Türk siyasal hayatı giderek renklenmeğe başladı. 13 Yıllık AKP iktidarı 7 Haziran seçimleriyle tabir yerindeyse tökezledi ve artık ülkeyi tek başına idare edemeyecek olduğunu anladı. Öyle bir anladı ki 1 Kasım seçimlerine bir hafta kala seçim propagandalarının dozunu iyice artırarak kantarın topuzunun ayarını kaçırdılar. Hani filimler de görürsünüz ya bataklığa batmış bir adam çırpındıkça batıyor, bu gün iktidarın yaptığı da o hesap çırpındıkça daha büyük hatalar yapıyor. Aslında hiçbir şey yapmasa belki mevcut oyunu koruyacak lâkin seçim gezilerinde olmadık vaatlerde bulunarak, millete alay konusu olamaya başladılar. (Şanlı Urfa mitinginde, ailelerinin eş bulamayan gençlere eş bulma sözü verdiği gibi. Bari git televizyon kanallarının birinde evlendirme programları yap be adam.)
AKP uçuk kaçık seçim kampanyalarına devam ededursun kamuoyu araştırmacılarının yaptıkları anketler gösteriyor ki; 1 Kasım seçimlerinin neticesi aşağı yukarı 7 Haziran seçimlerinden pekte farklı olmayacak gibi. O halde Cumhurbaşkanı Türkiye’yi ya yeniden bir seçime götürecek, ya da parlamento kendi içerisinde bir formül oluşturacak. Bu formül de MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin ortaya attığı 5. Parti formülü.
Herkes bilir ki Sayın Devlet Bahçeli, boş yere konuşmaz, konuştuklarında gerçeklik payı mutlaka vardır. Zaten eski bakanlardan Bülent Arınç CNN TÜRK’te yaptığı konuşmada bunun işaretini verdi bile. Bu defa AKP, öyle 7 Haziran seçimlerinden sonra olduğu gibi sıradan istikşafi görüşmelerle muhalefeti oyalayamacak ciddi ciddi koalisyon hükümeti kurma çalışmalarına girişecek ya da parçalanmaya rıza gösterip kendi içerisinden bir parti daha çıkaracak ki, işte o zaman gerçek bir CHP, MHP ve AKP den kopan vekillerle koalisyon hükümeti kurulacak. Böyle bir hükümetin hem uzun ömürlü hem de daha sağlıklı olacağına inanıyorum. İşte o zaman millet çoğunluğunun dört gözle beklediği geniş tabanlı bir hükümetin yapacağı ilk icraat; 17-25 Aralık yolsuzluklarını araştırma ve inceleme komisyonunun kurulması ve zanlıların adalet önünde hesap vermeleri.
Askerin Türküsü!
Yukarıdaki satırlarda AKP’lilerin seçim propagandalarında kantarın topuzunun ayarını iyice kaçırdıklarını yazmıştım. Kişi haklarına veya milli değerlerimize yönelik olmamak kaydıyla yapılan aşırılıklara tamam bir diyeceğimiz olamaz ama işin içinde PKK’lı caniler güneydoğu da alçakça terör estirirken, asker üzerinden propaganda malzemesi çıkarmak, son derece yakışıksız ve ayıptır. Hiçbir siyasi’nin de askeri kendi çıkarına alet etmesi kabullenilemez.
Güya kulübesinde nöbet tutan bir er’e PKK’lı terörist, tam nişan alıp asker’i vuracağı sırada, hiçbir şeyden habersiz olan er, Kürtçe bir türkü tutturur ve terörist, Kürt olduğu için nöbetçi er’i vurmaktan vazgeçer. Pekâlâ asker; ya Türkçe bir türkü tuttursaydı, ya bir Ege Zeybek havası söyleseydi, o zaman hâşâ katli vacip’mi olacaktı? Ayıptır günahtır, hiç yakışmıyor böyle işler devlet adamı ciddiyetine.
Beyaz Toroslar
Başbakanın gafları saymakla bitmiyor. Van mitinginde: -“Ak Parti iktidardan inerse buralarda terör çeteleri, ya da eskiden olduğu gibi Beyaz Toroslar dolaşacak” diyerek güya halka gözdağı veriyor. Yani kırk katırmı, kırk satırmı tekerlemesi. İyi de Beyaz Toroslarla gelenler kim, bizzat devletin adamları değil mi? Böyle söylemekle doğrudan doğruya devlet suçlanmış olunmuyor mu, devletin adamları töhmet altında bırakılmıyor mu? Eğer öyleyse Ankara da ki canlı bombaların patlamalarından sonra Selahattin Demirtaş’ın söylediği “Katil Devlet” sözünden sizin sözünüzün ne farkı var?