Anadolu Derneği, İsveç ADD, Türk Kültür Festivalini düzenleyen kardeşlerimi görünce içeriden ve dışarıdan yapılan onca saldırıya rağmen Türk Milletinin niçin yıkılamadığını daha iyi anlıyorsunuz.

 

Siz de hiç İstanbul’u görmemiş ve Suriye’de Şam çevresindeki bir Türkmen köyünden İsveç’in Malmö’süne gelmiş 13 yaşındaki Türk çocuğu Uday’ın, İstanbul Türkçesi ile konuşmasını görseydiniz ya da bir avuç Irak Türkmeninin Türkmeneli için çırpışına şahit olsaydınız. Yıllar geçsede Dağlık Karabağ’ın işgalinin acısını gözyaşlarında yaşatan Azerbaycan’lı Türk kadınlarını teskin etseydiniz, asla pes etmeyen ve yenilemeyecek bir milletin ferdi olduğumuzu da, çok iyi idrak ederdiniz.

 

Dediğim gibi esas bu insanlar, Türklüğe hizmet ödülünü hak ediyorlar!

 

Öyle ise dostu sevindirecek ve düşmanlar ile onların yerli işbirlikçilerini üzecek bir haber vereyim; Türklüğü yenemeyeceksiniz ve onun büyük önderi Atatürk’ü hafızalardan ve hatıralardan silemeyeceksiniz. Elbet devran dönecek, Türk Milleti kendisine sıkıntı yaşatanlarla hesaplaşacaktır.

 

Bugün Danimarka’yı ve İsveç’i bir Turan ülkesi haline getiren Danimarka Türklerini – İsveç Türklerini saygıyla selamlıyor, Dünya Türklüğünü birbiri ile tanışmaya ve kaynaşmaya davet ediyorum…