Bir kâbus gördüm,
Rüya mı desem; rüya.
Bir yere götürüldüm,
Adı; öbür dünya.
Kabul salonunda ağırladılar beni,
Duvarlarında is; yerde yosun,
Biri derhal bunu prangaya vursun.
Ev sahibinin eli titremede,
Pranga ayağıma dar gelmekte!
Ben misafir değilim,
Mademki pranga benim,
Onu takmalı kendi ellerim.
Nihayet refakatçiler geldi,
Dediler hakkında hüküm verildi:
Konaklama yerine cehennem denildi.
Korkak, üzgün ve sorgulayıcı gözlerim,
Titreyen sesimle dile geldi:
Ben ne suç işledim?
Hışımla geldi cevap;
“Zina” denilince,
Harap oldum harap!
O halde beni yakmalı,
Cehennemin en dibine atmalı.
“Yandım” desem de etmeyin merhamet,
Ateşiyle kuşatmalı beni ebediyet.
Mahkemesiz olmaz dediler,
Yaptıklarımı bana seyrettirdiler.
Hayır, sen değilmişsin zina yapan,
Git Cennette secdeye kapan.
Zina bu mudur:?
Hem dem olmak,
Bir lahza na mahrem olmak!
Elbette, lakin
Bu kadarla yetinmek;
Ağyar için.
Seven için zina;
Sevdiğini değiştirmek,
Değiştirilebilen sevgiyse zira!
Sevgi olunca tamam,
Yar üstüne yar sevmeyene cehennem haram.