80 Yılın Ardından…

60

Sâdece
Türkiye’de değil, Türk Dünyâsı’nda ve Balkan ülkelerinde de tanınan ve sevilen
bir şahsiyet olan Dr. Akkan Suver, 18 Eylül 2022 târihinde 80. yaşına erişti.
Bu vesile ile kaleme aldığı ‘80 Yılın
Ardından…
’ isimli kitabını yazıp yayımladı.

Kitapta kendi
hayatından kesitler ile birlikte; derin ve devamlı dostluklar kurduğu mühim
şahıslarla hâtırâları, onların düşünceleri, vecize değerinde sözleri, şiirleri
ve fıkraları… fotoğraflar eşliğinde yer alıyor.

Dr. Akkan
Suver’in gazetecilikten gelen mahâreti ve gözlemci husûsiuyetleri ile toplum
hayatındaki değişimler, dün ile bugün arasındaki farklar konusundaki
değerlendirmeler, geçmişe özlemin ötesinde derin duygular ihtiva ediyor. Bu
satırlar, ‘geçmiş zaman olur ki hayali
cihan değer
’ özdeyişinin hatırlattıklarından ziyâde, kendimiz kalmak
suretiyle gelişerek değişme imkânlarını kullanamamış olmamızın hüzünlü
neticelerini ortaya koyuyor. Akkan Suver, kendi hayatını ise, ‘Keşkesi olnayan bir geçmiş’ olarak
değerlendiriyor. Mahlas kullanması gerekirse, ‘Bahtiyar’ı tercih etse yeridir. Esâsen. insanları ve toplumu
bedbaht eden, gerçekleşmesi mümkünken, çeşitli sebeplerle ıskalanan
fırsatlardır. 

Kitabın
sayfalarında Akkan Suver’in hayatı olmakla birlikte gazeteler, gazeteciler,
dergiler, şâirler, yazarlar, siyâsetçiler, yerli ve yabancı devlet adamları, fikir
ve sanat dostları resmigeçidi okuyucuyu kitabın sayfaları ve satırları arasında
zevkli ve meraklı bir yolculuğa çıkarıyor. Geçmişte yaşanan acısı az, sevinci
bol hâtırâlar en ince tığ ile gergef işler gibi sayfalar boyunca devam ediyor.

İstanbul’un,
özellikle de Kocamustafapaşa’nın, Samatya’nın Beyazıd, Lâleli ve Cağaloğlu’nun
târihî, sosyal ve kültürle bağlantılı hayatı, âile yapısı, Müslüman, Hıristiyan,
Mûsevî, Ermeni  ve Rum aileler arasında
saygı-sevgi bağlarıyla pekiştirilmiş dostluklar, sinemalar, lokantalar,
ibâdethâneler, toplu ulaşım araçları, mezarlıklar, bahçeler, giyim kuşam
alışkanlıkları… 36 kısım tekmili birden filmler gibi…

Tüfeğin
icadından sonra mertliğin bozulması gibi, konfeksiyon ve triko çıktıktan sonra
yavanlaşan ve kaybolan mahâretler hüzünlü şarkılar gibi… Sandık ve dolap
köşelerinde saklanan kefen bezleri, ölü yıkamada kullanılacak bir kalıp sabun
ve defin masrafları için hazırlanan, hanımların başörtüsüne veya tülbente
sarılı bir miktar para… Bunlar, yaşı 40’ın, 50’nin altında olanlar için bir
mânâ ifâde etmiyor olabilir. Fakat ‘geçmişin
câhili olanlar, geleceğin körü olmaya mahkûmdur
’sözünü bilenler için ilgi
çekici bilgilerdir. Bilenler öğretmeli, bilmeyenler öğrenmeli.   

Vecize gibi sözler,
sohbetleri renklendirecek kısa hikâyeler, tebessüm ettirecek fıkralar ve duygu
yüklü şiirler, tangolardan şarkılardan mısralar, geçmiş günleri hatırlamaya
vesile ve şâirlere ilham kaynağı olabilecek değerde. İşte bunlardan biri:

Cehennemde ateş bulunmaz. Cehenneme gelen herkes, kendi ateşini
yanında getirir
.’ Diyen filozofun bercestesine, Dr. Suver’in yorumu: ‘Ben de kendi ateşini kendi elinde taşıyan
düşmanlarımın alevlerini söndürmeye yardımcı olabileceğime hâlâ inanıyorum
.’

Suver’in bu
düşüncesi; Milâdi 700’lü yılların ortalarında fakir bir âilenin dördüncü evlâdı
olarak dünyâya gelen Râbia el Adeviye’yi hatırlatıyor. Râbia Hanım, Basra
sokaklarında, bir elinde meş’ale, diğerinde su dolu kova ile dolaşırmış.
Sormuşlar:

-Bunları niçin
taşıyorsun?

-Cenneti ve
cehennemi arıyorum. Meş’ale ile cenneti yakıp yok etmek için, su ile de
cehennemin ateşini söndürmek için… Böylece insanları cennet rüşvetinin
câzibesinden ve cehennem ateşinin korkusundan kurtaracağım. Herkes aklını
kullansın, rüşvet ve korkudan âzâde olarak kendi irâdesiyle iyiye doğruya ve
güzele yönelsin…

***

Akkan Bey, ‘Necip Fâzıl’la dehayı, Yahya Kemal’le
İstanbul’u, Mehmet Âkif’le kahramanlığı, Mûnis Fâik’le insanlığ, Ümit Yaşar ile
aşkı, Sebahattin İlhâmi’yle kadını, Şemsi Belli ile renkleri, Fâruk Nâfiz ile
Türkçeyi, Fâlih Rıfkı Atay ile ağaç ve yurt sevgisini
, (Refik Halid Karay’mı
olmalıydı?) Bediî Fâik ile kavramları ve
deyimleri tanımamızın büyük payı vardır
’ diyor.

Öğrenim
sürecine Sâmiha Ayeverdi ve Nihat Sâmi Banarlı’dan Türkçenin, Hüseyin Nihal
Atsız’dan Turan’ın ve Türklüğün, Zeki Velidî Togan’dan târihimizin, İbrâhim
Kafesoğlu’dan kültürümüzün ve de Yusuf Ziya Yörükan’dan, Elmalılı Hamdi
Yazır’dan dinimizin öğrenildiği ilâve edilebilir.    

Sevgili Akkan;
dikkatlerini ve projektörlerini iyi, doğru ve güzel insanlar üzerine teksif
ediyor. Ve de insanların iyi ve güzel yönlerini sergiliyor.  Ne güzel… Güzel insanlara böyle güzellikler
yaraşır. Güzel insanları örnek gösteriyor. Biliyor ki, insanoğlu sıkça
gördüğünü örnek alır. Kötüyü görüp iyiye yönelmek zordur. İyiyi görüp onun gibi
olmayı isteyenler daha çoktur.

Kitabında yer
verdiği şahsiyetlerden bâzılarının isimleri: Kadim dostu Engin Köklüçınar,
İsmet İnönü, Celal Bayar, Süleyman Demirel, Haydar Aliyev, Alparslan Türkeş, Rauf
Denktaş, Fâlih Rıfkı Atay, Nevzat Yalçıntaş ve diğerleri… Bu şahıslar, bölüm
başlıklarında adı geçenlerin bir kısmıdır. Bölümlerde yüzlerce isim var.
Denilebilir ki Akkan Suver, dost zengini bahtiyarlar sıralamasında hayli yukarılardadır.

***

Bu tür
kitapların son sayfalarında; ‘Dizin’,
İndeks’ veya ‘Bulduru Listesi’ gibi bölümler bulundurulması, güzel bir âdettir.

 

KİTAPTAN KISA KISA…

Celâl Bayar’ın cevâbı:

Dr. Akkan Suver: Efendim, Siz 1938
yılında kendinizi veya dönemin Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ı
cumhurbaşkanı adayı göstermediniz. İsmet Paşa’nın olması için elinizden geleni
esirgemediniz. Bugün, İsmet Paşa’yı cumhurbaşkanlığı makamına getirtmekle hatâ
yaptığınızı düşünüyor musunuz?’

Celal Bayar: Hayır. Ben bugün de böyle
bir seçimle karşı karşıya kalsam, tereddüt etmeden tercihimi yine İsmet
Paşa’dan yana yapar ve O’nun kazanmasını sağlardım.

 Mareşal Fevzi Çakmak, iyi bir askerdi. Ama
sâhip olduğu meziyet ve hususiyetler, cumhurbaşkanlığını ihâta edecek ve cumhuriyet
felsefesini devam ettirecek çapta değildi. Hem Mareşal hem de İsmet Paşa benim
arkadaşımdı. Üstelik Mareşal bana daha yakındı. Ama ben tercihimi hislerimle
değil aldığım devlet tecrübe ve sorumluluğuyla yaptım. Atatürk’ün emânetini İsmet
Paşa’nın taşıyabileceğine inanıyordum. Aradan kırk beş yıldan fazla bir zaman
geçti. Ne kadar isâbetli karar verdiğime târih de millet de şâhittir.

Altemur Kılıç’dan birkaç mısra:

Herkes bir şeyin esiri:

 Mevkiin, malın, paranın…

 Derdini çeker her biri

Bir aşkın, bir hâtırânın.

 Gönlüm dolu, ellerim boş,

 Yok isteyecek bir şeyim;

 Yûnus gibi olmak ne hoş:

Gök yorganım, yer döşeğim!

İnönü ve Türkeş:

Yıl 1966.
Türkeş Meclis’te CKMP genel başkanı olarak milletvekilidir. Ortanın solu
düşüncesinden dolayı İsmet Paşa’yı solculukla suçlamaktadır. İsmet Paşa bir gün
Meclis’te söz alarak, ‘Bu Türkeş, elinden
gelse gökteki kuşları bile solcu sağcı diye ayıracak
’meâlinde bir konuşma
yapar.

Konuşmadan
biraz sonra oturuma ara verilir. Tam salonun kapısından çıkacakken Türkeş,
İsmet Paşa ile karşı karşıya gelir. Aldığı askerî terbiye, biraz önceki
karşılıklı atışmayı ona unutturmuştur. Kendiliğinden derlenir, toparlanır ve ‘Buyurunuz Paşam’ der. İsmet Paşa Türkeş’in
kolunu tutar, ‘Gel, şurada oturup bir
kahve içelim
’der. Türkeş sıkılır, zira biraz önce sözle dalaşmışlardır.
Fakat yapacak bir şey yoktur. Otururlar. İsmet Paşa kahveleri ısmarladıktan
sonra da; ‘Türkeş, askerler bu meclise
bir defa gelir. Sonra bir daha gelemez. Ben istisnayım. Görüyorum ki sen de
istisnasın. Asker olarak burada benim gibi kalıcısın
’ der. Türkeş bu
iltifata teşekkür eder. Târih İsmet Paşa’yı haklı çıkaracaktır. Türkeş de ölene
kadar İsmet Paşa gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde vazife görmüştür.

 

Kitabın arka kapak yazısı:

Hâtırâsı olmayan insan, hâfızâsızdır.. Hâtırâların
aksettirilmesi ise başkalarına yarınlarda yeni ufuklar açması açısından bir
gerekliliktir. Elbette insanların her olayı yansıtması doğru olmayabilir.

Ama insanlara örnek teşkil edecek ve ortak
düşüncelere târih ve millet önünde rehberlik yapacak hâtırâların yazılması,
yarınlara intikal ettirilmesi aydın bir insan için yalnız bir görev değil aynı
zamanda bir sorumluluktur.

İşte bu duyguların ışığında 80 yılın
keşkesiz geçen hayatını geleceğe aktarmak istedim.

                                                                                                                                  
AKKAN SUVER

 

MARMARA
GRUBU VAKFI

Barbaros Bulvarı Nu: 42, Balmumcu/ Beşiktaş/İSTANBUL                             Telelfon: 0.212 213 05 56  e-posta: marmaravakfi@gmail.com  //  http://www.marmaragrubu.org  

 

Dr. AKKAN SUVER: Marmara Grubu Vakfı Başkanı, Gazeteci, Yazar.

1998 yılından beri
milletler arası alanda faaliyet gösteren Marmara Grubu Vakfı’nın Genel
Başkanlığı’nı yapmakta olan Dr. Akkan Suver; Mayıs 2008 ile Aralık 2019 târihleri
arasında İstanbul’da Montenegro (Karadağ) Devleti’ni on iki yıl Fahri Başkonsolos
olarak temsil etti. 2020 yılının Ocak ayında Dr. Akkan Suver, Montenegro
(Karadağ) Devleti’nin İstanbul’da resmi konsolosluk açması ile görevinden
ayrıldı. Fahri Başkonsolosluk görevini yaptığı süre zarfında Dr. Akkan Suver,
Türkiye’nin ilk ve tek Basın Kartlı Gazeteci diplomat unvanına sâhipti.

1998 yılından beri
aralıksız olarak gerçekleşen ve milletlerarası alanda bir prestij birlikteliği
olarak benimsenen Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin kurucusu olan Dr. Akkan Suver;
Barış ve Kültürlerarası diyalog çalışmalarıyla dünyâda kabul gören bir sivil
toplum önderidir. Dr. Suver, 2001 yılında Azerbaycan Tefekkür Üniversitesi
tarafından Fahri Doktora, 2010 yılında Kırgızistan Bişkek Üniversitesi
tarafından Fahri Profesörlük, 2013 yılında Romanya Köstence Devlet Denizcilik
Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanı ile taltif edilmiştir.

AKKAN SUVER’E TAKDİM EDİLEN MADALYA, UNVAN VE HİZMET
BELGELERİ:
 

*2007 yılında Papa 16. Benedict tarafından
Papalık Madalyası,

*Azerbaycan Devleti tarafından Terakki
Madalyasi (2006) ve Dostluk Ordeni (2011),

*Moğolistan Devleti tarafından Cengiz Han
Madalyası (2006), Gümüş Yıldızı Madalyası (2009) ve Kutup Yıldızı Madalyası
(2012). 

*Karadeniz Hazar Denizi Milletlerarası Vakfı
(BSCIF) dönüşümlü Başkanlığını yaptı. (2011-2012)                         *Balkan Barış Kulübü
tarafından Balkan Barış Madalyası (2013)

*Moldova Gagavuzya Yeri’nin en yüksek Nişan’ı
olan ‘Gagavuzya Yeri Ordeni’ (2014)

 *Komünizm’in
bitişinin 25. Yılı münasebetiyle, Romanya Başbakanı Victor Ponta tarafından Romanya
Devlet Nişanı. (2014)

 *Viyana
Ekonomi Forumu tarafından Stratejik Partner Ödülü. (2014)

 *Türk-Romen
İlişkileri Dostluk Ödülü (2014)                                                                                                 
*Moldova Parlamentosunun 20. yılı münasebetiyle 20. Yıl Hürriyet
Madalyası. (2014)

 *İstanbul
İstinye Üniversitesi Akademik kadrosuna intisap etti. (2017) 9

*Arnavutluk Devlet Sivil Liyakat Nişanı
(2017)

*Avusturya Devleti Viyana Ekonomik Forumu
tarafından Yılın Stratejik Partneri Ödülü (2017)

 *Romanya
Kraliçesi Majeste Margareta tarafından Kraliyet Madalyası (2018)

 *Avusturya
Devleti Altın Şeref Madalyası (2018)

 *Merkezi
Sofya’da bulunan Milletlerarası Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı Üstün
Hizmet Madalyası. (2019)

*Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov
tarafından Üstün Hizmet Madalyası. (2019)

 *Karadağ
Devleti tarafından yeniden Balıkesir Fahri Konsolosluğuna tâyin edildi. (2020)

 *Azerbaycan
Devleti Diaspora Bakanlığı tarafından Karabağ Harekâtında gösterdiği dayanışmadan
dolayı Teşekkürnâme Beratı.

*Azerbaycan’da, Özbekistan’da,
Bulgaristan’da, Kırgızistan’da, Gürcistan’da çeşitli zamanlarda gerçekleştirilen
seçimlerde ‘Gözlemci’ statüsünde yer almıştır.

Dr. Akkan Suver’in kitapları Türkçe’nin
dışında Azerbaycan Türkçesi, İngilizce ve Karadağ’ca dillerinde de
yayınlanmıştır. Hâlen İzmir’de yayınlanan Gözlem Gazetesi’nde makale
yazmaktadır.

YAYINLANMIŞ KİTAPLARI:

Çin ve Rus Emperyalist
Felsefesi, Dediklerim, Hâin Nâzım Hikmet, İhtilaller ve Darbeler Târihi, Köylü
Başbakan Demirel, Çağdaş Arnavut Edebiyatı, Habib Burgiba, Şehinşah Aryamehr /
İran Mûcizesi, Nihal Atsız, Darağacında Üç Yiğit, Komünist, Komünizm,
Cemiloğlu, Soljenitsin, Ülkücüye Mektuplar, Gelecek Avrasya’dır, Karadağ,
Süleyman Demirelli Yıllar, Sarı Yapraklar Mevsimi.

HAKKINDA YAZILMIŞ KİTAP:

Sivil Topluma Adamnış
Yıllar: ENGİN KÖKLÜÇINAR.  

Önceki İçerikRusça Kaynaklara Göre Turan Coğrafyasında (Kuzey) Kafkasya – (4)
Sonraki İçerikDar Gelirlileri Rahatlatıcı Tedbirler
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.