Yapan Değil Uyaran Suçluymuş

75

Garip
şeyler oluyor Türkiye’de. Hatay Belediye Başkanı “Hatay elden
gidiyor” dedi diye hakkında Valilik suç duyurusunda bulundu.

Hatay
Belediye Başkanı, eski AK Partili yeni CHP’li, Lütfü Savaş. Başkan Savaş
Suriyeli nüfus artışının şehrin mevcut durumda ve geleceğinde yaratacağı
sorunlara
dikkat çekti.

“Hatay’ın
nüfusu 1 milyon 670 bin. Gayri Resmi verilere göre 800 binin üzerinde
Suriyeli var.
Yaklaşık her 2 kişiden biri Suriyeli” dedi. Yanlış mı?
Değil.

“Hatay’daki
doğumların yüzde 75’ini Suriyeli kadınlar yapıyor. Yeni doğan her dört
çocuktan üçü Suriyeli
” dedi. Yanlış mı? Hayır, doğru.

Hadi
diyelim ki “yanlış”; devletin elindeki “doğru” rakamları bildirin, Belediye
Başkanı da kendi rakamlarını açıklasın. Doğrusu ortaya çıksın değil mi? Suç
duyurusu da ne oluyor?

Bakın, Türkiye’deki
resmi Suriyeli sığınmacı sayısı 3 milyon 700 bin. Türkiye’de 10
yaşın altındaki Suriyeli sayısı 1 milyon 68 bin. 10 senede doğan Suriyeli
çocuk sayısından anlaşılıyor ki bunların doğurganlık hızı Türk kadınlarının 4-5
katı.

Zaten Hatay
Belediye Başkanı da aynı şeyi söylüyor. Yetkilileri ve halkımızı uyarıyor: “Demografik
yapı bizim aleyhimize gelişiyor. 12 yıl sonra Hatay belediye başkanı
Suriyeli olabilir
.”

Lütfü Savaş “çare bulun”
diye adeta yalvarıyor: “Atatürk’ün milli sınırlara kattığı son yer burası.
Bu coğrafyada zemin kaygan. Hatay elden gitmesin…”

İli
hakkında Ankara’yı uyaran Belediye Başkanı görevini yapıyor… Hatay Valiliği
O’nun hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Akıl alır gibi değil.

Rusya- Ukrayna savaşında, Rus nüfusun yoğun olduğu Ukrayna’nın sınır bölgelerinin etkisini
görmediniz mi?

Özellikle
sınır bölgelerimizde yoğunlaşan Suriyeli sayısının ileride yaratacağı
riskleri görmeyenler, “Suriyelileri göndermeyeceğiz” diyen sözde yerli
ve millîler haklı… Ama “demografik yapımız bozuluyor” diye çare arayanlar
suçlu öyle mi?

Halen Montrö
Sözleşmesi konusunda uyaran Emekli Amiraller ile “dolar 10 TL olacak”
diyen ekonomistler yargılanıyor.
Şimdi sıra Hatay Belediye Başkanında mı?

Bunlar
bir zamanlar FETÖ organizasyonuna dair uyarı yapanların başına gelenleri
hatırlatmıyor mu?

**********************************

DR. MEHMET ÖZ

ABD’de
ünlü bir doktor olan ve “Dr. OZ SHOW” adlı bir TV sağlık programının da
sunucusu olan Dr. Mehmet Öz, ABD’de Cumhuriyetçilerin adayı olarak Senato’ya
girmek için
çalışma yapıyor.

Ancak
Dr. Öz’ün Türk kökenli ve çifte vatandaş olması sıkıntı yaratıyor.

ABD’de
bir Türk ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Öz, “seçilmesi takdirinde
Senato’ya giren ilk Türk ve Müslüman olacak”
diye konuşuluyordu.

Ancak önce
Öz’ün rakibi McCormick “neden ABD ordusu yerine Türk ordusunda askerliğini
yaptığını”
sorguladı.

Akabinde
“ABD kamuoyunda Öz’ün seçilmesi takdirinde bir Türk vatandaşı olarak nasıl
güvenlik brifingi alabileceğine”
dair tartışmalar başladı.

Bu
gelişmeler üzerine Dr. Öz “senatör seçilirse Türk vatandaşlığından
ayrılacağını”
açıkladı. Yani “seçilirse Senato’ya giren ilk Türk değil
ama ilk Müslüman olacak.”

Dr. Öz,
2011 yılındaki bir röportajında ise “Göçmen bir anne babanın oğlu olarak, Türk
köklerime derinden bağlı bir Amerikalı olarak
büyüme ayrıcalığına sahip
oldum” demişti.

Aslında
Öz’ün adaylığının önünde yasal bir engel yok. ABD kanunlara göre,
Kongre’de görev yapan çifte uyruklulara karşı herhangi bir yasak bulunmuyor.

Ancak kamuoyunun
bakışını yasalarla yönetmek mümkün değil.

**********************************

Kemal Derviş, Mehmet Şimşek, Merve Kavakçı

Ben Mehmet
Öz
ile alakalı bu haberleri okuduğumda, “acaba Türkiye ve Türk Milleti
bu konularda nasıl davranırdı?”
diye düşündüm.

Aklıma çifte
vatandaş
olarak ülkemizin ekonomisini emanet ettiğimiz Kemal Derviş ve
Mehmet Şimşek
geldi.

Bu iki
ekonomistten Kemal Derviş, ABD’de Dünya Bankası’nda kariyer
yapmıştı. Babası Türk, annesi Alman, eşi Amerikalı idi. Kürt kökenli Mehmet
Şimşek
ise İngiltere vatandaşıydı, ilk eşi Amerikalı idi. Bu
vatandaşlarımız bulundukları ülkenin vatandaşlarına tanıdığı haklardan da
faydalanmak için çifte vatandaş olmuşlardı.

Merve Kavakçı da ABD
vatandaşı iken 1999 seçimlerinde Türkiye’de milletvekili seçilmişti.

Başörtüsü ile yemin etmesi olay oldu. ABD vatandaşı olduğunu bildirmediği
için vatandaşlıktan çıkarıldı.
2017’de yeniden T.C. vatandaşlığına alınıp, büyükelçi
yapıldı. 

Buna
rağmen ABD Vatandaşlık Yemini etmiş bir kişinin, “şimdiye kadar
tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime;

ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime” diye yemin ettiğini unutmamak lazım.

İngiliz vatandaşı olanların, bu arada Mehmet Şimşek’in de ettiği yeminde de şu ibareler var: “İngiliz
vatandaşı olduğumda Majesteleri Kraliçe II. Elizabeth’e ve vârislerine bağlı
kalacağıma tanrının adıyla yemin ederim.” 

“Başka bir ülke tabiiyetinde olan bir kişinin, Türkiye’nin ekonomisinden
de sorumlu olmasının çok büyük sakıncaları var”
diye eleştirenler olmuştu. Ancak Mehmet
Şimşek yıllarca Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görevler yaptı.
Kamuoyundan tepki gelmedi.

****

Çifte vatandaşlık
eleştirilecek bir durum değil. Başka ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarının
bütün vatandaşlık haklarından faydalanması için zaten devletimiz de teşvik
ediyor.

Ancak
ABD kamuoyunun milleti temsil makamına ve kritik görevlere gelecek olanlara
karşı
ve bu kapsamda senatör aday adayı Dr. Mehmet Öz’e gösterdiği
hassasiyeti anlamlı ve değerli buluyorum.

ABD
kamuoyunda tartışılan konu Dr. Öz’ün Müslüman olması değil. Yine de Mehmet
Öz “kendisinin seküler bir Müslüman, 4 çocuğunun ise Hıristiyan
olduğunu
açıkladı. Ancak tartışma köken, vatandaşlık ve mensubiyet
duygusu üzerinden yürüyor.

Çünkü vatandaşlık
statüsü ülkeye bir sadakat borcu altına soksa da köken ve milli
mensubiyet duygusu yeminlerin de üzerinde bir etkiye sahiptir.

Kendilerini TÜRK hisseden çifte vatandaşlar olduğu gibi T.C. vatandaşı, milletvekili ve bakan
olduğu halde kendisini TÜRK hissetmeyenler de var. “AKP ile hepimiz Türk
olmaktan kurtulduk!” diyenler de.

Önceki İçerikGözyaşının Rengi Yok
Sonraki İçerikstibdat
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.