Bir Muhammedî Âşık / Hz. Mevlânâ:

105

Benim Peygamberimin yolu aşk yoludur. Ben aşk çocuğuyum ve benim anam aşktır.’

Hz. Mevlânâ

Bu beyit, bir muhabbet velisi Hz. Mevlânâ’nın aşk hakkındaki en önemli sözlerinden biridir.  Ömer Tuğrul İnançer bu kitabında; Allah Resûlü’nün yolunun toprağı olmakla en büyük şeref sâhibi olduğunu anlatan Hz. Mevlânâ Muhammed Celâleddîn-i Rûmî ile Hz. Peygamber arasındaki irtibatı öne çıkarıyor.

Allahu Teâlâ ‘Müminler Allah’ı şiddetle severler‘ buyuruyor. Şiddetle sevmenin adına ‘aşk’ derler. ‘Eşeddü hubben lillah.’ İşte Kur’ân-ı Kerîm’deki aşkın târifi. Hz. Peygamber ise ‘Sevdiğinin adı geçip de depreşmeyen mürüvvetsizdir.‘ Buyuruyor. Tasavvuftaki unsurlardan biri olan aşkta, sembol şahsiyet Hz. Mevlânâ’dır. Bütün tasavvuf ekollerince ‘Âşıkların Sultânı’ olarak kabul edilir. Ötekiler peki? Onlar da öyledir ama sembol O’dur. Ve Hz. Mevlânâ’nın aşkı, Resûlullah Efendimizin aşkından asla farklı bir şey değildir…

Tuğrul İnançer kendine has, açık ve dikkat çekici üslubuyla ‘Hazreti Mevlânâ: Bir Muhammedî Âşık’ isimli 208 sayfalık eserinde Mevlevîlik, Hz. Mevlânâ ve Hz. Peygamber hakkındaki sorular yelpazesine muhabbet vurgusuyla sıra dışı cevaplar veriyor.

Hz. Mevlânâ’nın Şems-i Tebrizî’den önceki mürşidleri kimlerdi?

Hz. Şems’i anahtar yapan özellik nedir?

Hz. Mevlânâ’nın ilkeleri nelerdir?

Hz. Mevlânâ hakkında faaliyette bulunmak için onu sevmiş olmak yetmez mi? Bunun için Mevlevî olmak, icâzet almak mı gerekir?

Mevlevî olmak için nasıl bir yol izlenmeli?

‘Bir ayağım merkezde, bir ayağım yetmiş iki millette’ sözünün anlamı nedir?

Nefs nedir, seyr u sülûk ve mârifet ne anlama gelir?

İbn Arabî ile Hz. Mevlânâ karşılaştırılabilir mi?

Kitapta bu soruların cevabını da bulmak mümkün.

Ayrıca; Hz. Muhammed’in Hayat-ı Seniyyesi, Mevlevî âyini hakkında bilgiler veriliyor.

Kendisini; ‘Bende-i Bendegân-ı Hz. Mevlânâ Ömer Tuğrul İnançer pür hatâ’ olarak tanıtan üstadın, okunmaya değer eserlerinden biri. İlk baskısı 2006 yılında yapılan kitabın ikinci baskısı 2012 yılında kültür hayatımıza kazandırıldı.

SUFİ KİTAP:

Cağaloğlu Alemdar Mahallesi, Alayköşkü Caddesi Nu: 5 Fatih İstanbul. Telefon: 0.212-511 24 24

Belgegeçer: 0.212-512-40 00  www.sufikitap.com.tr e-posta: sufi@sufi.com.tr

 

 

 

 

ÖMER TUĞRUL İNANÇER:

Hukukçu, Türk tasavvuf düşünürü ve müzisyeni, radyo ve TV programı yapımcısı Ömer Tuğrul İnançer, 1946 yılında Bursa’da doğdu.

 

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olarak, çeşitli kuruluşlarda hukuk müşâvirliği yaptı. Tahsil hayatı süresince özel olarak müzik dersleri aldı.  1991 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Târihî Türk Müziği Topluluğu’nda sanatkâr-müdür olarak çalışmaya başladı. 2011 Haziranında yaş haddinden emekli oldu. Ayrıca TRT için yapmış olduğu dinî sohbet programları vardır. Çeşitli radyo ve televizyon programlarında misâfir sanatkâr ve konuşmacı olarak yer almış, birçok yurtiçi ve yurtdışı konserlerde müzik faaliyetlerinde bulunmuştur. Türk kültürü ve sanatı ile ilgili çalışmalarına devam etmektedir.

 

733. – 736. Vuslat Yıldönümü Mevlevî Âyini’nde TRT programında sunuculuk ve yorumculuk görevini üstlendi. Tasavvuf konularında pek çok yurtiçi ve yurtdışında konferanslar verdi, seminerlere katıldı. Ayrıca çeşitli makaleleri, röportajları ve 8 kitabı yayınlandı.

 

Yayınlanmış Kitaplarından bâzıları: Dinle Neyden / Mesnevi Sohbetleri, Vakte Karşı Sözler, Ö. Tuğrul İnançer ile Gönül Sohbetleri, Bir Muhammedi Âşık / Hz. Mevlânâ.

 

Burç FM’de Tuğrul İnançer ile Seyir Defteri, Mehtap TV’de Mehmet Fâtih Çıtak ile birlikte ‘Mesnevi’den‘ isimli programları yapmıştır.

 

Ömer Tuğrul İnançer evli ve biri psikolog diğeri ekonomist iki evlat babasıdır

 

 

DERKENAR

Tasavvuf: İhlâs a Açılan Kapı…

 

13 Kasım 1983 tarihinde, 83 yaşında iken ebedî âleme uğurladığımız Mehmet Zâhit Kotku Hocaefendi, ‘Tasavvufî Ahlak‘ isimli 5 ciltlik eserinde, tasavufî ahlakın ilk şartının, ihlas olduğunu belirtiyor ve devam ediyor: ‘Kulda ihlas olunca ibâdetle ilgili fiilleri az da olsa, kendisine yeter. Tıpkı bir pırlanta veya yakutun, ne kadar küçük olursa olsun, yüksek kıymete sâhip olması gibi…’

Yapılan ibâdetlerin Allah azze ve celle Hazretleri’nin nezdinde makbul olmasının yegâne şartı ihlastır.

İhlas; îman, ibâdet, itâat, dua ve hayır-hasenat gibi dîni vazifeleri, insanların övmesine mazhar olmak ve beğenmesini kazanmak, yerme ve kınamalarından korunmayı düşünmeksizin yalnızca Allah’ın (cc) rızâsını kazanmak maksadıyla iyi ve hâlis bir niyetle yapmak, şirk, nifak, gösteriş ve duyurma gibi düşüncelerden uzak durmak; söz, fiil ve davranışlarında samîmi ve dosdoğru olmak demektir. İhlas, Cenab-ı Allah ile kul arasında bir sırdır. İhlas, kalbe ait bir fiildir. İrâde, kasıt ve niyetle doğrudan bağlantılıdır.

İlmi ve ibâdeti ile yaptığı hayır ve hasenatla övünen ve övülmeyi isteyen kişinin ibâdetlerinin makbul olmadığı güvenilir kaynaklarda bildirilmiştir. İhlasla yapılmayan ibâdetler yalnızca riyadır. Riya, ibâdetlerin, güzel hareketlerin ve hayırlı işlerin sevabını yok eder.

Riya kelimesinin açıklaması, sözlüklerde şu şekilde veriliyor:  ‘Göstermek, gösteriş yapmak.’

Dinî bir kavram olarak, sırf Allah rızası için yapılması gereken ibâdetleri ve güzel davranışları; kendini beğendirmek ve insanlara göstermek maksadıyla yapmak demektir.

Riyanın iki sebebi vardır: 1- İmandaki zayıflık. 2- Mal, mülk, makam ve şöhret gibi dünyalık hırsı.

Gerçek îmân sahipleri; ibâdet, fiil ve davranışlarını Allah rızası için yaparlar. İnsanların şöyle veya böyle değerlendirmelerine itibar etmezler.

Bir hadiste riyanın gizli şirk olduğu belirtilmiştir. Dinî kavram olarak şirk; Yüce Allah’ın ilahlığında, sıfat ve fiillerinde ve Rabb oluşunda ortağı, benzeri ve eşinin olduğunu söylemektir. Yapılan ibâdetlerde, Allah-ü Azimüşşan’dan gayrısını gözetme ve riya gibi kötü davranışlar için de ‘şirk’ kelimesi kullanılmıştır.

Allah’a şirk koşmak, günahların en büyüğüdür. Nisa Suresi 48. Âyet-i Kerîme’de; ‘Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Diğer günahları dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur.’ Buyrulmaktadır.

Zayıflamak için oruç tutan, kendisine çevre ve dost edinmek için camiye giden, saygın bir insan olarak tanımak için fakirlere yardım edenler riyakârdır.

Tasavvuf, insanları; ibâdete, duaya, gönül kazanmaya yönlendirir. Riyâdan uzaklaştırır, dünyayı ve ahreti birlikte düşündürür.

 

Önceki İçerikTürkiye’nin İşgali!
Sonraki İçerikBir Seçimin Anatomisi
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.