Hazreti Ali’nin materyalist ve İslam karşıtı olan bir adam ile
tartışması nakledilir: Adam, “siz Müslümanlar ölümden sonra bir hayat
ve yargılanma günü var olduğu zannıyla, dünya nimetlerinden
yararlanmadığınız gibi, çeşitli zahmet ve külfetlere katlanıyorsunuz.
Ya cennet-cehennem yoksa? Sizin yaptığınız akılsızca” der.
Hazreti Ali’nin cevabı net ve hayatını kişisel menfaat üzerine
şekillendirmiş birinin anlayabileceği keskinliktedir: “Eğer ahiret ve
hesap günü yoksa sen haklısın. Bu durumda benim gibi Müslüman olanların
kaybedeceği bir şey yok. Belki kısa bir ömür süresince bedenimize zor
gelen namaz, oruç gibi ibadetleri yapmak; içki, kumar, zina gibi
nefsimize hoş gelen günahlardan uzak kalmış olmanın külfetine
katlanmaktan ibarettir. Fakat bizim inandıklarımız ya doğruysa, ahiret,
hesap günü, cennet-cehennem varsa, senin halin nice olur?”
*****************************************
Bakış açınızı değiştiren bir olay, bir cümle ve hatta bazen bir
beden dili ifadesi, o ana kadar kesin ve tek doğru olduğuna inandığınız
bir hususun yanlış olduğuna veya başka doğrulardan sadece bir tanesi
olduğuna dikkatinizi çekiverir. Böyle bir değişime paradigma (değerler
dizisi) değişikliği deniyor.
Tarih boyunca köklü değişiklikleri gerçekleştirmiş ve derin iz
bırakmış liderler ve bunların en önünde gelenleri olan peygamberlerin
yaptığı da, öncelikle toplumda var olan paradigmayı değiştirmeleri,
yozlaşmış değerler yerine yeni bir değerler dizisini
yerleştirmeleridir.
Mehmet Akif, İslam’ın doğduğu yılları şu mısralarla anlatıyor:
“Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta,
Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi”
Böyle bir toplumun insanlık değerlerini, düştüğü derin çukurdan alıp
zirveye taşıyan dönüşümünün en güzel örneklerinden birisi Hazreti
Ömer’dir.
Yaşadığı toplumun değerler dizisi O’na cahiliye döneminde öz kızını
diri diri toprağa gömdürmüş. Aynı Ömer, Müslüman olduktan sonra
merhamet ve adaletin yaşayan timsalidir. Halife (devlet başkanı) iken
“Dicle kenarında bir kuzuyu kurt yese, hesabı Ömer’den sorulur” diye
düşünen, devlet adamı sorumluluğunun örnek şahsiyetidir. “Adalet mülkün
(devletin/ülkenin) temelidir” özdeyişini ilk defa söyleyen de,
uygulayan da aynı Ömer’dir.
İnsanlığın var oluşundan bu yana, bütün toplumlarda genel kabul
görmüş olan doğru, iyi ve güzel davranış şekillerinin tanımlanması ve
hukuk kurallarına yansıtılmasında bir mutabakat vardır. Bütün
toplumlarda hırsızlık, yalan, iftira, rüşvet, zina gibi fiiller kötü
olarak kabul edilirken; fedakârlık, merhamet, yardımseverlik, sadakat,
doğru sözlü olmak gibi özelliklerde iyi hasletler olarak görülmüştür.
Bu tanımlamalar, bütün semavi dinlerde de benzerlik arz etmektedir.
İnsanlığın ve dinlerin temel ilkeleri ise doğru, iyi ve güzel olanı
yapmak, kötü ve çirkin olandan kaçınmak esasına dayanır. (emr-i
bil-ma’ruf, nehy-i ani’l-münker)
Fakat bugün toplumumuzda bazı temel değerlerin tanımlamalarında
köklü yozlaşmalar yaşanmakta olup, bu değişimin hızı ve boyutu
ürkütücüdür:
-Çok ve büyük boyutlu çalan hırsızlar “işbilir” ve “saygıdeğer” kabul edilmekte.
-Ahlaksız ve namussuzluklarını alenen yazan köşe yazarları en çok okunmakta; en bayağı TV programları en çok reyting almakta.
– Siyasetçinin yalan söylemesi, devlet yetki ve imkânlarını şahsi
menfaati için kullanması kınanmamakta, becerikliliği ve iş yapma
yeteneği olduğu şeklinde yorumlanmakta.
-“Önce vatanım, milletim sonra ben” anlayışı yerine “önce ben, sonra yine ben ve yakın çevrem” diyen egoizm hâkim olmakta.
– Daha çok güç, para ve mevki kazanmak daha başarılı olmak anlamına
gelmekte, doğruluk, dürüstlük, merhamet, fedakârlık, yardım duyguları
enayilik olarak değerlendirilmekte.
***********************************************
Temel değerler ve ilkeler pusula gibidir. Dünyanın neresine
giderseniz gidin doğru yönü gösterirler. Sizin onları yok saymanız
“yerçekimini kabul etmiyorum” demek gibi nafile bir inattır.
Yerçekimini kabul etmemeniz, sekizinci kattan aşağı atlarsanız yere
çakılmanızı engellemez.
Önümüzde çok ciddi bir fırsat var. Mübarek Ramazan ayı, temel
değerleri ve ilkeleri yeniden hatırlamamız için çok iyi bir iklim
sunuyor. Bu Ramazan ayının, İslam’ın ve insanlığın yüce değerlerinin
bilinip yaşandığı bir dönemin başlangıcı olmasını diliyorum.