VİCDAN

150

Vicdan; Allah’ın sayısız delilleri içinde en kapsamlı olanlarından biridir.
Vicdan; gayb / görünmez ve şehadet / görünür âlemlerin bir araya geldiği yerdir.
Vicdan; her iki âlemden birbirine gelenlerin kavşak noktasıdır.
Vicdan; şuurlu / bilinç sahibi olarak yaratılmış bulunan fıtrat;
Fıtrî, tabii bir mizaç ve huydur.
Nitekim insan, fıtrî olarak / yaratılışının bir gereği olarak, Allah’ı bilir.
İnsan var oluşundan beri, Yüce Yaratıcı’nın varlığını, en azından hep hissetmiştir.
Nitekim:
İnsanın sıkıştığı zaman, gayri ihtiyarî olarak / ister istemez ;
“Allah” lâfzını söylemek zorunda kalışı,
Bunun somut bir ifade ve belirtisidir.
Evet,
Fıtrat ve vicdan akla bir penceredir.
Tevhidin / Allah’ı birlemenin şua ve ışığını neşredip durur.
Çünkü fıtrat yalan söylemez.
Kaldı ki:
İnsanın zahir / görünen ve bâtın / görünmez beş his ve duygusundan başka,
Gayb / görünmez âleme karşı açılan pek çok pencereleri var.
Gayr-ı meş’ur / bilinmeyen, bilincine varılmayan pek çok hisleri var.
İşitme, görme, tatma olduğu gibi, sevk edici altıncı bir hissi daha var.
Ayrıca şaika / şevk verici yedinci bir hissi de var.
O şevk verici ve sevk edici hisler yalan söylemez.
Yanlış gidemez.
Kaldı ki:
Mevhum yani gerçekte olmayan, vehim ve hayal ürünü bir şey hariçteki bir hakikate;
Yani, maddî bir bedene sahip varlığa mebde’/ kaynak ve başlangıç olamaz.
Evet, akıl çalışmaya ara verse de, vicdan Sânii / San’atla Yaratan Allah’ı unutamaz.
Kendi nefsini inkâr etse de, hep O’nu görür, hep O’nu düşünür, sadece O’na yöneliktir.
Akıl gözünü kapasa da, vicdanın gözü daima açıktır.
x
Vicdan; içimizde bize Hakkı bildirip Hakkı bulduran bir İlâhî sözcüdür.
İnsanın yaratılışına konmuş; gerçeği sezdiren ve duyuran bir yol göstericidir.
Vicdan, Allah ile insan arasına -inansın veya inanmasın- çekilmiş bir özel telefon hattı gibidir.
İnsan hiç eğitim görmemiş olsa bile, vicdanen doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü, güzeli çirkini sezer.
Bu tercihi, bu seçmeyi, bu isabeti ve bu güzel sonuçları vicdan denen duygusu sağlar.
Nitekim doğru hareket edildiğinde, bu tercihi vicdan onaylar.
Kişi kendisini mânen bir huzur içinde bulur.
Yanlış bir hareketi karşısında, insan üzülür ve pişmanlık duyar.
Çünkü o yanlış hareketi vicdan, onaylamamıştır.
x
Kısaca vicdan:
“İyiyi kötüden ayırt edebilen, iyilikten lezzet alan ve kötülükten elem duyan mânevî his.
Vicdan, insanın bozulmamış fıtratını, yaratılışını ifade eder.
Kur’an neyi emretmiş veya yasaklamışsa vicdanda bunun tasdikçisi vardır.
Meselâ, insan vicdanen yüce yaratıcıya inanma ve ona sığınma ihtiyacı hisseder.
Kur’an da bunu emreder.
Vicdan, haksız kazançtan rahatsızlık duyar.
Kur’an da, her türlü haksız kazancı yasaklar.”

Önceki İçerikBİR DAVAYA BAĞLANANLAR ASLA YILMAZLAR
Sonraki İçerikMÂKÛLİYETTEN UZAKLAŞTIK
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.