Türk Gençliği Farkında mı?

126

Bir 19 Mayıs daha geldi dayandı! Nedir bu 19 Mayıs? Neden bu kadar üzerinde fırtınalar kopartılıyor? Niçin gölgelenmeye, kaldırılmaya ve unutturulmaya çalışılıyor?

Bu soruların cevapları, Türkler ve kendini Türk olarak hissedenler açısından çok önemlidir.

Ancak hemen ortalıkta “Türk mü kaldı?” diyebilirsiniz! Eğer ortalıkta Türk yoksa dolayısıyla Türk gençliği de yok demektir. Zaten arzu edilen de Türkiye topraklarında, Türk bırakmamaktır.

Bunu yani Türk’ü toplu öldürmeyi veya savaşla yok etmeyi başaramayacaklarına göre başta eğitim, kültür ve diğer sosyolojik ve psikolojik unsurları devreye sokarak işi halletmeye çalışıyorlar.

Yaklaşık 100 yıl önce de bunu denediler. Yerli işbirlikçileri ile Osmanlı – Türk devletinin yıllarca bir kurt misali içini kemirdiler ve nihayetinde ihanet dolu anlaşmaları öne sürerek, gelip ülkemizi orduları ile işgal ettiler.

Ancak bunu içine sindiremeyen ve en büyük zenginliklerini, Türk olmak olarak gören başta Atatürk olmak üzere diğer insanlarda vardı.

Bunlar bir özgürlük ve bağımsızlık meşalesi yaktılar. Bu ışık sadece Türkiye’deki insanları değil dünyanın dört bir köşesinde, esaretten ve sömürüden inleyen mazlum ve mağdur tüm milletleri aydınlattı.

19 Mayıs, bu meşalenin tutuşturulduğu gündür. Küresel emperyalist sömürü, şimdi bunu yerli işbirlikçileri eli ile unutturmak istiyor. Unuttursunlar ki; yaratmaya çalıştıkları milliyetsiz topluluğu kolayca ezebilsinler!

Bende, halen bu topraklarda Türklerin ve kendini Türk hissedenlerin yaşadığını bildiğim için “Türk Gençliği Farkında mı?” diye soruyorum.

Nasıl Kut’ül Amare Zaferi, 1952 yılından sonra İngilizlerin isteği üzerine bayram olarak kutlanmaktan vazgeçilmiş ve unutturulmaya çalışılmış ise aynı metod 19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos ve nihayetinde 29 Ekim için denenmeye çalışılıyor!

Buna muhalif siyasetin ve stk’ların gereği kadar tepki verdiği ve önlemeye çalıştıkları söylenemez. Öyle ise bu iş, kendini Türk olarak gören ve hissedenler ile bilhassa Türk Gençliğine bir vazife olarak düşmektedir. Yani halk ve gençlik, 19 Mayıs ve diğer milli bayramları, kimseden bir yardım ve izin beklemeden kendiliğinden sahip çıkarak kutlayacaktır.

“Ey Türk Gençliği,

Birinci vazifen, Türk İstikbalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.”sözü ile Atatürk, 19 Mayıs’ı ve ruhunu unutturmak isteyecek olanlara karşı, Türk Gençliğinin ne yapması gerektiğini belirtmektedir.

Türk Gençliği şüphesiz ki, bir kuşatma altındadır. Aklı ve ruhu dumura uğratılmak istenmektedir. Eğitim sistemi, medya, sanal ortam, kültür ve edebiyat ve de siyaset hep Türk Gençliğinin aleyhine çalışmaktadır.

Bunlar Türk Gençliğini yıldırmayacak ve her daim atalarından gelen ruhundaki asalet ile zorlukları aşmak için çalışacaktır.

Nasıl ki, büyük kumandan Mustafa Kemal Atatürk “Geldikleri gibi giderler” demiş ise bugünlerde gelip geçecek, bunlarda geldikleri gibi gideceklerdir.

Ancak Türk Gençliğinin yapması gereken en önemli şey; 19 Mayıs’ı ve onu tahakkuk ettiren sebebleri ve ruhu; öğrenmek ve kavramak, aynı zamanda da kimseden medet ummadan bunu nesilden nesile aktarmaktır.

Türk Gençliğinin 19 Mayıs Bayramını kutluyorum. İnsanca yaşamak demek olan özgürlük ve bağımsızlık meşalesini yakan, Atatürk ve mücadele arkadaşlarına Allah’tan rahmet diliyorum.

Onların emanetinin, gözü kara yılmaz bekçileriolduğumuz, cümle alem tarafından bilinsin ve unutulmasın diyorum!

Türk Gençliği bunların farkında ise, merak etmeyin kıyamete kadar buradayız!..