03 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ

92

(DÖRDÜNCÜ BÖLÜM)

Prof. Dr.  HİKMET TANYU

(Ankara, 09.01.1918 – İstanbul, 11.02.1992)

Türkçü ilim adamı. Dil ve Târih – Coğrafya Fakültesi’ni bitirdi. 1944 Irkçılık – Turancılık Dâvâsı’nın mağdurlarındandır. İşkencelere mâruz kaldı, yargılandı ve beraat etti. Buna rağmen Türkçülük aleyhtarı siyâsî otorite onu ezmeye devam etti. Lise öğretmeni olarak tâyini engellendi. İlkokul ve ortaokul öğretmenliğine tâyin edilerek tahkir edildi. Üniversiteye intisabı engellendi. Ancak 1955 yılında Ankara İlâhiyat Fakültesi’ne  Dinler Târihi asistanı olarak kabul edildi. 1973’te profesör oldu. Üç yıl süre ile dekanlık yaptı. Eserlerinden bazıları: Türkçülük ve Gerçek Demokrasi  (1945), Türk Gençliğinin Kükreyişi  – Türk Milliyetçilerinin Dâvâsı ve Hedefleri, Komünizm ve Komünistlerin Tahlil ve Tenkidi  (1947)  Türkçülük Dâvâsı ve Türkiye’de İşkenceler  (1952),  Niçin Komünist Oluyorlar ?  (1958), Dinler Târihi Araştırmaları  (1973),  Türkler’in Dinî Târihçesi  (1978), İnsan ve Dünya  (Şiirler – 1978), İslâm Dininin Düşmanları ve Allah’a İnananlar  (1980), Türklerde Tek Tanrı İnancı  (1981).

Duruşmalar sırasında İçişleri Bakanlığı  evrak kaleminde memur olarak çalışıyordu. Mahkeme, beraatına karar verdi.

HÜSEYİN NÂMIK ORKUN

(İstanbul – Kasımpaşa, 15.08.1902 – Ankara, 23.03.1956)

Döneminin ilmiye sınıfı mensubu Mehmet Hayri Bey’in oğludur. Orta öğrenimini Nişantaşı Sultânîsi’nde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Târih Bölümü’nü,  bitirdi. Macaristan’da  Budapeşte Üniversitesi’nin Felsefe Bölümü’nde ünlü Macar Türkoloğu Oyula Nèmet’in öğrencisi olarak Türkoloji öğrenimi gördü, sertifika aldı. 1930 yılında yurda dönerek  Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü, Polis Koleji, Devlet Konservatuarı ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde devrim Târihi ve Türk Târihi dersleri okuttu.  Orkun Kitâbeleri ve  Türk Kültürü  konularındaki araştırmalarıyla tanındı. 

Hâkimiyet-i Millîye  Gazetesi’nde ve Türk Yurdu, Ülkü, Varlık, Millet  Türklük, Bozkurt gibi dergilerde; Türk efsâneleri, Türk destanları, Türk boyları üzerine yazıları yayınlandı.

Eserlerinden bazıları şunlardır: Türk Dünyası  (1932), Avarlar – Peçenekler  – Kumanlar  (1933),  Atillâ ve Oğulları  (1933),  Oğuzlara Dair  (1935), Eski Türk Yazıtları  (4 Cilt, 1936 – 1941),  Hunlar  (1938),  Türk Târihi’nin Bizans Kaynakları  (1938),  Osmanlılar’ın aslına Dâir  (1939), Yeryüzünde Türkler  (1944),  Türk Târihi  (4 Cilt, 1946),  Türkçülüğün Târihi  (1951),  Büyük Türkçü Şıpka kahramanı Süleyman Paşa  (1951).

Duruşmalar sırasında Ankara Gazi terbiye Enstitüsü’nde Târih öğretmeni idi. Mahkeme, beraatına karar verdi.

HÜSEYİN NİHAL ATSIZ 

(İstanbul, 25.01.1905 – İstanbul, 11.12.1975)

Türkçülük akımına bayraktarlık etmiş olan  yazar, şair ve eğitimci.Türkçülük Bayrağını 70 yıl en yükseklere ulaştırmak için çalıştı.  Türkçülük düşmanlarının çarptığı en sert  kalkan oldu. Milliyetçi görüşleri sebebiyle sonsuz ezâlar, cefâlar çekti. Milliyetçilik ve  Turancılık fikrinin,  idealizmin sembolü oldu. 1930’lardan beri yazılarıyla ve eserleriyle Türk Gençliğini aydınlattı, şuurlandırdı ve ruhlandırdı. Ülkü âbidesi olarak gençliğe örnek teşkil etti. Atsız Mecmua’yı, Orkun ve Ötülen Dergilerini  çıkardı. Eserlerinden bazıları:  Türk Târihi Üzerine Toplamalar  (1935), Türk Târihinde Meseleler  (1966),  Bozkurtların Ölümü  (1946), Bozkurtlar Diriliyor  (1949),  Deli Kurt  (1958). Şiirleri:  Yolların Sonu  (1946), Makaleleri,  Türk Ülküsü  (1959)  isimli kitapta toplandı. Atsız  Ata, Türkçülüğü şöyle târif ediyordu:  Türkçülük, Türk Milliyetçiliği’nin adıdır. Kelimenin sonundaki ek, yerine göre mensupluk, sevgi, taraftarlık gösteren bir ektir. Türkçülük de Türk sevgisi ve taraftarlığı demek olduğuna göre kelime, yerinde kullanılmıştır. Başka milletlerin Türk taraftarlığı ve Türk sevgisi, bu kelime ile ifâde olunamaz. Zaten başka milletlerin Türk’ü sevmesi, gerçek bir sevgi değildir. Geçicidir, çıkara dayalıdır veya nezâket gereğidir. Türk’ü gerçek olarak Türk’ten başkası sevemez. Şiirlerinden mısrâlar:

Haydi artık dinsin bütün ıstırapların /  Ufuklardan şanlı bir gün doğacaktır yarın !

*   *  

Güzellikle, sıcaklıkla ve ihtişamla…  /  Kumandansız hazır olup O’nu selâmla !

*   *  

Gönlündeki yaraların kanını dindir…  /  Yüzde yüz Türk olduğun gün, cihan senindir.

Duruşma kayıtlarında, işi bölümüne: Lise öğretmenliğinden çıkarılma  şeklinde bilgi düşülmüştür.

Birinci mahkeme sonunda 6 sene 6 ay 15 gün hapis cezasını çarptırıldı. 3 sene Adana’da gözaltında tutulması, ömür boyu amme hizmetlerinden mahrum edilmesi kararlaştırıldı.    

İSMET TÜMTÜRK

(İstanbul, 06.06.1916 – İstanbul, 26.02.1998)

Türkçü yazar ve avukat.   Hukukçu olmasına rağmen biyoloji ve antropoloji konularında uzman ölçüsünde  bilgi sâhibi idi. İstanbul Erkek Lisesi’nde İngilizce öğretmenliği, belediyede müfettişlik yaptı. 1944 Irkçılık – Turancılık Dâvâsı sebebiyle hapse atıldı. Diğer Türkçüler’le birlikte beraat ettikten sonra avukatlığa başladı. 1950 – 1952  yılları arasında Orkun Dergisi’nin, 1962’den 1965’e kadar Millî Yol Dergisi’nin sahibi ve başyazarı olarak Türk Milliyetçiliğine hizmet etti. Türkçüler Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. 1985’te avukatlık mesleğinden emekli oldu, tüm çalışmalarını Türkçülük Ülküsü’ne tahsis etti. Cenap Şahabeddin’in oğlu idi. İstanbul’da bir trafik kazâsı sonucunda hayata vedâ etti.

Duruşmalar sırasında İstanbul Belediyesi’nde müfettiş olarak çalışmakta idi. Mahkeme, beraatına karar verdi.

MUZAFFER ERİŞ

Duruşmalar sırasında  Yüksek Mühendis Mektebi 4. sınıf öğrencisi idi.  Mahkeme, beraatına karar verdi. Pek çok kişi, Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısında işyeri bulunan merhum Muzaffer Eriş ile, 1944  Türkçülük Dâvâsı’nın mağduru olan Muzaffer Eriş’in aynı kişiler olduğunu zanneder. Her ikisi de Türk Kültürü’ne gönül vermiş muhterem merhumlarımızdır. Fakat ayrı kişilerdir.

NECDET SANÇAR

(İstanbul, 01.05.1910 – İstanbul, 15.02.1975) 

Türkçü yazar ve eğitimci. Türkçülük ülküsünün bayrak ismi  Hüseyin Nihal Atsız’ın ana-baba bir kardeşidir. Edebiyat Fakültesi’ni bitirdikten sonra Sivas Öğretmen Okulu’nda edebiyat öğretmenliğine tâyin edildi. Türk ülküsüne gönül veren öğrenciler yetiştirirken, dönemin  Millî Eğitim  Bakanı Hasan Ali Yücel  tarafından bakanlık emrine alındı. Bir müddet sonra Balıkesir Lisesi’ne tâyin edildi. Türkçüler aleyhine Haçlı Seferleri benzeri savaşların başlatıldığı 1944 yılında tevkif edilenler arasında Necdet Sançar da vardı. 14 ay hapse mahkûm edildi. Karar temyizde bozuldu, beraata çevrildi. Fakat öğretmenlik hayatının  zehir olması için her şey yapıldı. Sıradan memuriyetler için sürgün tâyinlerle cezalandırılmaya çalışıldı. 1950’de Demokrat Parti iktidara gelince tekrar edebiyat öğretmenliğine tâyin edildi. Pek çok milliyetçi insan yetiştirdi. Hanımı Reşide Sançar Hanımefendi de kendisi gibi öğretmen ve milliyetçi idi.

Duruşmalar sırasında Balıkesir Lisesi’nde Edebiyat öğretmeni idi.  İlk  mahkeme sonucunda 1 sene 2 ay hapis cezasına mahkûm edildi.

NURULLAH BARIMAN

Duruşmalar sırasında yedek subay teğmen  olarak askerlik görevini yapmakta idi. İlk mahkeme sonucunda 4 sene  hapis  cezasına çarptırıldı.  2 sene Kırşehir’de gözaltında  tutulmasına, 4 sene amme hizmetlerinden mahkûm edilmesine karar verildi.

 ORHAN ŞAİK GÖKYAY

(İnebolu, 16.07.1902 – İstanbul, 02.12.1994)

Millî şairlerimizdendir. Bulgaristan’ın Filibe şehrinden 1840 yılında Türkiye’ye gelen ve Bolu’nun Göynük ilçesine yerleşen  bir ailenin ferdidir. İlk şiiri 1922’de Kastamonu’da çıkan bir gazetede yayınlandı. Aynı yıl Ankara Öğretmen  Okulu’ndan mezun  olarak öğretmenliğe başladı. Üniversite mensubu olmamasına rağmen önemli bir bilim adamı idi. Türk Dili söz konusu olduğunda, “bilim” adı altında yapılan her yanlışın karşısına dağlar gibi dikilmiştir. O’nun yetiştirdiği öğrenciler, bilim konusundaki titizlikleri ile, hocalarının yolunu tâkip ettiler. Böylece Türk Dili konusunda eşsiz eserler meydana getirdiler. 93 yaşında Hakk’a yürüdüğünde, üniversite kürsüsünde konferans veriyordu. 1924 – 1926 yılları arasında  Çağlayan  isimli dergiyi  yayınladı. 1930’da Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Ölümüne kadar liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı.  1944’de Irkçılık – Turancılık Dâvâsı’nın mağdurları arasında idi. İlim çalışmalarının yanında yaşadığı yoğun duygu dünyasını şiirlerine aktardı. Böylece hem ilim, hem de edebiyat adamı unvanına hak kazandı.  Bu Vatan Kimin  adlı şiiri ile  tanındı ve sevildi. Eserlerinden bazıları: Dede Korkut (1938), Kâtip Çelebi   (1968),  Bu Vatan Kimin ?  (1994). Eşi ile birlikte Dorian Gray’ın Portresi isimli eseri Türkçe’ye çevirdi.

Duruşmalar sırasında Ankara Konservatuarı Direktörlüğü’nden, vekâlet emrine alınmış pozisyonda idi. Mahkeme, beraatına karar verdi.

(DEVAM EDECEK)

Önceki İçerik                                              Kıbrıs Konusunda Unutulanlar…
Sonraki İçerikŞeriat Nedir?
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.