“Yeni Türkiye” Tuzağı

83

 

Gazetemiz Yeniçağ’ın güzel bir hizmeti de günün tarihi başlığı ile tanınmış şahsiyetlerin ölüm tarihlerini okuyucuya hatırlatmasıdır. Resimleri ve isimleri gördükçe bu şahsiyetleri tekrar rahmetle andım. Bunlardan çok sevgi ve saygı duyduğum değerli sanatçı Yıldırım Gürses‘i, silahlı saldırı sonucu şehit edilen gazeteci-yazar İlhan Darendelioğlu‘nu, geçenlerde vefat eden kıymetli araştırmacı yazar Aytunç Altındal‘ı rahmetle anıyorum.

Nasıl bir anayasa hazırlanacağı ve bunun “Yeni Türkiye” adı altında ülkenin tanınmaz hale getirilip nasıl dönüştürüleceğini Oslo gizli toplantılarında I. veII. Habur rezaletlerinde ve Diyarbakır’daki gösterilerde daha iyi anladık.

1. Habur rezaleti devleti küçük düşürücü, terörü teşvik edici, hukuk devletini yıpratıcı, hukuku çadıra indirip terör örgütü mensuplarına tanınan imtiyazlar unutulmamışken; bu defa 16 Kasım Cumartesi günü barış, kardeşlik ve demokratik açılım örtüsü altında Türkiye’yi Türkiye yapan değerlerin üzerine gidilmiş, insanlarımız arasında düşmanlık tohumları ekilmiştir. Vatandaşları birbirine soğutan, birbirine zorla resmi kanaldan ötekileştiren bir süreç demokrasiye hizmet etmez ki kardeşliğe hizmet etsin. Etnik ırkçılığın demokratikleşme diye takdim edildiği bir ülkede iyi niyetten bahsedilemez.

Türk’ün ve Türkiye’nin herşeyine düşman Barzani ailesinin son temsilcisi olan Mesud Barzani’nin hiç bir şey olmamış gibi Diyarbakır’da ağırlanması etnik bölücülük tarihinde önemli bir merhaledir. Kardeşlik, egemenlik haklarının paylaştırılmasını gerektirmez. Hiçbir ciddi devlet egemenlik hakkına ortak aramaz. Diyarbakır meydanında egemenliğe ortak ilan edilmiştir. Sayın Başbakan’ın ağzından dökülen Kürdistan ifadesi büyük bir siyasi gaftır. Herkes bunu söylüyor biz niye söylemeyelim ki, şeklindeki bir yaklaşım ciddi devlet adamlığı ile bağdaşmaz. Türkiye Ortadoğu’daki politikalarını uygularken ABD piyonu Barzani’ye veya başkalarına sırtını dayama ihtiyacı duymamalıdır. PKK ve Öcalan ile Barzani arasındaki soğukluk geçerli bir akçe değildir.

Kürtçü ırkçılar arasında liberal, komünist ve İslamcı kanatlar vardır. Bunların hedefi bir olduğuna göre, ne değişir ki? Baba Barzani (Mustafa Barzani) Irak Türkmenlerine yaptıkları unutulmamıştır. Osmanlı’ya karşı bir asır önce başlayan ihanetleri bugün oğlu tarafından sürdürülmektedir. Dede Sait Barzani Osmanlı’ya karşı en çok ayaklanan mahalli aşiret reisi idi. Bölgede aşiretler arası çatışmalarda, adam kaçırmalarda, kaçakçılık gibi her türlü olayların arkasında Molla Mustafa Barzani vardı. Sayın Kenan Akın’ında belirttiği gibi, ABD’de tedavi olur. Genelkurmay arşivlerinde Baba Barzani’nin Rusların desteği ile Ermeni çetelerini Türklere karşı kışkırttığı dikkat çekmektedir. Sonunda Molla Barzani Amerika’ya sığınır ve orada ölür. Böyle bir ailenin aynı çizgiyi izleyen bir aşiret reisine Ankara’da ülke çıkarlarını hiçe sayarak, çok önemli bir şey yapıyormuş gibi devlet başkanlığı muamelesi yapmak akıl ve mantıktan uzak olmaktır.

Yabancı basında da yer aldığı gibi Kürdistan bizzat Türkiye’ye kurdurulmaktadır. Terör örgütünün ve diğer Kürtçü ırkçı grupların hedefi ne ileri demokrasidir, ne kardeşlik, ne de barıştır. Dört ülkeden parçalar birleştirilerek sonuçta Kürdistan’ı kurmak için bölgesel özerkliği temin etmektir. Yeni Türkiye dedikleri, bugün Kürtçü ırkçılara, yarın Ermenistan’a bol keseden ABD’nin hakemliğinde imtiyazlar dağıtılmasıdır. Buna toprak, tanıma da dâhildir.

Bizler Kürt-Türk demeden binlerce insanın katili bir terör örgütünü bağrınıza basarken; terörle mücadele eden kahramanlara savaş açtık. Bu kahramanlar ve aziz şehitlerimiz en yüksek rütbeden erine kadar Türk milletinin kalbinde yaşayacaktır. Yanlış uygulamalar hukuk devletine olan güveni sarsmıştır. Nedense Türkiye aleyhine çalışanlar, iktidara küfredenler Diyarbakır’da makamlarında ziyaret edilmiştir. Hakaret edenler, toprak talebinde bulunanlar ödüllendirilerek caydırılacakları zannedilmektedir. Türk düşmanları köşke bile çıkarılmaktadır. Ahmet Kaya isimli bir türkücü sadece saz çaldığı için suçlu görüldüğü şeklindeki bir değerlendirme hukuk devletine ve ülkenin itibarına bir darbedir.

Barzani Ankara’da ağırlanırken PKK Suriye’de devlet kuruyor. Barzani bölgesindeki terör örgütü kamplarını kaldırdı mı? Kerkük’te konsolosluk ve hastane açabildik mi? Gerçekler dışlanarak politika oluşturulamaz. Türkiye’ye yaptırılan yanlışlar; 10-15 sene sonra Türk Cumhuriyetlerinin önüne yeni dayatmalar olarak getirilecektir. Graham Fuller’in“Yeni Türkiye Cumhuriyeti” isimli kitabına ve diğerlerine uymaya mecbur musunuz?

 

 

Önceki İçerikSamimiyetsizlerin Atatürk’ü Anması
Sonraki İçerikÜniversitemize Kazandırılacak Bir Güzel Eser: Semahat Aracı Tıbbi Destekli Yaşlı Yaşam Merkezi
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)