Taşları Bağlayıp Köpekleri Salıvermek…

100

 

Çözüm ve açılım diye iddialı laflarla ortaya çıkanların ülkeyi çözmeyi çözüm olarak anladıkları ortaya çıkıyor. Son Diyarbakır Çalıştayı’nda Bölgeye bir de isim bulundu: Kürdistan. Başbakan Erdoğan’ın çok yakını bir eski Diyarbakır Milletvekili bu teklif karşısında ağlayıverdi. Terör örgütü sınır dışına çıkacak ve silahlarını sözde teslim edecekti. Tam tersi oldu. Dağdan inip siyasete girme ve örgüte af ile THY uçaklarında Kürtçe yayın dillendirilir oldu. Bölücü ırkçı terör örgütü yol kesiyor, köprü yıkıyor, yolları kazıyor, iş makinelerini ve özel araçları yakıyor. Haraç topluyor, vermeyeni ortadan kaldırıyor. Ülkesine ihanet etmeyen, hizmet eden korucuları şehit ediyor, dahası mahkeme kurup infazlar yapıyor, askere ve polise ateş açıyor, bayrak indiriyor. Yüzlerce çocuk ailelerinden koparılıp dağa kaldırılıyor. Bunları dağdan indirmek için malum partiye başvuruluyor!

Bazılarına göre, bunlar terörle ilgili değil; çünkü kan akmıyor! Artık örgütten ricacı olacağız. Başlıkta da belirttiğimiz gibi, taşlar bağlanmış, köpekler salıverilmiş… Ülke açılımla açılıyor, Yeni Türkiye‘ye doğru ilerliyor ve demokratikleşiyor!

Bir taraftan yetkililer terör örgütü aleyhine beyanatlar veriyor, onlara eşkıya deniyor; diğer taraftan, örgütle mücadele yerine müzakere hızlandırılıyor. Başımıza yeni bir çuval geçiriliyor: Müzakere çuvalı. Çelişki üzerine çelişki doğuyor, Güneydoğu’daki olaylarda yaralanan bazı askerler tepki olarak olay mahallini terk edip hastaneye gitmeyi reddediyorlar.

Kanlı örgüt şımartılıp azdırılıyor ve teröre özgürlük alanları açılıyor. Jandarmanın yetkilerinin sınırlandırılacağı basında yer alıyor. Jandarma polisle beraber çalışacak ve valilerin emrinde olacak. Zaten valilerden operasyon alınmadan asker hareket edemiyor. Kırsal alanda güvenliği ve kamu düzenini sağlayan Jandarma Genel Komutanlığı kuşa çevriliyor. Herhalde kırsal alanda Jandarma’ya hiç ihtiyaç kalmayacak!

Bazı valilerde belki daha fazla göze girmek için garip beyanatlar veriyorlar. Sözde çözüm sürecinde T.C Başbakanı ile eli kanlı terör örgütünün başını aynı kefeye koyan bir vali her ikisini de barış sürecinde takdir ettiğini söyleyebiliyor. Bu vali hala görevde. Ülkede teskin edici ilâçların son beş senede %56 oranında neden arttığı artık daha iyi anlaşılıyor!

İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerde çok faal olan güvenlik güçleri nedense Güneydoğu’da pek o kadar faal değil. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşması bölücü ırkçı teröre yeni imkânlar sunuyor. Demokrasinin teröre ve etnik ırkçılığa yenik düşürülmesi kabul edilir bir şey değildir.

Siyasi iktidarın terör konusundaki en büyük yanlışı, terör örgütünün demokrasi talebi ve barış özlemi ile hareket ettiğini varsayarak konuya yaklaşmasıdır. Silah bırakmamış bir terör örgütü ile oturulup müzakere yapılmaz. Silahlı terör ile silahsız terör arasında netice itibariyle fark yoktur. Açılım ve demokratikleşme adı altında terör örgütü siyasallaştırılmış, Kürtlerin değil; çoğu da Kürt olmayan marjinal bir takım grupların talepleri esas alınmıştır. Marjinallere göre politika uygulanmıştır. Araştırmalara kulak asılmamış, halkın istekleri yerine terör örgütünün talepleri öne çıkartılmıştır. Devlet egemenlik haklarını paylaşır bir sürece sokulmuştur. Özgürlük ve güvenlik arasındaki hassas denge güvenlik aleyhine bozulmuştur. Devletin tepesindekiler bir ezberi sıkça tekrarlamışlardır : “Terörle bir yere gelinmez“. Acaba öyle mi? Türkiye’de yapay milletler ve kimlikler yaratılmış, etnik taassup canlandırılmış, insanlar birbirine ötekileştirilmiş ve farklılıklar kutsallaştırılmıştır. Vatandaşımız, Türkiye 2002’den bugüne nereden nereye getirildi sorusunun cevabını vererek Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanmalıdır.

 

 

Önceki İçerikVatansız Yaşamaya mı Alıştırıyorsunuz Bizi?
Sonraki İçerikTürkçülük ve İslamiyet, Türk-İslam Sentezi üzerine ufuk turu…
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)