Yoldakilere Duyuru

71

Binlerce yıllık mazisi olan Türk Milletinin yalnızca bir asrıdır Cumhuriyet. Asalet esasına bağlı mutlakıyetçi yönetimler geleneğinden gelen bir Toplumun Demokrasiyle İmtihanı.  Âhiler denemesini bir yana bırakırsak Atatürk’ün millî ikramıyla halkın kendi kendini idare etmesi işi sürekli şekil değiştiriyor.

Kuruluş itibariyle ‘Çok Partili Hayat’a geçiş dış mihraklı iç isyanlarla akamete uğradı. II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında kendi politik partilerimizi değişen dünya dengeleri ve yeni güç odaklarına göre projelendirerek payidar olmak istedik. Eski Türk Devlet geleneğindeki Doğu & Batı ayrımını, CHP & DP / AP veya Sağ & Sol olarak yaşadık. İdeologlar ve demagoglarla tanıştık. Kadim ihtilâl alışkanlığımız da cabası..

Son proje 11 Eylül saldırılarından sonra ayranı kabaran American Cowboy’una siyasî ve askerî partnerlik yapma projesiydi lakin taahhüt süresini epeyi aştı. Yanısıra Orwell’in 1949’da işaretlediği Big Brother’li Küreselleşme 1984 Romanına 84 kere fark attı. Aksiyoloji dediğimiz Toplumların Formatlanması ameliyesi artık gündelik siyasetçilerin elinde yarım günlük iş haline geldi.

Dinî teşekkülleri STK’lar olarak nitelendirmeye çalışanlar olsa da Türkiye Selçukluları ile Osmanlıların kuruluşundan beri Anadolu’da iktidar mücadelesi siyasî-askerî-dinî kuruluşların dövüş sacayağında süregelmiştir. Hayır, ve Allah rızası eksenli oluşumların halka arzıyla erk-i devlet talebi bin yıllık bir laik davranış şeklini ikilem olarak hep içinde barındırmıştır.

Devlet, tabiatı gereği egemenlikte tekil kalmak ve ortak kabul etmemek ister. Toplumsal zaaflardan doğarak büyüyen her güç odağı, tabiatı gereği Devlet otoritesinin zaaflarından da beslenerek büyümek ister. Ve doğal olarak çatışma (11.yy’dan – 21.yy’a) buradan başlar. Tam da şimdilerde olduğu gibi..

Cemaat, eğitimde yakaladığı başarıyla ve hoşgörü ikliminde bulduğu krediyle yetinmedi. İmanı kurtarma arzından istihbaratı kurtarma talebine evrilme en çok Ergenekon denilen Silivri Süreci’nde kendini hissettirdi. O dönem hakkı ve hukuku savunmayla ilgili yazılarımız İktidar yandaşı memurlarca suçmuş gibi elden ele dağıtılıyordu.

Oysa dinî teşekküllerin kaybetme kuşağı, samimiyetlerini ve hizmet ihlâslarını yitirmeleridir. Gerisi illâ ki bir yol bulur, gelir.

Cemaat’in gazete, televizyon, haber ajansı ve işadamlarına yapılan daha önce başkalarına da yapıldığına şahit olduğumuz tarzda hukuksuzcadır. Yarın – öbür gün Cemaat’in yerini almaya oynayanların da muhtemelen başına gelecektir. Bütün dinî teşekküller aynı risk altındadır. Bence başta Cemaat olarak çıkışları, hayra hizmet noktasında başarılı oldukları alanlarda kalmaları ve maddî-manevî beklenti ikliminden çıkarak hasbîlik ve diğergamlık iklimine yelken açmalarıdır.

Yüce İktidar’ımız ise artık Amerika’ya ihtiyaç duymadan halkımızı formatlayabiliyor. Ergenekon Kötüdür & Ergenekon İyidir, Esad İyidir & Esed Kötüdür, Cemaat İyidir & Cemaat Kötüdür, Çözüm (HDP, İmralı, Peşmerge, Âkiller) İyidir & Çözüm (HDP, İmralı, Peşmerge, Âkiller) Kötüdür zikirleri Alev Alatlı kitaplarındaki virdlere benziyor.

Ve fakat Anayasa’nın yada Anayasa Mahkemesi’nin takılmaması bizi Cumhuriyet öncesi sıkıntılara götürür. Gece Nasrettin Hoca’nın sakalından fare geçmiş, kalkmış hepsini tıraş etmiş. Hanımı demiş ki “Fare sadece şu tarafından geçmiş, niye tamamını kestin?”. “Yol olur, yol” demiş Hoca. Yoldakilere duyurulur.