43. Aydınlar Ocakları Şura Toplantısından Yansımalar

94

Her yıl yapılmakta olan Aydınlar Ocakları “Şura“sının, 43. sü bu dönem de İstanbul Kartal-Maltepe Aydınlar Ocaklarının organizasyonu ile Maltepe Üniversitesinin Marma Oteli Kongre Salonunda gerçekleşti. Güzel bir ev sahipliği ile yurdumuzun dört bir yanından gelen misafirlerini ağırlayan Maltepe ocak yönetimine teşekkür ediyorum.

Her şey güzel olmasına güzeldi de ah birde yurdun dört bir yanından gelen, hatta Kosova ve Azerbaycan dan da katılan bilim ve ilim adamlarımızın, aydınlarımızın sunumlarında, aktardıkları konular hiçte içimizi ısıtacak, yarınlara ümitlerle bakacağımız konular değildi. Onları dinledikçe Türkiye’nin ve Türk dünyasının nasıl bir girdabın içine hızla sürüklendiğini düşünmeden yapamıyor insan.

Prof. Dr. Necmi Kurt’un (Kartal-Maltepe Aydınlar Ocağı Başkanı) açış konuşmasından sonra Kürsüye gelen Genel Başkan Prof. Dr. Mustafa Erkal, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor şartlardan bahsederek, “Yeni Türkiye’nin” gündemini oluşturan konuların Grahm Fuller’in kitabından alındığını aktararak çarpıcı bir şekilde konuşmasını sürdürdü. Basın toplantılarında Yunanlılar tarafından işgal edilen Ege adalarımızın akıbeti konusunda basın mensupları tarafından soru sorulmasının dahi yasaklandığını belirterek, milli davalarımızın oldu-bittilere getirildiğinin özellikle altını çizdi.

3. Konuşmacı olarak kürsüye gelen Kosova Aydınlar Ocağı Başkanı Ferhat Derviş: “Kosova’da Türkler ve Türkiye aleyhinde öyle çirkin, menfi propagandalar yapılıyor ki; eğer sizleri tanımasaydım inanın Türklerden ben bile nefret ederdim” diye sözlerini sürdürerek: “Ama şu bir gerçek ki, Türkiye’nin ayakta kalması, Türk dünyasının ayakta kalması demek” diyerek Türkiye’nin dış Türkler için ne kadar önemli olduğunun altını çizerek gene de bütün ümitlerinin Türkiye’ye bağlı olduğunu belirtti.

Türkiye’den Kosova’ya giden askeri ve siyasilerden de oldukça şikâyetçi olan Ferhat Derviş: “Atatürk’ü anma gecesinde oradaki Türk Birliğinin Komutanı’nı gecemize çağırıyoruz gelmiyor, Başbakan Prizren’e geldiğinde: “Arnavutlar kültürel baskı yapıyor, Arnavutlaştırma politikalarına zorluyorlar bize sahip çıkın” dediğimizde: “Eee ne var bunda burada yaşıyorsunuz sizde Arnavutlaşın cevabını alıyoruz”.

Azerbaycan’dan Katılan Bakü Aydınlar Ocağı Başkanı Vakar Kadirov: Boynundaki kırmızı-Beyaz fular’ı göstererek: “İşte bu fularda kırmızı ve beyaz renkler nasıl birbirine sarılmışsa Türk dünyası da birbirine böyle kenetlenmeli” diyerek bir olmanın ne kadar önemli olduğundan bahsediyor.

Koskoca bir ömrü Türk dünyası ve Türkçülük için harcayan Sevgi Kafalı, Türkiye’nin üzerinde dolaşan karabulutlara kendisini dinleyenlerin dikkatini çekerek tam bir Anadolu Türk anası vakarı ile ilerde olası tehlikelere karşı uyarmayı da ihmal etmiyor.

Gene Kurtuluş savaşı kahramanlarımızdan Kâzım Karabekir Paşamızın kızı Timsal Karabekir, her şura’da olduğu gibi merhum babalarından dinlediklerini bizlere anlatırken gene heyecanlanıyor tarihin karanlık sayfalarını bizlerin gözleri önüne seriyordu. Atatürk’ün Osmanlı toprakları üzerinde İngiliz pasaport’u almadan Samsun’a çıkamayacağını bilerek İngiliz pasaportu çıkarması, bu gün bizim içimizi ne kadar acıtıyorsa aynı acının kat kat fazlasını Atatürk’ünde yaşamış olduğu gözlerimizin önüne geliyor.

Eski Milli Savunma Bakanlığı Genel sekreteri Kurmay Albay Ümit Yalım, gene dinleyenlerin dikkatini Yunanistan tarafından işgal edilmiş Ege adalarına çekerek, 14 yıldır Türkiye’yi idare eden AKP Hükümetlerinin ne yapmak istediğini bir türlü anlayamadığını belirtti. 12 senede 17 ada ve bir kayalığımızın işgal edildiğini vurgulayan yalım, “Türkiye’nin dikkatleri başka taraflara çekilerek adeta Ege adaları Yunanistan’a peşkeş çekiliyor ve Türkiye resmen bölünüyor” dedi.

Bir ülkenin ancak iki şekilde bölünebileceğine dikkat çekerek sözlerini sürdüren Ümit Yalım: “Birincisi Yugoslavya örneğinde olduğu gibi ülkenin ordusu yenilir yenen taraf, o ülkenin topraklarının bir kısmını işgal eder, ikinci tür bölünme ise ülke işgal edilmeden ordunun rızasıyla olur ki bu da Çekoslovakya örneğinde olduğu gibidir”. Gördüğümüz kadarıyla ne askeri yetkililerden ne de Hükümetten bu konu üzerinde tek ses çıkmıyor.

Yukarıda anlattıklarım 43. Şura’dan aklımda kalanların sadece bir kısmı. Sizlerinde gördüğü gibi Türkiye iç ve dış olaylarda büyük bir kıskaç altında. Her gün güney doğudan 5-6 şehit gelirken, işsizlik %14-15 lere tırmanmışken dolar almış başını gidiyorken ülkenin tek eksiği sanki anayasa değişikliği ve başkanlık sistemiymiş gibi yatıyoruz kalkıyoruz bunlarla vakit öldürüyoruz. İktidar ve muhalefet’in başına bir an evvel basiretli yöneticilerin gelmesi dileklerimle.

Sağlıcakla kalın.