Neyi diye soracaksınız hemen? Bence her şeyi yeniden düşünmekte fayda var. Bu görüş aklıma sosyal medyadaki bir davetten geldi. Üniversiteden arkadaşlar “Teoride ve Pratikte Uluslararası 21. Yüzyılda İslam Ekonomisini Yeniden Düşünmek Sempozyumu” konulu toplantıya çağırdılar. Toplantı iki gün sürecek ve hafta sonu tatilinde gerçekleşecekti. Bakalım kimler rahat döşeğinden kalkıp gelecek? Hem de toplantı Beyazıt İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde. Sabah erken de başlıyor saat 09.30’da. Birkaç saatlik yolum vardı katlandım ve gittim.
Bu Sükût İnsanı Kahrediyor
İstanbul İktisatçılar Derneği’nin organize ettiği toplantıya İstanbul Üniversitesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TC Merkez Bankası, İstanbul Ticaret Odası, Borsa İstanbul, Türk Hava Yolları, TRT, Albaraka, Kuveyt Türk ve Ziraat Katılım sponsor olmuş. Kısacası dev bir organizasyon böyle sponsorların olunca. Belli ki hem dünyada ve hem de ülkemizdeki ekonomide sıkıntılar var. Acaba “İslam Ekonomisi ” sorunlara çözüm olabilir mi diye düşünülmüş olsa gerek. Keşke aynı sponsorlar en az bunun kadar önemli ve dibe vurmuş vaziyette görülen eğitim ve kültür hayatımızı da yeniden düşünseler. Rahmetli Ömer Öztürkmen’nin dediği gibi bu sükut insanı kahrediyor.
Her ne ise.. seçim sathı mailine girdiğimiz için değil her böylesi büyük toplantılarda her zaman illa da siyasilerimiz baş gösterir, olmazsa olmaz olduklarını vurgulamaya çalışırlar. Oysa bu bir ilmi çalışma. Üstelik hiç siyasi hayata girmeyen Prof. Dr. Sabahattin Zaim hocamızın anısına düzenleniyor. Politikacılar ve üst bürokratlar konuşmalarını yaptıktan sonra hemen işlerinin yoğunluğunu mazeret göstererek giderler! Bu defa da öyle oldu. Türkiye’de İslam Ekonomisi uygulaması önce Faysal Finans ile başladı Türkiye’de. Daha sonra hızla büyüyen ve batan, hala bazı mudilerin parasını ödemeyen İhlas Finans geldi. Peşinden Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in de katkı verdiği Kuveyt Türk, El Baraka Türk, en son da Ziraat ve Vakıf Katılımlar ile İslam ekonomisi hep gündemde kaldı.
Amerika’da Kurgulanıp Ülkesinde Caka Satmak
Açılış konferansı Prof. Dr. Abbas Muhammet Mirakhor tarafından İdeal İslam Ekonomi başlığıyla verildi. Bir tespiti çok önemli. O da şöyle “Amerika’da İslam ekonomisi eğitimi yapıp, ülkelerine dönenler anlatılanları gerçek İslam ekonomisi zannediyorlar. Oysa yansıtılan Amerikan kurgusundan ibarettir. Gerçek İslam ekonomisini önce İslam alimleri, akademisyenleri ve bankacılar çalışmalı, tartışmalı ve uygulanabilirliğini ortaya çıkarmalıdırlar.” Çok doğru İslam coğrafyası derin bir uykuda, yönetimler sadece güçlerini oluşturan mevcut düzeni korumaya çalışmakla meşguller.
Toplantıya iyi ki iştirak etmişim uzun yola rağmen. İki gün süren toplantının özeti şöyle “İslam coğrafyasında eleştirel düşünme şart. Toplumsal refah ve bireysel özgürlük artmadıkça mevcut düzenin değişmesi, üretime geçilmesi, paylaşılması, ufuk göstermesi çok zor.”
Erdem Önde Olmalı
Katıldığım uluslararası bu toplantının notlarıma göre önemli noktaları şöyle;
“Bir ülkenin ekonomisi kadar insan kalkınma endeksi de o derece yüksek olmalıdır. İstanbul bir zamanlar ekonomik krizleri aşmasıyla dikkat çekerdi. İslam Coğrafyasında değerler krizinin yanına artık yöneticilerin şahsi hataları da eklendi. Çünkü tarih, felsefe, sosyoloji iktisat gibi dallar kulak arkasına itiliyor. Din kamusal alanda uygulanmıyor ve ciddi bir ikilem yaşanıyor. Hesap verebilirlik yok. Dünyadaki bütün gelişmelere herkes katıda bulunmalı, alıp kopya etmemeli veya tümden tepki gösterilmemelidir. Çoğu şeyi yeniden keşif ile inşa etmeliyiz. Erdem önde olmalı, şahsi çıkarlar değil.”
Ne kadar önemli spotlar bunlar. Hepsi birbirinin önünde, tümü birbirine bağlı hususlar. Devam edeyim notlarıma;
“İslam Ekonomisiyle ilk yayınlar Prof. Mannan’dan Bahri Zengin’in tercüme ettiği İslam Ekonomisi(Fikir Yayınevi) oldu. Bir de Prof. Dr. Sabri Orman’ın İmam Gazali adlı küçük kitabı. Her şeyden önce ahlak sürecinin tamamlanması lazım. Finanslaşma reel ekonomi ve toplumsal değerler İslam ekonomisini oluşturur. İslami finanslaşma borç demek değildir. Değerleri vardı. Biz ise bilgi üretmiyoruz Böyle olunca kimlik ve özgürlük nasıl sağlanır? Her şeyden önce dürüst olmalıyız. Neden gelişemedik iyi düşünmeliyiz!. İslam Ekonomisi ile alakalı yayın çok az. Yaygın da değil üstelik. Sosyal gerçekliğin farkında olmalıyız ayrıca. İyi ki Malezya’da böylesi çalışmalar devam ediyor. Özellikle vakıflar konusunda daha fazla araştırma yapmamız gerek. Çünkü haram yaşanmamalı ve sömürge olmamalıyız.
Dünyadaki Gelişimi Iskalamamak
Özgürlükler ve bireysellik güçlü olmalı. Birbiri üzerinde hakimiyet kurmamalı. Hayat insana bir lütuftur. Yönetim algısı öne çıkmalı. İslam’da kaynak biriktirme yoktur. Paylaşma yaygın bir olgudur. Onun için de bankacılık gelişmemiştir. Dünyadaki bilgi gelişim sürecini ıskalamamalıyız. Her değerlendirme Allah korkusu ile yapılır. Riba konusu yeniden tanımlanmalı. İşbirliği ve hissedarlık geliştirilmeli. Mevlana’nın dediği gibi bulandırmadan akmak önemli. Enstrümantalist(çevreye uyma, doğadan yararlanma, mutlu olma) süreçlere odaklanmalı. Gerçek dışılık bazı gelişmelere insani olmadığından mani olabiliyor.”
Prof. Dr. Naci Şensoy ve Türkçeye de tercüme edilen Adaletsizlik kitabı yazarı Prof. Dr. Zafer İkbal çok güzel tespitlerde bulundular. Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Asutay’ı çok tuttum. Çok önemli noktalara değindi ve kendini dinlettirdi.
“İktisatta reformlar gerek. Ahlak önemli ve en itici güçtür. Etik uygulamalarımız yeniden gözden geçirilmelidir. Önce de sonra da ahlaktır önemli olan. İslami değerler artık iktisatta da önem kazanıyor. İslam’ın doğduğu güne geri dönmeliyiz. Günümüzde refah ve zevkler hep öne çıkmakta. Oysa Kur’an-ı Kerim önce “iyilik yapın ve faydalı olun” diyor.
Şeffaflık, Dürüstlük, Ahlak ve Adil Toplum
Hayata herkes saygı duymalı. İnsanlar davranışlarına dikkat etmeli. İnsan nedir iyi tarif etmeli ve algılanmalıdır. Etik değerler, adalet, zarardan kaçınma, üretme, paylaşma, rızık, iyi huy hep önde olmalı. Peki başka daha neler önde olmalı? Performans, işbirliği, çalışmak, üretmek, paylaşmak, şeffaflık, dürüstlük, ahlak, özveri. Adalet her yere ve her şeye yansımalı. Elbette şahsi çıkarlar olacak ama ahlaki ölçüde. Rekabet hizmet odaklı olmalı. Kaynaşarak ortaklıklar kurulmalı. Adalet ve gerçekçilikten taviz verilmemeli. Borç değer oluşturmaz. Reel olmayandan ve sanaldan kaçınılmalı. Bilgisayarın tuşlarına basarak kar edilmez. Esasında gerçek ekonomi finansı İslam ekonomisinin ta kendisidir.
Muhammet Ömer Chapra’ya göre İslam iktisadından ahlak ve adalet olmazsa olmazlardandır. Adaletsizliğin yaygınlığı ve finansal krizlerin oluşma sıklığının iki önemeli sorun olduğunu ileri süren Prof. Dr. Mehmet Saraç da özetle şöyle diyor “Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin ve hatta hastalıkların kaldırılması yönünde çabalar artırılmalıdır. Adaletin gerçekleşmesi bütün kurumların olduğu kadar finansal sitemin de en önemli meselesi olmalıdır. Finansal kurumların kaynak havuzundan verdiği krediler yine toplumun tüm kesimine adilane biçimde hizmet etmediği sürece adil bir toplum rüyası gerçekleşmez.”