Kim Ne Der?

112

 

Bizi bu havalar mahvetti!

Bu havalarda istifa ve istifade ettik demokrasiden.

Bu havalarda bulandı sular birden. Sağlı sollu oltalar dudaklarımıza saplandı.

“Şah mat!” deme sevdası var. Lakin oyun bitince, şah da piyon da aynı torbaya giriyor.

“Bizim çocuklar” 12 Eylül’ü gündeme getirdi ve getiriyor.

Kim neden “evet”, kim neden “hayır” der, ayrı tartışma konusu.

-Mesele nedir diye sormayın. Evet mi hayır mı?

-Yahu kardeşim, bir dakika, anlayalım mevzuu?

“Aslında toplumu böldü bu referandum” diyenler var, ama doğru değil.

Çünkü bu referandum toplumun yüzde doksanını bir açıdan birleştirdi: Neden ve neye oy vereceğini bilemeden “evet” ya da “hayır” demek noktası! Mevcut iktidarın ve muhalefetin beraberce başardıkları bir şey bu. Alkışın büyüğü iktidara, küçüğü muhalefete.

Kaç defa önerdim aslında, dinleyen olmadı!

Dedim ki, bunca masraf ve heyecana gerek kalmadan AKP ve koalisyon ortağı bu işi kendi başlarına halletsinler. Milleti üzmesinler, dedim. Dinlemediler. Olsun!

Şu işi internetten yapalım, olsun bitsin, dedim.

Nasılsa AKP’de hücceten “evet” oyları beklentisi var.

Cemaat de, internet oylamalarında epey bir tecrübe sahibi.

Mesela isteseler, ibadet vecdi ve cennet hayaliyle referandumda “evet” hanesini internetten,  Amerikan ATT’den servis alır ve tıklarlardı sabah akşam ailecek.

Hem bu şekilde insanlar vakitlerini ve enerjilerini boşa harcamak yerine, ibadete verirlerdi. Sonrasında zahmetsiz bir şekilde her şeyi sonuçlandırır ve sonuçları Washington’a hemen bildirirlerdoğrudan cennete giderlerdi. Cennetlik “Evren” gibi dünyada iken cennetle müjdelenme durumları olurdu.

“Küresel” bakmak lazım her meseleye. Seçimin de küresel bir oy’un olduğunu unutmadan.

Hadi sayalım bakalım ne çıkacak?

Kevin Kostner evet diyor; Al Pacino, hayır. Hatta Robin Williams iki kere hayır diyecekmiş. Vietnam sendromunu atlatamadı adamcağız. Ölü Şairler Derneğine üye olmuş.

Ama bir dakika! Yaşayanları hallettik, ya ölüler?

Ama onun da çaresi var: 1946’dan beri ahrete irtihal edenleri kayıtlardan çıkarıp sonra üçte ikisini “evet” hanesine kaydetmek yeterli olurdu. Kabir azabı çekenler de bu şekilde sadaka-i cariye edinmiş olurdu.

Fetvası zaten geldi.

Geriye kaldı uygulaması…