“Cellâdına âşık olmuşsa bir millet
ister ezan ister çan dinlet
itiraz etmiyorsa sürü gibi illet
müstahaktır ona her türlü zillet”. (Ömer Hayyam)
“Nefes” Dizi filmi, bir zamanlar uzun süre Türk seyircisini ekranların başına kilitledi. Filmin içeriği her ne kadar askerlikle alakalı olsa da, “Uyursan Ölürsün”! iddialı sözünün, hayatın her katmanında görev yapan insanları ilgilendirdiğini düşünenlerdenim.
Türk Milletinin tamamını kapsayacak bir şekilde ilkokula giden öğrenciden, en üst düzeydeki insanımıza kadar irdeleyecek olursak göreceyiz ki; durumumuz hiçte parlak değil.
Değerli Bilim Adamlarımızdan Sayın Prof. Dr. İskender Öksüz’ün “Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler” kitabında yaptığı araştırmaya göre, 35 OECD Ülkesi içerisinde PISA “Milletler Arası Öğrenci Değerlendirme Programı” 15 yaşa kadar okuma yazma matematik ve fen alanında yapılan değerlendirmelere göre sondan 3.yüz. Demek ki 15 yaşa kadar uyumuşuz.
Peki, yetişkinlerde durum nasıl isterseniz birde ona bakalım: PIAC: “Yetişkin Becerilerinin Milletler Arası Değerlendirmesi” (16-65 Yaş arası) yapılan çalışma neticesinde 33 ülke arasında maalesef gene sondan 3. Sıradayız. Cakarta ve Şili bizi sonuncu olmaktan kurtarmış!
Bu rakamları görüp hâlâ uymadığımızı söyleyecek bir babayiğit çıkar mı karşımıza bilemiyorum ama bir kısım siyasiler ve yandaşları mutlaka çıkacaktır: “Efendim öyle kalkınıyoruz ki Almanya bizi kıskanıyor” veya “bizden önce hiçbir şey yoktu her şeyi biz yaptık biz”! Diyeceklerdir.
Siyasilerin demeçlerine aldırmadan tarihi sürece göz atacak olursak; İstanbul, Fatih Sultan Mehmet tarafından alındığında Amerika kıtası henüz keşfedilmemişti, şimdi ABD nerede biz neredeyiz?
Almanlar, 1945 yılında 2. Dünya harbinden yenik ve ülkeleri harabe olarak çıktı, fakat 1962 senesinde Türkiye’den işçi almaya başladılar. Atatürk’ten sonra uyumadığımızı kim söyleyebilir?
Siyasi iktidarların en büyük hastalığı, bulundukları dönemi kendilerinden önceki hükümetlerle kıyaslamaları. Hiç öyle olmasaydı, “Onuncu Yıl Marşına” dahi tahammül göstermeyip: “Hangi demirağlarla ördünüz ülkeyi ya, hepsini biz yaptık biz” deme gafletinde bulunurlar mıydı?
15 Yıllık AK Parti iktidarı, birde OECD Ülkeleriyle bir kıyaslama yapsa ya. 15 yılda daha Milli Eğitim sistemini oturtamadılar her gelen bakan, bir öncekinin yaptıklarının tersine kendi sistemini oturtmaya çalışıyor.
Bir zamanlar “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diyerek birlikte yürüdükleri FETÖ cülerle şimdi en büyük siyasi hasım oldular.
Buraya kadar eğitim sistemini ve siyasi iktidarları eleştirdik ama fert olarak bizlerin hiç mi bir günahı yok, hayır uyumuyoruz diyebilen var mı, uyumuyorsak bu ne hâl? Adaletten, seçim sisteminden, ekonomiden, yapılan yolsuzluk ve usulsüzlüklerden kimler sorumlu?
Televizyonlarda, dizi filmlerinden, Eğlence ve Evlendirme programlarından kendimizi alıp ülke menfaatlerine ne kadar zaman ayırabiliyoruz? Siz evlendirme programlarını izlerken, elin oğlu bilgisayar’ın başında senin alacağın emekli maaşının kaçta kaçının kendisine döneceğinin hesabını yapıyor, eğer bunu bilmiyorsan uyudun sen!
Yaptığın tahsil ne olursa olsun “İnsan sermayesini Sosyal sermaye”ye dönüştüremiyorsan yani örgütlenemiyorsan, uyudun sen?
Şairin dediği gibi: “kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden
ya hep beraber ya da hiç birimiz”
Kalkınma için, adalet için, demokrat bir ülkede yaşamak için sivil toplum örgütleri olmazsa olmazlarımızdır. Başta kooperatifler, Barolar Birliği, odalar ve borsalar birliği, işçi sendikaları, öğrenci dernekleri, HSYK vs. vs. Peki bunlar yeteri kadar görevlerini yapıyor mu? Yapmıyorsa şayet, suç: Bende, Sende, Onda.
O halde “Uyursan Ölürsün”,
Uyursak Hepimiz Ölürüz”!
Saygılarımla.