Fıkra diye anlatılır ama yaşanmış olaydır. Karadeniz’de bir camide hoca vaaz veriyormuş;
– Ey cemaat camimizin tadilatı için 100 şuraya, 200 şuraya toplam 500 liraya ihtiyacımız vardır.
Köyde de herkes gurbette olduğundan ancak 300 lira toplarlar.
– Ey cemaat 300 topladık 200 açığımız var. Ne yapacağız ne edeceğiz diye Hoca tekrar cemaate sorarken cemaatten biri seslenir;
– Hocam zarar ediyorsak kapatalım camiyi…
Meclis’te bugünlerde 2019 yılı Bütçe Kanunu görüşülüyor. Bütçe Kanunun cetvellerine şöyle bir göz attığınızda bir hayli ilginçlikler çıkıyor karşınıza. Öncelikle 2019 yılı bütçemiz yaklaşık 961 milyar TL, bu da bugün ki döviz kuruyla yaklaşık 180 milyar Dolar yapıyor.
İlk gözümüze çarpan kalem listenin başındaki Cumhurbaşkanlığı bütçesi. Saray için bütçeden ayrılan meblağ tamı tamına 2.818.899.000 TL. Buraya kadar her şey normal görülebilir. Ancak detaya girdiğimiz zaman işin rengi değişiyor. Öncelikle Cumhurbaşkanlığı kurumunun bir önceki yıl bütçesi 845.365.000 TL. Yani Cumhurbaşkanlığı bütçesinde neredeyse %300’lük bir artış var. Başbakanlık makamının kalkmış olması bu artışa gerekçe gösteriliyor ancak tabloya baktığımızda görülen o değil. Cumhurbaşkanlığı kurumu bütçesinin yaklaşık 310 milyon TL’sini personel maaş ve SGK giderleri, %41’ini 1.158.751.000 TL ile “Mal ve Hizmet Alım Giderleri” teşkil ediyor. Cumhurbaşkanlığının bu kadar yüksek bedelle hangi mal ve hizmetleri alacağını bilmiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin 401 milyon TL’sini Cari Transferler teşkil ediyor. “Cari Transferler” kavramı kamu maliyesinde şu şekilde tanımlanmaktadır; “Sermaye birikimi hedeflemeyen ve cari nitelikli mal ve hizmet alımını finanse etmek amacıyla karşılıksız olarak yapılan ödemelerdir. Transferler kimin yararlandığına göre değil kime ödendiğine göre sınıflandırılmalıdır.” Sayın Cumhurbaşkanımızın 2019 yılında kime veya kimlere hangi amaçlarla 401 milyon TL değerinde “karşılıksız ödeme” yapacağını ben de çok merak ediyorum.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin son kalemi ise kurum bütçesinin %34’üne tekabül eden Sermaye Giderleri kalemi ki bu da tam olarak 950 milyon TL ediyor. “Sermaye Giderleri” kavramı da maliyesinde şu şekilde tanımlanmaktadır; “Sermaye harcamaları, sabit sermaye edinimleri, gayrimenkuller ya da gayri maddi aktiflerin edinimi için yapılan ve Devlet mal varlığını artıran ödemelerdir. Ayrıca, taşınmaz mal yapımı ile bakım-onarımının gerektirdiği yıkım ve enkaz temizleme işleri de bu kapsamda değerlendirilecektir. Bu ödemeler, her yıl bütçe kanunlarıyla belirlenecek asgari limitin üzerinde olmalıdır ve kullanım ömürleri bir yıl veya daha uzun olmalıdır.” Sayın Cumhurbaşkanımızın 2019 yılında kurum adına nerelerden gayrimenkul satın alacağını ve buralarda ne tür inşaatlar yapacağını az çok tahmin edebiliyoruz. Güzide bir tatil beldesine 300 odalı, Ahlat’ımıza da 1071 odalı birer saray yavrusu yapılacağı haberlerini hatırlarsınız.
Anti parantez bir hususa daha değineyim. Listenin devamını incelediğim zaman kendi cahilliğimle yüzleştim. Meğer güzide devletimiz bünyesinde benim adını bile duymadığım ne kurumlar varmış ve bu kurumlarda ne babayiğitler memlekete fedakârca hizmetler ediyormuş!
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü diye bir kurum varmış mesela ve neredeyse Cumhurbaşkanlığı bütçesine yakın bütçe ayrılmış bu kuruma. Muhtemelen adını 2023’den sonra daha sık duyacağımız Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü diye başka bir güzide kurumumuz daha varmış. Mesleki Yeterlilik Kurumu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü, Kişisel Verileri Koruma Kurumu gibi cahilliğimden ötürü adlarını ilk defa duyduğum ve kim bilir bu ülkeye ne büyük hizmetler etmiş ve etmeye devam edecek nice kurumlar gördüm listede. Hele bir tanesi vardı ki adını görür görmez kendimden geçip “Helal olsun be !” diye bağırdım. Helal Akreditasyon Kurumu diye bir kurumumuz varmış. Bu kurumun varlığını öğrendikten sonra artık yerli mi ithal mi olduğuna bakmaksızın her türlü gıda ürününü gönül rahatlığıyla tüketebileceğiz demek ki !..
Asıl konuya geri dönelim. Yapılacak olan bu kadar fazla harcama için bir şekilde para bulunması lazım. İşte 2019 Bütçe Kanununda gelir planlaması yapılırken toplamda yaklaşık 967 milyar TL gelir elde edilmesi planlanmış. Bu meblağın da %88’inin yani yaklaşık 854 milyar TL’sinin vergilerden tahsil edilmesi planlanıyor.
Vergi gelirlerinin %30’unun gelir ve kazanç üzerinden, %40’ının ise harcamalar üzerinden alınması planlanıyor. Bu da yaklaşık 600 milyar TL demek. Yani devletimizin 2019 yılında yapacağı harcamaların %62’si işçi, memur, esnaf, çiftçinin gelirlerinden ve yine milletçe yaptığımız her harcama kaleminden ödediğimiz KDV ve ÖTV lerden karşılanacak.
Bütün bu anlatılanlar demek oluyor ki, Sayın Cumhurbaşkanımız memleketin dört bir tarafına saray yavruları yapsın, uçak filosundaki uçak sayısını neredeyse bir havayolu şirketinin filosuna denk gelecek şekilde artırsın, her biri birbirinden değerli güzide devlet büyüklerimiz en son model ve en lüks makam arabalarını kullansın ve iktidara yakın işsiz gençlerimizin istihdam edilebilmesi için adını sanını duymadığımız yepyeni kurumlar ihdas edilsin diye bu ülkenin vatandaşları ev sahibi olamayıp kiralık evlerde yaşamaya devam edecek kötü kötü arabalara dünyanın parasını ödeyecek, dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanacak, çoluğunun çocuğunun rızkından kesinti yapacak, ikinci hatta üçüncü bir işte çalışma ihtiyacı duyacaklar.
Ekonomik durumu nispeten iyi olan vatandaşlarımız ise, ev ve iş yerlerinin güvenliğinin sağlanması için özel güvenlik şirketleriyle anlaşma yapmaya, çocuklarına özel okullarda eğitim aldırmaya, sağlık hizmetlerini de özel hastanelerde almaya devam edecek ve böylelikle ödedikleri vergilerin karşılığını devletten hiçbir şekilde alamamış olacaklar.
Sonunda ise vatandaşın yaptığı bütün bu fedakârlıklar yine yetersiz kalacak, bütçe zarar edecek ve haşmetli büyüklerimiz vatandaşımızın biraz daha tasarruf yapması gerektiğini söyleyecekler. O gün geldiğinde Karadenizlinin biri daha çıkıp, “Zarar ediyorsak kapatalım devleti” der mi acaba ?