Yâkub Cemil Hayatı ve Dîvân-ı Harp Sorgu Tutanağı

92

Hasan Ali
Polat’’ın telif ettiği, 13,5 X 21 santim ölçülerinde 756 sayfalık esere adını
veren Yâkub Cemil 1883 yılında,
günümüzde İstanbul’un Bayrampaşa ilçesi sınırları içerisinde bulunan ve ismi
değişen Yenibahçe semtinde dünyâya geldi.

Sonradan
siyâsî parti hâline dönüşen İttihad ve Terakkî Cemiyeti’nin meşhur silâhşörü
olarak bilinir. 1901’de Harbiye’yi bitirip, birçok emsâli gibi Rumeli’de âsî
Balkan komitecileri ile eşkıyâsını tâkîble görevli birliklerde hizmet gördü.
Gizli Îttihad ve Terakkî Cemiyeti’ne üye oldu. 23 Temmuz 1908 târihinde İkinci
Meşrûtiyet’in ilanından sonra Cemiyet’in sorumlusu olarak Adana’da bulundu.
Aralarında Enver (Paşa), Mustafa Kemal (Paşa, Atatürk), Fethi (Okyar) gibi
sonradan büyük roller oynayıp şöhret kazanacak olanların da bulunduğu cesur ve
vatansever subaylarla birlikte gönüllü olarak Libya’nın Trablus bölgesine gidip
İtalyanlara karşı savaştı. 23 Ocak 1913’te vukubulan İttihadçıların meşhur
Bâb-ı ‘Âlî Baskını’nda mühim rol
oynayan birkaç subaydan biri idi. Baskın esnâsında istifa etmeye zorlanan
Harbiye Nâzırı Nâzım Paşa’yı vuran kişi olarak bilinir. Fakat Nâzım Paşa’yı
öldüren kurşunun Enver (Paşa) tarafından mı, Yâkub Cemil tarafından mı atıldığı
tartışmalı kalmıştır.

Yâkub Cemîl,
Enver Bey’e çok bağlı, gözü kara bir fedâî idi. 3 Ocak 1914’te Enver Bey’in
kurmay yarbay iken rütbe atlayıp birden mirlivâ (tümgeneral) retbesine terfî
ettirilip harbiye nâzırı yapılmasında da rolü olmuştur. Enver Paşa, Yâkub
Cemil’i o zaman Teşkîlât-ı Mahsûsa denilen devletin istihbârât teşkilâtında
görevlendirdi. Birinci Dünyâ Savaşı’nda 2000 kişilik bir kuvvetle Kafkas
Cebhesi’nde savaştı. Merkezden gelen emirlere riâyet etmeyerek kendi başına
buyruk hareketlerinden dolayı önce Bitlis’e, oradan Bağdad’daki 6. Ordu
merkezine sürgün edildi. Daha sonra da İstanbul’a gönderildi.  İttihad Terakkî’nin bütün mühim eylemlerinde
rol sâhibi samimî ve cesur bir fedâîsi, özellikle Enver Paşa’nın yakın arkadaşı
olmasından dolayı, disiplin dışı davranışları kendisine normal geliyordu.
Halbuki askerliğin, ve normal devlet düzeninin bu şekilde keyfi ve hiyerarşi
dışı davranışlara tahammülü olamazdı. Komitecilik, gizli teşkilât, isyân ve
ihtilâl devirlerinde cidden çok işe yarıyan Yâkub Cemil tipinde adamlar, hareket
başarıya ulaşıp da normal düzen kurulunca, âdetâ mukadder olarak intibaksız ve
hayâl kırıklığına uğramış vaziyette kalırlar. Yâkub Cemil örneğinde de bu böyle
oldu: Kendisine üst kademelerde bir görev verilecek liyâkatte değildi. Bu
sebeple beklentileri karşılanmadı. Onu normal hiyerarşi içinde normal görevlere
döndürmek de mümkün değildi. Her defâsmda canını dişine takıp ölümleri göze
alarak adım adım ilerlemesinde ve imparatorluğun âdetâ tek hâkimi hâline
gelmesinde rol sâhibi olduğu insanın (Enver Paşa’nın) kendisini bu şekilde
yalnız ve arkasız bırakmış olmasını hazmedemiyordu. Bu tip insanlar ya harb
eder, ya suikast tertipleyip isyân eder. Enver Paşa ve çevresine suikast hazırlamak
suçundan tutuklanan Yâkub Cemil de Dîvân-ı Harb’de muhakeme edildi ve idam
cezâsı verildi. Cezâ, 11 Eylül 1916 târihinde, Kâğıthâne’de kurşuna dizilmek
suretiyle infaz edildi.

***

Kitabın arka kapak yazısı:

Bu kitap; İttihâd ve Terakki
Cemiyeti’nin önemli ismi Yâkub Cemil’in Cemiyetle öne çıkan ve Cemiyetin
müdâhalesiyle 11 Eylül 1916’da kurşuna dizilmek suretiyle sona eren hayat
hikâyesini efsânelerden arındırarak arşiv vesikaları ve diğer kaynaklara
dayanarak ortaya koyuyor ve ana-baba adından başlayarak birçok hatâyı da tashih
ediyor. Ayrıca Yâkub Cemil’in başkahramanı olduğu 1916’daki münferit sulh
davasının Dîvân-ı Harp sorgu tutanaklarını içeriyor ve bu tutanakların çeviri
yazımını gün yüzüne çıkararak okuyucuların dikkatine sunuyor.

Nihayetinde bu kitap, silâh ve siyaset
arasında tükenmiş bir ömrün, Yâkub Cemil’in;

-Bursa
seyahati ve Prens Sabahaddin’in hususi kâtibi Satvet Lütfi ile ilişkisini,

-Münferit
sulh çerçevesindeki on beş maddelik manifestosunu,  

  -Meserret Oteli toplantılarını,              

-Sapancalı
Hakkı, Mümtaz Bey ve Hüsrev Sami ile ilişkilerini,

-Kara
Kemal, Bahâeddin Şâkir, Doktor Nâzım ve Midhat Şükrü gibi isimlerle görüşmelerini,                                                                                                                                                             -Enver
Paşa ve Talât Bey hakkındaka değerlendirmelerini,

-Mustafa
Kemal Paşa’nın Harbiye Nâzırlığı meselesini,

imzâlı ifâdelerinden öğrenebilme imkânı
sunuyor; Yâkub Cemil meselesiyle ilgili Esatlı, Ertürk ve Vardar’ın yazdıkları
bazı hususları tashih etmenin yanında bu meselenin Almanya’nın İstanbul
Büyükelçiliği raporlarına yansımasını da ele alıyor. Karanlıkta kalan pek çok
meseleyi açıklığa kavuşturacağını umduğumuz bu çalışmayı Türk okurunun ve
akademisinin dikkatine sunmaktan kıvanç duyuyoruz.

Eserdeki bölüm başlıklarından bâzıları:

Meşrutiyet’e kadar Yâkub Cemil

 İran’daki Meşrutiyet
Mücâdelesine destek

Erzurum’dan İstanbul’a: 31 Mart Vakası

İttihâd ve Terakki Adana Müfettişliği

  Meşrutiyet ve
Cemiyet için cinâyetler

Yâkub Cemil’in Trablusgarp’ı

Tebdil-i hükümet: Bâbıâli Baskını

Balkan Harbi’ne gayrinizami Katkı

Talât Bey Dâhiliye Nazırı, Enver Bey ise Paşa ve Harbiye
Nazırı oluyor

Cihan Harbi’nin İki Yılı

Münferit
Sulh, Hükümet Tebdili Meselesi Ve Nihayet…

Ok yaydan çıkıyor: Meserret toplantısı, İran hazırlığı ve
tutuklamalar

Suçu diğerde aramak: Divan-ı Harpteki ifâdeler

Müdde-i Umûmî’nin (Savcı) iddianâmesi ve Divan-ı Harp
Kararı

Kâğıthane’deki hazin hâtime: ‘Ben komitacı geldim ve öylece öleceğim

Yâkub Cemil’in gözünden Enver Paşa ve Talât Bey

Eşref, Yâkub Cemil’e karşı

Mustafa Kemal Paşa’nın Harbiye Nâzırlığı Meselesi

Almanya’nın İstanbul Büyükelçiliği raporlarında Yâkub
Cemil meselesi

Yâkub Cemil Meselesi hakkında farklı değerlendirmeler

Yâkub Cemil Meselesi:
Divan-I Harp Sorgu Tutanağı

İfâdeler…

Yâkub Cemil’in ifâdeleri, 23 Ağustos

İfâdeler…

Yâkub Cemil’in ifâdeleri 26 Ağustos

İfâdeler…

Yâkub Cemil’in ifâdeleri, 25 Ağustos İfâdeler…

Yâkub Cemil’in ifâdeleri

Mustafa Kemal’in ifâdesi, 28 Ağustos

Müdafaa-i Milliye Reisi Mehmet Sâdık’ın ifâdesi

İfâdeler

Seyyid Tâhir Efendi’nin ifâdesi, 30 Ağustos

Merkez-i Umumî âzası Talât Bey bin Tâhir’in ifâdesi, 30
Ağustos

İfâdeler…

Yâkub Cemil’in ifâdeleri, 30 Ağustos

İfâdeler…

Yakıub Cemil’in ifadeleri, 6 Eylül

Müddeî-i Umûmînin İddianamesi

Karar

Vakup Cemil Meselesi İle İlgili Müteferrik Evrak

Heyet-i Tahkikiyeden Dâhiliye Nezâretine gönderilen
yazılar

Dâhiliye Nâzırı Talât Bey’in cevabı

Dâhiliye Nezâreti Müsteşarı İsmail Canbolat’ın cevabı

Heyet-i Tahkikiyeden Harbiye Nezâretine gönderilen
yazılar

Harbiye Nâzırı Enver Paşa’nın cevabı

Harbiye Nezâreti Müsteşarı Mahmut Kâmil Paşa’nın cevabı

Miyet-i Tahkikiyeden Sadarete gönderilen yazı

Sadrazam Said Halim Paşa’nın Cevabı

Hülasa ve Müzakerât Neticesi

Dîvân-ı Harb-i Örfinin Kararı

Yâkub Cemil’in idamı irâde-i seniyyesi

Yâkub Cemil’in idam fermanı

Harbiye Nezâretinin Merkez Kumandanlığından hükmün infazı
talebi

Merkez Kumandanlığından Divan-ı Harb-i Örfi Riyâsetine
yazı

Tahniyeci Hakkı’nın Dilekçesi

Merkez Kumandanlığından Divan-ı Harb-i Örfi Riyâsetine
yazılar

Harbiye Nezâretinden Divan-ı Harb-i Örfi Riyasetine yazı

Fezleke

Bursa Valisinden Divan-ı Harb-i Örfi Riyasetine yazılar

İstanbul Polis Müdüriyetinden Divan-ı Harb-i Örfi
Riyâsetine yazı

Kızıltoprak Polis Merkezinden Divan-ı Harb-i Örfi
Riyasetine yazı

Gönenli Bekir Sıdkı’nın Harbiye Nezâretine dilekçesi

Seyyid Mehmet ve Kemal’in Dâhiliye Nezâretine dilekçeleri

Harbiye Nezâretinden Divan-ı Harb-i Örfi Müddeî-i
Umûmiliğine yazı

Dâhiliye Nezâretinden Divan-ı Harb-i Örfi Müddeî-i
Umûmiliğine yazı

Divan-ı Harb-i Örfi Müddeî-i Umûmiliğinden Heyet-i
Tahkikiyeye yazı

Yâkub Cemil’in Hazin Sonu

Yâkub Cemil,
Enver Paşa ile yaptığı görüşmede ‘İttihad
ve Terakki Merkezi’ne karşı sitemkâr ve hâlet-i rûhiyesinin bulanık olduğunu ve
İttihadcı arkadaşlarıyla çatıştığını
’ söyler. Durumun düzelmesi için Enver
Paşa’dan istekte bulunur. İsteğinin kabul edilmesinin kanunen mümkün olmadığı
belirtilir.  Hazırladığı 15 maddelik ‘Münferid Sulh Düşüncesi’ meselesini,
çekindiği için Enver Paşa’ya açmaz. Talât Bey’in yakın çevresindeki insanlar
aracılığı ile ikna edilerek kabul edilmesini sağlamaya çalışır. Böylece Enver
Paşa ile arasındaki bağlar kopar. Dâvâ açılır, mahkeme, Yâkub Cemil’in idamını
kararlaştırır.

Enver Paşa’nın
6/7 Eylül’de yurt dışına çıkışının hemen ardından Divan-ı Harb-i Örfi
tarafından verilen idam kararı Harbiye Nâzırı Vekili Talât Bey ve Sadrazam Said
Halim Paşa tarafından imzalanarak Sultan Mehmet Reşat’ın tasdikine sunulur ve
Sultan 19 Eylül 1916’da Yâkub Cemil’in idam cezâsını tasdik ederek Harbiye
Nâzırı Vekili Talât Bey’i bu işe memur eder. 
Sultan’ın tasdikinden sonra Talât Bey, Dersaadet Merkez Kumandanlığına
bir yazı göndererek infazını ve neticenin bildirilmesini talep eder. 

Netice itibâriyle
Yâkub Cemil, Harbiye Nâzırı Vekili Talât Bey’in tâlimatı doğrultusunda kurşuna
dizilmek suretiyle infaz edilir. 
Böylelikle İttihâd Terakki Cemiyetinin fedâi grubu içerisinde ilk akla
gelen isimlerinden olan Yâkub Cemil, ‘âdeta,
tek başına hükümeti ortadan kaldırabilecek güce sâhip bir şahsiyet
’ olarak
değerlendirilir ve kendi arkadaşlarına yönelik suikast iddiasının sonucunda
kendi arkadaşları tarafından Divan-ı Harb-i Örfi kararı neticesinde kurşuna
dizilmek sûretiyle öldürülür. Ancak Yâkub Cemil, kendisiyle birlikte Divan-ı
Harp tarafından sorgulanan bazı kimselerin, ‘hükümet üyelerine suikast’ iddialarını külliyen reddeder; yegâne
savunduğunun on beş maddelik münferit sulh düşüncesi olduğunu belirtir. Hüküm
infaz edilirken son sözü ‘Yaşasın İttihad
ve Terakki
’ olur.

Yâkub Cemil’in
hanımına, eşinin kalp sektesi sebebiyle öldüğü duyurulurken, Yâkub Cemil’in
kardeşi Seyyid Mehmed’e telefon edilir ve mevtânın Gülhane Hastahânesi’nden
alınmasını istenilir Seyyid Mehmed Bey, ‘Ağabeyimin
canını kimler aldı ise, cenâzeyi onlar kaldırsın
’ der. Defin işi, İttihad
ve Terakki Partisi’nin vazifelendirdiği ekip tarafından halledilir. Ertesi gün
gazetelerde Parti’nin açıklamasının yer aldığı görülür: ‘İhtiyat Binbaşısı Yâkub
Cemil Bey müstahak olduğu ve nizamın kabul ve tecviz edemeyeceği bir rütbe ve
memuriyetin kendisine bahş edilmeyişi sebebiyle gücendiği, kırıldığı ve infiale
kapılıp evvelce hâiz olduğu emniyet ve güveni suiistimal ederek hükûmet
aleyhinde ve harbin tamamen düşman lehine neticelenmesine sebebiyet verdiği
için başlatılan inceleme ve muhakeme neticesinde; Hıyanet-i Harbiye Kânununun
14’üncü maddesinin altıncı fıkrası gereğince idâmına dâir Dersaâdet Divan-ı Harb-i
Örfisi’nden verilen karar gereğince kurşuna dizilmiştir.  Bu konuda zamanı gelince gerekli bilgiler, belgeleriyle
birlikte açıklanacaktır.

Yakup Cemil öldürüldüğünde
eşi Nevber Hanım hamiledir. Küçük bir maaş bağlanırsa da yetişmediği için sokakta
ağızlık satarak çocuklarına ekmek parası tedârik etmiştir.

                                               
                                                                                                                      

HASAN ALİ POLAT:

1983’te Çetmi’de
doğdu (Taşkent-Konya). İlkokulu Çetmi, ortaöğrenimini ise Taşkent’te
tamamladı. 2004’te On Dokuz Mayıs Üniversitesi Ordu Fen-Edebiyat Fakültesi
Târih bölümünden mezun oldu. 2008’de Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Târihi Ana Bilim Dalı’nda yüksek
lisansını, 2018’de de Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Târih
Ana İlim Dalı’nda Prof. Dr. Salih Tunç’un danışmalığını yaptığı ‘İkinci
Meşrutiyet Dönemi’nde Siyâsî Sürgünler (1908-1918)’ adlı tezle doktorasını
tamamladı. 2008’de Selçuk Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak vazifeye
başladı. Hâlen Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşerî İlimler
Fakültesi Târih bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

Yakın Çağ Târihi
özellikle de Meşrutiyet ve Millî Mücâdele Dönemi üzerine çalışmalarına devam
etmektedir.

Yazarın Diğer
Eserleri: İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde Siyâsî Sürgünler, Türk Târih Kurumu
Yayınları, Ankara 2020.

Damat Ferit Paşa
Hükümetlerinin Millî Mücâdele Karşıtı Politikaları, Atatürk Araştırma Merkezi
Yayınları, Ankara 2011. (Osman Akandere’yle birlikte).

Ahmet Selahattin
Bey, Makedonya Meselesi ve Balkan Harb-i Ahîri, Yedisu Yayınları, İstanbul
2021.

Önceki İçerikK a d e r
Sonraki İçerikTürkiye Neden Yağmalanıyor!
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.