Anayasa Mahkemesi “hak ihlali” gerekçesiyle Balyoz Davası ile ilgili yeniden yargılamanın önünü açtı. Ergenekon Davası’nda esasa ilişkin karar geç yazıldı diye tutukluluk süresinin uzamasından dolayı sanıklar salıverildi.
2007’den bu yana kamuoyunu meşgul eden onlarca dava, hayatlarının ırzına geçilen yüzlerce insan, çökertilen Türk Ordusu, yıkılan yuvalar, mezara konulan insanlar, öksüz bırakılan çocuklar saymakla bitmez…
Şimdi de 12 Eylül’ün bir numaralı sanığı 97 yaşındaki Kenan Evren’e müebbet hapis cezası!
Bunların yanında işlemeyen bir yargı sistemi, tıkanmış alt ve üst derece mahkemeler… Yıllarca süren davalar! Ülkeyi yönetenlerin yargıda “paralel çete” vurguları…
Gecikmiş adaletin, adalet olmaktan çıkması… Suç ve ceza arasındaki dengenin yitirilmesi. Hukukun ve adaletin, ideolojilere yenik düşmesi. Yargıya yakışmayan, savcı ve hakimler! Bunlara, malzeme üreten ve taşıyan kolluk kuvvetleri…
Bir de “Adalet Mülkün Temel”imiş! Gördüğünüz gibi yazıda ne çok ünlem, soru işareti ve üç nokta yanyana kullanmışım. Bu aslında, adalet ve yargı konusunda söylenecek çok lafımız olduğunun bir göstergesi. Ama çoğunluğu menfi düşünceler. Keşke aksi olsaydı. Türkiye’de hukuk ve adalet var diyebilseydim!
Türkiye, sadece Akp döneminde böyle bir hukuksuzluk yaşamadı. Hep böyle oldu. Belki de ancak bu dönem için hukuksuzluk ve adaletsizlik zirve yaptı diyebiliriz.
Hakimlik ve savcılık mesleğini, kasdi olarak menfaatleri uğruna kullananlardan ve emir alarak işlerini yapan bu insanlardan ki; iyilerini tenzih ederim, nefret ediyorum.
Bunlar Türkiye’yi tam bir “hukuksuzluk cehennemi”ne çevirdiler. Böylece insanlar göz yaşlarına boğuldular, sıkıntılardan hastalıklara düçar oldular, yoksullaştılar fakirleştiler! Ahirette nasıl bu insanların yüzüne bakabileceksiniz?
Allah; hukuksuzluk ve adaletsizlik yaratanların cezasını tez zamanda versin…
Topluma bir şekilde yansıyan ve haberdar olduğumuz dava ve yargılamaların dışında bilemediğimiz milyonlarca mağduriyet var. Bunların bir çoğu kişisel hak arama mücadelesi… Bunların sesi kim olacak? Cebinde, harç ve dava masraflarını ödeyecek parası olmadığı için hakkını aramaktan vazgeçen milyonlarca insanın ahını kim çekecek?
Türkiye hep bir hukuksuzluk ülkesidir. Birbirinden büyük adliye binaları yaparak adalet getiremezdiniz ve nitekim getirmediniz de! Birilerinin iyi niyetli çabaları var diye bu gerçek görülmezden gelinemez. Çöken Balyoz ve sanıkları salıverilen Ergenekon davaları ile hepimizi yakın zamanda meşgul eden yargılamalar bize bunu bir kez daha göstermiştir.
12 Eylül’ün sorumlusu tek başlarına Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya mıdır? Bu gün güç ve kudret ellerinde olsa onların önünde secde edecek adamlar şimdi arkalarından konuşup atmaktadır. Eğer suçlu arıyorsak, doğrular karşısında kavak ağacı gibi dimdik duramayarak, en hafif rüzgarda yere yapışanlardır.
Mağdur ve mazlum Türk Milleti, aile ocaklarında evlatlarına hep nasihat etmiştir: “Aman mahkeme kapısına düşmeyin!”. Bunun ne kadar doğru olduğunu, ömür yolunda kat ettiğimiz kilometreler sayesinde daha iyi anlıyoruz.
Türk Milleti’ni yönetmek üzere kollarını sıvayacak bütün insanlara tavsiyem: “hukukun üstün olduğu, adil yargılamanın süratle sonuçlandırıldığı ve güçlünün değil, haklının hakkının teslim edildiği bir Türkiye…” yaratmalarıdır. Benim için, önümdeki ideal budur!