Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM Dışişleri Komisyonunda “Bu gidişat bölgede bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulması sürecini hızlandıran bir gelişme midir?” sorusuna şu cevabı vermiş:
“Ama ben bunun, hani bir Büyük Kürdistan kurma amacı ile yapıldığını düşünmüyorum. Niye? Çünkü burada Kürt unsurlara baktığınız zaman, peşmerge ve diğer bölgelerdeki Kürt unsurlara baktığınız zaman, PKK ve PYD ile aynı düşünmedikleri aynı amaca hizmet etmedikleri de aşikârdır. Yani böyle bir unsurun, böyle bir tehlikenin hiçbir zaman olmayacağını söylemiyorum ben. Ama PYD’nin peşmergeyi istememesinin sebebi de budur. Geçmişte de bunların arasında çok kanlı çatışmalar olmuştur.”
“Aynı şekilde, PKK ile PYD’nin amacı tüm Kürtleri kapsamak değil, kendi ideolojilerine uygun bir yapıya hükmetmektir. Şu anda PYD’nin amacı PKK ile birlikte Suriye’nin sadece bir bölgesini kontrol etmektir. Şu anda arazideki gerçeklere baktığınız zaman yani Kürtlerin kendi arasında birleşerek büyük bir Kürdistan kurması sinyallerini biz görmüyoruz.”
Yeniçağ Gazetesinden Ahmet Takan Bakan Çavuşoğlu’nun cevabını kapalı toplantının tutanaklarından aldığını bildirerek duyurdu.
***
Dışişleri Bakanı Saf mı?
Türkiye Dışişleri Bakanı’nın bu kadar saf olabileceğine ihtimal vermiyorum. Bakan Çavuşoğlu şu anda PKK/PYD (Öcalan, Salih Müslim) ile Barzani arasında bir liderlik mücadelesi olduğu gerçeğine dayanarak bunların ortak bir “Büyük Kürdistan idealinde” birleşemeyeceklerine güvenmiş gözüküyor.
Oysa Büyük Kürdistan projesi Öcalan, Bayık, Karayılan, HDP’liler, Barzani, Müslim vd bütün silahlı Kürt grupların ortak hedefidir. Bu hedefe onları cesaretlendiren de Büyük Ortadoğu Projesi ve Büyük İsrail Projesini hayata geçirmeye çalışan ABD ve İsrail’dir.
Irak’ta birbiriyle çarpışan Barzani ve Talabani’yi bir günde barıştırıp, birini özerk Kürdistan devletinin başkanı, diğerini Irak Cumhurbaşkanı yapan ABD’nin, PKK/PYD ile Barzani’yi barıştırmasının çok daha kolay olduğunu Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu bilmez mi?
Bilir bilmesine de, yine de “Büyük Kürdistan ihtimali görmediğini” söyler.
*****
Kürdistan Artık Serbest
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 30 Temmuz 2013’de bu konuda şunları söylemişti.
Türkiye, Irak, İran ve Suriye’nin içinden belli yerlerin dâhil edildiği 4 parçalı bir yapılanmadan bahsedildiği belirtilerek, Türkiye’nin böyle bir durumdaki tavrının sorulması üzerine Arınç, “büyük Kürdistan veya dörtlü bir Kürdistan düşü, hayali, inancının birilerinde olduğunu”söyledi. Arınç, “Bu başka ülkeler için başka hayallerdir, başka düşünceler ve ideallerdir” dedi.
Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde bir hâkimiyet kurma, bir otonom bölge kurma arzularının bulunabileceğini ve coğrafi ismine Kürdistan diyebileceğini anlatan Arınç, şunları söyledi:
“Bizim içimizde Kürdistan sözünü telaffuz edenler bir zamanlar bunun suç olarak kabul edildiğini biliyorlar. Ama en son bir yargı kararı çıktı, yani çocuğuna Kürdistan ismini veren bir anne baba, nüfustan isim silinince mahkemeye müracaat etti, Yargıtay da ‘isim seçme özgürlüğü vardır, bu isim verilebilir’ dedi. Yargının geldiği nokta, Türkiye’nin geldiği nokta.“
“Kürtlerin yaşadığı bölgelerde böyle bir yönetim kurma arzusu, ismine Kürdistanı da ilave edecekse siyasi bir amaçtır. Hoşlanırız, hoşlanmayız. Şu anda doğrusu çok hoşlandığımızı söyleyemeyiz. Ama bu olaylara müdahale edeceğimiz noktalar vardır, edemeyeceğimiz noktalar vardır.”
***
Yeni bir haber daha.Artık dernek isimlerinde de Kürdistan ismi kullanmak serbest. Diyarbakır Başsavcılığı, “Türkiye’de de Kürdistan kelimesinin resmen kullanılabileceğine” karar verdi. “Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği” ismiyle dernek kurulmasını serbest yaptı.
Buna karşılık Türk ismi ve Türkiye Cumhuriyeti (TC) ibaresini kaldırma çalışmaları sistemli bir şekilde devam ediyor.
Bütün bunlara tesadüf demek mümkün değil.
PKK yandaşlarının Türkiye’nin Güneydoğusu için Kuzey Kürdistan, Barzani Devletinden Güney Kürdistan, Suriye’deki bölgeden de Rojava Kürdistan’ı diye bahsettiğini ve hiç kimseden tepki görmeyişini de bir kenara not alınız.
*****
“Kürt Devleti Burada Kurulur, Belki de Sizden de Toprak İsterler”
Şimdi Güneri Civaoğlu‘nun birkaç kere yazdığı, 1. Körfez Savaşına dair hatırasını bir kere daha okumanın tam zamanıdır.
17 Ocak 1991’de başlayan Körfez Savaşının en yoğun günleri. Civaoğlu, o dönem Sabah gazetesinde yazıyor. Irak’a karşı savaşan ABD güçlerine ev sahipliği yapan Suudi Arabistan’ın Riyad kentindeki HyattRegency Otelinin 11. Katında Amerikalı bir yarbayın anlattıklarını 2 Şubat 1991 tarihli yazısında şöyle paylaşıyor:
“Amerikalı yarbay ile duvara asılı dev Ortadoğu haritasının önündeyiz. Sağ elinin avuç içini Musul/Kerkük vilayeti olan geniş alanda gezdiriyor. Ve sakin bir sesle, kelimeleri tane tane seçerek anlatıyor:
‘İşte Kürt devleti burada kurulur. Savaş bitecek. Saddam çökmüş olacak. Bu yörede devlet kalmayacak. Devlet otoritesinden yoksun bir boşluk doğacak. Kürtler bir devlet kurarak buradaki boşluğu dolduracaklar. Belki de sizden de toprak isterler.‘
Ona anımsatıyorum: ‘Türkiye bunu kabullenmez.’
Amerikalı Yarbay: ‘O zaman çarpışacaksınız’ diyor.
Soruyorum: ‘Türkiye’nin düzenli orduları, silahları, topları, zırhlıları, tankları, uçakları, füzeleri var. Böyle bir büyük güce nasıl karşı koyarlar?’
Amerikalı yarbayın cevabı:
‘Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerin de yakında çok silahları olacak. Saddam’ın bıraktığı silahlar onlara kalıyor. Belki Türkiye’de sizinkilerden bile ileri silahları olacak…'”
Belli ki bu plan işliyor.
Hatta Türkiye’nin savaşmasının önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınmış.
***
Kürdistan’a Giden Yolun Taşları
“Çözüm Süreci” ile Öcalan Türkiye’nin en güçlü siyasi aktörlerinden biri haline geldi.
Genelkurmay Başkanı, CHP ve MHP Genel Başkanlarının bilmediği hususlar İmralı ve Kandil’de müzakere edilmekte.
“Komşularla sıfır sorun” sloganıyla iktidar olanların çevremizde Barzani’den başka dostu kalmamış.
PKK’nın Suriye’deki kolu olan PYD’nin Ayn el Arap/ Kobani’yi kaybetmemesi için Peşmerge’nin ağır silahlarıyla birlikte topraklarımızdan geçişine izin verdik.
Dahası Barzani’nin peşmergelerini artık Türk askeri, hem de en seçkin gücümüz olan bordo bereliler Erbil ve Zaho’da eğitecek.
AKP hükümetleri Büyük Kürdistan’a giden yolun taşlarını elleri ile döşemekte.
Kurulmakta olan üç Kürt devletçiğinin liderlerini bir araya getirme partisini de Ak-Saray‘da verirsek şaşırmayacağım.