Cenazem dolayısıyla yazılarıma kısa bir süre ara vermiştim. Bugünden itibaren yeniden başlıyorum. Bu arada, yazılarımın eksikliğinin farkedilmesinden memnuniyet duyduğumu da belirtmeliyim.
Geçen bu on beş günde ülkede yaşadığımız en önemli konuların başında 40 bin okulun müdürlerinin değişmesi gelmektedir. Dünya tarihinde bir saatte bu kadar insanı değiştirmek bizim ülkemize nasip olmuştur.
Bu hınç, bu kin, bu telaş, bu kavga ne için yapılıyor acaba?
Değişenlerin çok ciddi bir kısmının Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen üyeleri olması oldukça dikkat çekicidir. Bu Sendika üyelerine hemen hemen hiç taviz verilmemiş ve adeta bu eğitimcilerin yöneticililiklerinden intikam almak duygusuyla hareket edilmiş görüntüsü vermekten bile çekinilmemiştir.
Acaba neden?
Türk Milletine ve Türk Devletine bağlılık bu iktidarın ve bugün ülkeyi yönettiği iddiasında bulunanların aklını başından alacak ve kinleşmesine neden olacak bir suç mudur?
Türk demek Recep Tayyip ERDOĞAN ve bir avuç oligarşik kadrosunun nefretini kazanmak mıdır?
Peki, vicdan, inanç, ahlâk, Allah korkusu, insan sevgisi gibi duygular nereye gitti?
Müslümanlık iddiası ile Türk Milletini aldatanların bu maskelerinin düşmesine bile razı olacak kadar Türk düşmanlığı yapmaları nasıl izah edilebilir?
Aşağıda bana Teknik Eğitim Vakfı Adana Şubesi’nden gelen bir e posta yazısını aynen aktarıyorum. Bu yazı yaşananların çok iyi bir özeti olduğu için aynen alıyorum.
‘Ülkemiz mesleki ve teknik eğitim sistemi, ülkemiz istikbali, ve istiklalinin en önemli unsurlarındandır. Nitekim “Milli” sıfatı ile anılan iki önemli bakanlığımızdan birisi olan Milli Eğitim Bakanlığımızın da en önemli bölümlerinden birisidir. Tüm eğitim kurumlarında olduğu gibi Mesleki ve Teknik Eğitim kurumlarında da her türlü siyasi mülahazalardan uzak sadece ülkemizin geleceğini oluşturacak kalifiye elemanların yetiştirilmesi ve topluma kazandırılması hedefimizdir. Aziz Atatürk’ün dediği gibi; “Sanatsız kalan Bir Milletin Hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
15 Ağustos tarihi itibariyle Milli Eğitim Bakanlığının “Kanuni” bir düzenlemesi ile tüm okul müdürleri önce görevden alınmış sonra sözde bir atama prosedürü ile önce öğretmenler ile idareciler karşı karşıya getirilerek müdürlere sözde puanlar verdirilmiş sonra da kendi yandaş sendikalarına üye olanlar arasından seçimler yapılarak atamalar gerçekleştirilmiştir.
Bu atamalarda kesinlikle “Liyakat”, “Yeterlilik” ve “Donanım” göz önünde bulundurulmamış sadece yandaşlık ve omurgasızlık esas alınmıştır.
Yıllarını Okullarının imarı ve eğitim kalitesinin yükseltilmesine adamış binlerce arkadaşımız sadece ve sadece “İktidara yeterli hizmet” etmedikleri için görevlerinden alınmıştır. Bu görevden almalar ne kadar acı ve düşündürücü ise “Son nefeste iman” çabasında olanlar gibi, son anda yandaş sendikaya “kapağı atıp kurtulma çabasında olanların durumu da o kadar acıdır. Bunları sahte itaatleri bile kurtaramamıştır. Bu tipler ile ilişki ve arkadaşlığımızın ölçülerini onların bundan sonraki duruşları belirleyecektir.
Bu hamle kesinlikle bir eğitim yönetimi reformu değildir. Hepimizin dikkat etmesi gereken husus Müdürlüklere atanamamız değil, bu atamaların bir adım sonrasında neleri getireceği olmalıdır. Her icraatıyla ülkemizi her alanda paramparça eden bu zihniyet belliki huzurun son kalesi olan okullarımızı hedef almış oraları da politize ederek çalışma barışını ve eğitim düzenini bozarak 12 yıldan bu yana bilinçli olarak her Bakanı ile birlikte değiştirdiği Milli Eğitim düzenini bir daha düzelmemek üzere bozmayı amaçlamıştır. Bu kıyımda en büyük haksızlık biz “Teknik Öğretmenlere” ve Mesleki Okullarda görev yapan Müdürlere yapılmıştır. Mesai mefhumu olmaksızın çalışan bu arkadaşlarımızın Devletle didişir hale getirilmesi “Eğitim Bilimi” açısından bir intihardır.
Şimdi bir sivil toplum kuruluşu olarak soruyoruz ;
Sadece yandaşlarınıza emanet ettiğiniz okullarda “Eğitimi” kimlerle yapacaksınız? Size itaat etmeyenleri ne yapacaksınız? Sırf siyasi hesaplarla bozulan eğitim düzeni yüzünden heba olan nesillerin hesabını nasıl vereceksiniz? Okullara çocuklarını istikbal için emanet eden velilere “Bu müdürler yetersizdi” onun için görevden aldık mı diyeceksiniz? Atadığınız yandaş müdürler ile ileride farklı “Milli” olmayan bir eğitim modeli mi oluşturmayı amaçlıyorsunuz? Bu atamalarda çözüm sürecine ait bazı planlamalar yer almaktamıdır?Atadığınız müdürleriniz ile atamadığınız müdürlerin sadece özgeçmişlerini karşılaştırarak dahi bir ölçüm yaptınız mı?
Tüm Teknik Öğretmen Arkadaşlarımıza sesleniyoruz;
Siz bu memleketin istikbalini ve Hayat Damarlarını oluşturan nesli yetiştiren ,insanlara ekmek kazanacakları altın bilezikler takan arkadaşlarım. Asıl mesele bu zihniyetin yıllarca teslim alamadığı tek alan olan Meslek Liseleri ve siz “Teknik Öğretmenlersiniz” Asıl mesele, sizlerin “Milliyetçi vatansever duruşunuzdur. Asıl mesele bu milletin hayat damarlarından birini daha koparmaktır.
Bu yanlış uygulamaya tepkimizi demokratik yollardan göstermek üzere, hangi görüşten olursanız olun, Türk Milletinin istiklal ve İstikbali konusunda kaygı duyuyorsanız Eğitim yılı başında Tüm “Teknik Öğretmenleri” siyah önlükler ile öğrencilerini karşılamalarını ve okulun ilk günü Atölyelerinin kapısına siyah kurdeleler bağlamasını diliyoruz.’