Yunus’ta Varlık Felsefesi (4)

65

Gerçekten dünya “Allah’ın o güzel isimlerinin nakışlarını gösterir. Dünyanın bu yüzü gayet güzeldir ve nefrete değil, aşka lâyıktır.” (Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.128)

“Dünya haramdır haslara

Helâl olmuş nekeslere

Biz dünyayı dost tutmazız

Ol dünya murdardır bize.”

(Konur Ertop, Yunus’a Farklı Yaklaşımlar, Varlık, Temmuz 1991, Sayı: 1006, s.6) derken de, dünyanın insanın heveslerine bakan yanını niteler. Çünkü “Bu yüzüyle dünya, gaflet perdesidir ve ehl-i dünyanın heveslerinin oyun yeridir. Böyle his ve heves cihetine baktığı için bu yüzüyle dünya çirkindir. Çünkü fânidir, geçicidir, elemlidir.” (Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.127) Zira Yunus fânidir, fâni olanı istemez.

Yunus şunu da anlamıştır. Ruh bâkidir. Alınmamak üzere verilmiştir kendisine. Burada Yunus’tan çok eskilere giderek, bu hakikatin insanla yaşıt olduğunu göstermek istiyorum:

“Hint destanı Ramayana’da geçen bir olay çok düşündürücüdür. Olay günümüzden 2500 sene evvel yazıya geçirilmiştir. Aslında cereyan tarihi daha eskidir. Hindistan’da sarp bir geçidi tutan bir eşkıya -yıllarca- yolu oraya düşenin ya parasını, ya da parası yoksa canını alır. Fakat bir defasında bir dervişin cevabı, hayatına yeni bir yön verdirir. Kendisinden parası; parası yoksa canı istenen dervişin cevabı şudur:

‘Param yok, canıma gelince, onu alamazsın! Ancak ruhumun bedenimden ayrılmasına vesile olabilirsin. Çünkü bu canı bana Allah, almamak üzere verdi’ der.” (Öğr. Gör. Muhsin Bozkurt, Vakıf Müessesesinin Türk Toplum Hayatındaki Yeri, 2 Nisan (Gazetesi), 7-15 Ocak 1991, Van)

Yunus:

“Vaktinize hazır olun, ecel vardır, gelir bir gün

Emanettir kuşca canın, issi vardır, alır bir gün

……….

Bu dünya kimseye kalmaz, anadur ölümün zinhar

Kaçan kimse gider gelmez, anadur ölümün zinhar.

……….

Kalır ayruklara malın, seninle gider âmâlin

……….

Ey dünyayı seven kişi, bir gün koyup gitmek gerek

……….

Ne ettin kurudan yaştan, sorarlar bir eyyam gelir.

……….

Yunus, şimdi sen dil ile, ben Hakkı severim deme

Ol padişah hazretine, görklü meta’ iletmek gerek.”

(Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.269-278) diyerek dünyanın ahirete bakan tarafına işaret etmiştir: “Dünya bu yüzü ile ahiretin tarlasıdır. Cennetin mezraasıdır. Buradaki amellerin ekildiği ve bunların ahirette cenneti meyve verecekleri bir tarla…İlahî rahmetin tezahür ettiği bir sergidir..Bu cihetiyle de dünya, sevgiye lâyıktır, tahkire değil..” (A.g.e. s.127)

Yunus için “Dünya, o kadar yalandır ki, onda yaşanan hayat ya yel, ya da hayale benzer. Âdeta varla yok arası bir şeydir. Vefasızdır dünya ve zevali o kadar yakındır ki:

“Kogıl dünya bezeğini, bu dünya yeldir, ya hayal

Ne kılısar bize vefa çünkü pusudadır zeval

 

 

Önceki İçerik‘Millî İrade’dedir Çocuklarımızın Geleceği
Sonraki İçerikDoktor Baki Dökme’nin açıklamalarıyla A’dan Z’ye Akupunktur
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.